Monolog Röportaj-Şiirle Penceresiz Odalarımıza Yeni Pencereler, Açmak İçin Buradayız

 


-Yeni bir röportajla karşınızdayız sayın okuyucularımız. Penceresiz odalarımızda penceresiz kalmamak için odalarımıza yeni pencereler, açmak için buradayız. Sayın Gülveren siz bir denemenizde, ben okuduğumu anlıyorum acaba yanlış mı anlıyorum da okuyucular hiç yok, sanki hepsi saklanmış ortaya çıkmaktan çekinir gibiler, hangi sıkıntının içinde kalmışlarda bulamıyorum ortaya çıkmıyorlar diye dertli dertli yazmıştınız. Siz şiirin çok sade ve basit bir dili vardır, neden anlaşılmaz değer verilmez diyerek, noktayı koymuş devamını getirmemiştiniz. Yine de gönlünüzün bir yerinde, gönüllerin çekirdeğine usul usul nüfuz etmekte, olduğunu biliyor ve gözlerinizde şiirlerinizde fark edebiliyorum… Bunun mantığınız o gün anlayamamış olabilir, aradan geçen iki yıl sonra anlamakta bugün bir güçlük çekmeden umarım, bunu bize açıklar mısınız?

 
-Öncelikle okuyucularımıza hoş geldiniz diyerek, bizim gönüllerimize birer pencere açmak için geldiklerine inanıyorum. Evet, hatırladım… Aradan geçen bu zaman zarfında çok düşündüm, sanki bir şeylerimiz hep eksikti, sanki yazdıklarımızdaki mana anlam satır aralarına saklanmış, okuyucularımız satır aralarına dikkat etmeden, aceleyle okumuş o gizi sırrı fark edememişler bunu anladım. Kavramak bazen bir hastalık gibidir üzerine düşmeden onunla ilgilenmeden kavramak anlamak çok zor. Bizler her işimizde arkamızda bir kovalayan varmış gibi, sabaha akşama işe geç kaldık derken aslında, birbirimizle buluşmaya muhabbet etmeye hal hatır sormaya bir gülümsemeye geç kaldığımızın farkında değiliz! Sanki zamanın elinde bir kamçı var, bizi kovalıyor ve o kamçıyı yememek için mütemadiyen kaçıyoruz… Arkadaşlar dostlar canlarım zamanın elinde kamçı yok, zaman beni doldurun bir gülümsemeyle bir gönül’e girerek muhabbet ederek, yaralarınızı sararak derken, bizler zaman sanki ışık hızında anında bitecek endişesi içinde, etrafımıza bakmadan dikkat etmeden es geçerek gidiyoruz. Acele işlerle cebeleşen insanda, es geçen etraflıca okumayan okuyucuda bu eksikti, bendede yok mu eksiklik var olmaz olur mu, hemen kucaklaşmak sarılmamızı isterken biliyorum ki hemen olmayacağını, sancılı süreçten cendereden geçmeden, farkına varmadan olmayacağını bilirken, hemen olmasını istiyorum! Zaman tesadüf değil bizim için yol arkadaşıdır, fark etmemizi sağlar, vaktin bitmekte olduğunu hatırlatır, işte bu nedenle bu eksikliklerimizle hiçbir şeyi anlamayan derken, üzerine düşmeyen kavramayanlarla es geçmelerle dolu olduk. Hep acelemiz var bir yerlere yetişmek zorundaymışız gibi. Tamam, bir yerlere varacağız, lakin etrafımızdaki insanları da dostluğu da vefayı da komşuluğu da fark etmemiz gerekir ki gönüllerimizdeki ıstıraplar sancılar mana ile vefa ile son bulsun.

 
-Öyle ise bu arada geçen zaman sizin için avuntu içinde değil, düşünerek hedef varmak için, hayal kırıklığı gemisinin rotasını gerçeği bulmanın okyanusuna şiirlerin limanına çevirdiniz ve bu gerçeğe ulaştınız diyebilir miyim?

-Evet, aynen kardeşim, çok kısa ve öz hepsini özetlediniz, yine diyorum arif olana tarif gerekmez, hemen anlar ve çözer. Aslında bende okuyucularımın ekmeği dörde bölerek yemesini istiyorum ki bir parçası bana kalsın galiba, lakin sonunda ekmeğin kırıntıları kalıyor buna da şükür diyorum, vesselam.

Mehmet Aluç

( Monolog Röportaj-şiirle Penceresiz Odalarımıza Yeni Pencereler Açmak İçin... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 11.01.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.