*
aynanın
çehresine yansıyor zamanlı zamansız
odada
salınıyor ...eskiyen birilerinin hayaleti
benle
tezat oluşturacak hassasiyetleri mevcut,
adımını
attığı her yer soğuk
her
yer donuk…
bahçedeki
ağaç yaprakları
felaketin
kollarına bırakıyor kendilerini
hayatı
zindana çeviriyor fırtınanın şiddeti
yağmur
içindekileri döktükçe,
şiddetleniyor
siyatik sancılarım
şiddetleniyor
…hiddetleniyor…öfkeleniyor…
her
bir vaat onu kandırmaktan aciz
her
bir söz onu avutmaktan mümteni…
hiç
bir rüzgar ondan daha keskin esemez,
hiç
bir kar onun kadar kasıtlı yağamaz,
hiç
bir katil ondan daha acımasız olamaz
yağmur,
kar, don, tipi ,fırtına … hepsi
onun
eseri
*
lapa
lapa donuk ışık benekleri
örtüyor…asfaltta
kalan su birikintilerini
seyrek
sokak fenerleri titriyor
kimseler
yok
arabalar
yok, caddeler yok , yollar yok
ağaçlar
buz çadırı
saçaklar
buzul çağından kalma
yalancıl
bir kıpırtı içimde
hoplar,
zıplar, atlar, koşar,
rüzgar
yüzünü yalar,
soğuk
kulaklarını ısırır,
kartopu
oynar
kahkahalar
atar,
gözlerinden
yaşlar gelene kadar
artık
kaybettim gerçek dünyayı
en
çok tanıdık endişeleri, heyecanları
bir
varmış bir yokmuş gibiyim
karlı
bir yolda
üşümüş,
donmuş medetler dileyen
elveda
sıcaklık…
*
atmosferik
bir depresyon benimkisi
bazen
çöküntü en diplere
bazen
yükseliş en yükseklere
gün
olur kara bir bulut üzerinde dolaşır
gün
gelir o bana yaklaşır,
gün
biter ben ona uzanırım
yüreğimde
küçücük bir köşe kalmış sanki
çocukluğumdan
o duygu, o büyü o coşkular
başka
bir gezegenden kalma ışıklar
uçuk
çılgınlıklar
anarşik bir nefes göğseme saplanmış
peş
peşe ihlal ediyor koyulan kanunları
suç
işleyen bir tek ben kalmışım meğer
seslice haykırmak geliyor içimden
lakin
donuk soğuk düşüncelerle kuşatılmışım
benimkisi
geleneksel bir cinnet hali
*
ne
tuhaf doğruyu söylemekten korkuyorum
içimdeki
kuleler yıkılmışken
ayak
izlerimi takipteyim inatla
bu
donmuş arazide,
bu
karlar ülkesinde.
bu
kış masalında.
*
Redfer