''Dayak cennetten çıkmadır.'' diye atalar sözünü, kim demişse demiş de ben
o sözü hiç dikkate almam yıllardır... Tabi ki cennet ve cehenneme inanırız da,
gidip gelen mi var? Ne biliyor cennette dayak olduğunu?
Dayak Atma Sanatı adlı üç ciltlik kitabımın şimdilerde dördüncü cildini de
yazmaya başladım. Dostlarım bana ''Cengiz Abi geç bile kaldın dördüncü cildi
yazmak için.'' diye sitem de etseler, haklılar aslında haklı olmaya da, beş
yıldır başarıyla yürüttüğüm dayak atma kurslarından, millete verdiğim dayak
atma derslerinden başımı kaldırıp da bir türlü yazamamıştım dördüncü cildi...
Her neyse gelelim dayak atma sanatının inceliklerine... ''Dayak Atma Sanatının
inceliği mi olur, kodun mu oturtturacaksın.'' dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Kazın ayağı öyle değil tabi ki... Bir kere ''Kızını dövmeyen dizini döver.''
demiş ya atalarımız, halt etmiş. Dizinizi dövün de kızınızı sakın dövmeyin.
Kızınıza nasihat edin epeyce, nasıl akıllar ama? Dayakla adam olsa eşekler adam
olurdu, siz eşeğiniz varsa eşeğinizi de dövmeyin, eşekler güzel hayvanlardır...
Sevgili öğrencilerim. Dayak Atma Kursumuzun sayın müdavimleri küçük
çocuklarınız yaramazlık mı yaptı, sizi zıvanadan mı çıkardı, içinizde, onu
müthiş bir pataklama isteği mi var? Genel af çıkma durumu da yok mu aile
mahkemesinden? ''Hemen ensesini patlatın.'' diyeceğimi zannediyorsanız
yanılıyorsunuz. Gidin eve bir cansız manken alın, odanın birine geçin, o
mankenin ağzını burnunu kırın, kimse görmesin, duymasın ama sizi, siniriniz
geçince de gidin çocuğunuza sarılın.
Canım kursiyerlerim. Kamu da çalışıyor da olabilirsiniz... Öğretmenseniz, bir
çok öğrenci ile de sene boyu muhatap olacaksınız illaki... İçlerinde sakin
yaradılışlılar olduğu gibi, haytaları, haylazları da var. Disiplinsiz
davrandılar mı ne yapmak lazım? Çok sert dövdünüz mü şikayet ediyorlar,
soruşturma yiyorsunuz. Yumuşak dövdünüz mü akıllanmıyor zibidiler. O zaman
bırakın kendi kendilerini dövsünler. Tahtaya çıkartın, kendi kendine tokat
attırın... Siz de hem soruşturmadan, hem de vicdan azabından kurtulursunuz...
Arabanız mı çalışmıyor ya da cep telefonunuz arıza mı yaptı, işte onları gönül
rahatlığı ile dövebilir, hatta sövebilirsiniz de. Yalnız çok da hızlı vurmayın,
bir yerleri kırıldı mı, bu sefer de tamir ettirmek için çok masraf
edebilirsiniz, benden söylemesi... Arabanızın da tekerlerine filan vurun,
kaportasına fazla ilişmeyin yine de...
Canım komutanlarım. Bu kursa kabul edilmeyen tek zümre, askerler ve
komutanlarımızdır. Mehmetçiklerimiz, hepimizin canları, ciğerleri, çok zor
şartlar altında hayatları pahasına görev yapıyorlar, kar, kış, kıyamet demeden
vatanın bekası için, her an tetikte göreve hazır bekliyorlar... Umuyorum ki hiç
birinizin o kuzulara, o Mehmetçiklere elleri kalkmıyor dur. Allah yar ve
yardımcıları olsun cephelerde ki bütün askerlerimizin, aslanlarımızın...
Hanımını dövmeye kalkan erkekler ve az da olsa kocasını dövmeye kalkan
hanımlar, sizlere de naçizane tavsiyem, karınızı ya da kocanızı döveceğiniz
zaman mendil ile ya da havlu ile döverseniz, ne şiş yanar ne de kebap. Güzel
şiş ve kebap yersiniz, yanmayınca... Mendil ve havlu kağıt cinsinden de olursa,
dahada iyi neticeler alırsınız gibi geliyor...
Kursumuzun bitiminde de hepinize mavi kurdeleli, kırmızı kurdeleli sertifikalarınızı
takdim edeceğiz. Kursumuzun size kazandırdıklarını hayatınız boyunca
uygulayarak bizlere bol bol dualar gönderecek ve unutmayacaksınız eminim ki...
Canlarım benim hepinizi alınlarınızdan öpüyorum...