Bir martavalı dillendiriyor şafağı
atan
Sokağın izbelerinde
Yeknesak bir duruş
Ve istikameti de belli atılan kör
kurşunların.
Yalnızlığın esareti doluyor içime…
Biteviye hüzün
Mahrem yargıların müptelası
Bir ben ve bir ben daha:
Tadı kaçmış öykülerin,
Duraksız şiirlerin
Kayıp kıtalarında
Kayıp gölgeler
Ve seven kadının sözlerinde yumru;
Kalbi delik
Bir miğferin iz sürdüğü o savaş
Aslında benliğin tekelinde asalet.
Şimdi mahmuzlarım ben kederi
Esefle kınarken içimdeki sert kipleri
Şatafatlı bir şiire özenirim
Yorgun argın heceler iken doluşan
zihnime
Usumla vurulduğum her karede
Yeniden doğarım
Yeniden ölmekse bir mersiye atfedilen
o
Kayıp zamire;
Bir de gizlenirim kendimce
Oysaki adımla sanımla talibim ben
evrendeki
Her kutsal zerreye.
Şimdi naşını kaldırırlar bu şiirin de
Ve beynamaz bir tokatla ayılırım
Şair dilinde öykündüğüm de yok hani;
Şair kim ben kim?
Tüm derdim içimdeki özen’le
Sevip dirildiğim dizelerde anılmak
Şanıma uygun bir ölüm dilediğim
Lakin her gün ölüp ölüp dirildiğim
O mukoza…
Zamanlı zamansız bir kimlik
savaşından da geçtim
Aslında içimde asla geçkin olmayan
kelimeler
Ve geniş yelpazesi
Yine içimdeki deli düzenin:
Firar ettiğim şehir
Kadar yalnız olsam da
İçimdeki boyutsuzlukla,
Ben mademki kapak oldum
Bu hayata
Zararın neresinden dönsem kar:
Oldu olacak
Cahil cesaretimle
Sevgiyi şiar edindiğim
O mızrapla çalsınlar beni
Ve çektiğim ıstırapla…
Ah, bir de şevkin hazan makamıyla
Şerh düşsünler veraset ilamıma:
Kimdim?
Kimlerdendim,
Dercesine
Sorgularken eşrafım ve evren
Sormayı da unuttular hani:
Nedir derdin?
Sormasanız da söylüyorum:
Kendi halinde bir yetim imgeyim;
Nezdinde hecelerin
Gülleri derlediğim
Külliyen hazanın ta kendisiyim:
Adımla yaşadığım
Ki tek gerçek
Ve yüreğimle hayatı omuzladığım
Bir kayıp ritim olsam da
Hayatın tam ortasında…