Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 7.12.2018
Okunma Sayısı : 1611
Yorum Sayısı : 4
KOSKOCA  DEVLET-İ  ÂLİYE'Yİ  YIKAN PATATES  VE  PATATESLE  İLGİLİ  BAŞKA  GERÇEKLER - 1. BÖLÜM - 

Orta  okul  ve  Lise  yıllarımızda  Tarih  Dersi konularımız  arasında  Uygur  Devleti  de  vardı  ve  bu  devletin  yıkılış  sebepleri  içinde  en  önemlisi  şuydu:  ''  Uygurlar  göçebe  hayattan  yerleşik  hayata  geçen  ilk  Türk  topluluğu  olmuştur.  Yerleşik  hayata  geçince  de  hayvancılığı  bırakıp  tarımla  uğraşmışlardır.  Bunun  sonucu  olarak  et yerine  sebze  ve  tahılla  beslenmişlerdir  ve  nihayet  bu  durum  Uygurların  savaşçı  yeteneklerini  kaybetmesine  sebep  olmuş ve  ve  veeee.  Uygurlar  et  yemedikleri  ya  da  az  yedikleri  için  yıkılmışlardır.''

Şimdi  bu  bilgi  cebimizde  olarak  devam  edelim. 

Meğer  Osmanlı  Devletinin  yıkılış  sebebi  de Uygurlarınkine  oldukça  benziyormuş. 

Bugüne  kadar  Osmanlı  Devletinin  yıkılışı  sebepleri  arasında  pek  çok  sebep  gösterilmiştir  mutlaka.  Bu  sebepleri  tek  tek  sıralamayacağım.  Lakin  asıl  sebep  bunların  hiç  biri  değilmiş.  Asıl  sebep  Osmanlıların  patates  ile  tanışması  ve  patates  tüketmeye  başlamasıymış.

Şimdi  bu  konuda  yapılan  bir  araştırmaya  bakalım:

Bu  araştırmaya  göre  patates  Osmanlı  Devletine  1577  yılında  girmiş.  Peki  Osmanlı  Devletinde  Duraklama  Dönemi  ne zaman  başlar?  1579 (  Sokollu  Mehmet  Paşa'nın  öldürülüş  tarihi ) 

Yani  Türkler  Patates  üretmeye  ve  tüketmeye  başladıkları  andan  itibaren  duraklama da  başlamıştır. ( Hemen  iki  sene sonra ) 

Mesela Fatih,  Yavuz,  Kanuni  dönemleri  neden  Osmanlı  Devletinin  en  güçlü  dönemleridir?  Çünkü  bu  hükümdarlar  Patates  diye  bir  sebze  tanımıyorlardı.

Peki  Çanakkale'de,  Kurtuluş  savaşında  büyük  bir  başarı  ve  zaferi  nasıl  elde  ettik  o  zaman?

Bu  sorunun  cevabı  çok  kolaydır:  Çünkü  bu  savaşlar  sürerken  çiftçimiz  patates  üretemedi.  İçinde patatin  denilen  ve insanların  kas  gücünü  zayıflatan  bir  bir  madde  olan patates  işte  o  yıllarda  üretilmediği  ve  tüketilmediği  için  büyük   zaferler  elde  ettik.

Şimdi  ''  Sallama  hocam ''  diyebilir  bazı  okuyucular. 

O zaman hemen  belirteyim  bu  öyle  basit  bir  iddia  değil.  Bu  iddianın  sahibi koskoca  İngiltere'nin  Devonshire  Üniversitesinin  koskoca  Osmanlı  ve  Yakındoğu  Direktörü  Prof   Herbert  Smith  ve  yine   dünyaca  ünlü Arizona Stimson Üniversitesi genetikçilerinden Atekha Grimclaw'dır. 

Şu  ana  kadar  okuduğunuz  bu  yazı  ciddi  ciddi  bir  gazete  tarafından  haber  yapılmış  ve  gazete '' Osmanlı İmparatorluğu patates yüzünden mi çöktü? ''  diye  sorduktan  sonra  şu  yukarıda  okuduklarınızı  çok  daha  geniş  olarak yayınlamış.

Oysa  yapması  gereken  şey  oldukça  basittir.

1-  İngiltere'de Devonshire  Üniversitesi  diye  bir  üniversite  ve Herberth  Smith  adında  bir  Osmanlı  ve  Yakındoğu  direktörü  olup  olmadığını  araştırmak
2- ABD  Arizona'da Stimson Üniversitesi  diye bir  üniversite  ve  bu üniversitede Atekha Grimclaw  adında   bir  genetikçi  var  mıdır?

''  Eee  var  mıdır ?''  diye  sorduğunuzu  duyar gibiyim.  Hemen  cevap  vereyim  o zaman. Yoktur.

Bu  durumda?

Bu  durumda  yukarıdaki  yazı  bir  vatandaşın  yazdığı  kurmaca  bir  hikayeden  başka  bir  şey  değildir. Ama  gelin  görün ki ülkemizin  bir  ulusal  gazetesi  bile  bu  hikayeye  - biraz  şüpheyle  yaklaşsa  da -  atlamıştır.

Patatesle ilgili  başka  gerçeklere  geçecek  olursak...

Kristof  Kolomb  Amerika'yı  keşfedene hatta  ondan  yaklaşık  bir  yüz  sonrasına  kadar Avrupa'da patates (  Başkaları  da  var  ama  konumuz  patates... ) bilinmiyordu 

Patatesle  ilk  tanışan  Avrupalı  İnkaları çok  büyük  ölçüde  yok  eden  ama  kendisi  de  onların  bir  suikastı  sonucu  geberen  Pizzaro  olmuş. Lakin  Pizzaro  bu  bitkiye zehirli  yiyecek  gözüyle  bakmıştı.

Pizzaro'nun  gebermesinden  sonra  adamları  1560  Yılında  patatesi  gemilere  yükleyip  ilk  kez  İspanya'ya  getirdilerse  de  İspanyollar  bu  bitkiye  ''Vahşilerin  yiyeceği''  dediler  ve ne  yetiştirdiler  ne  de  yediler.  Ancak  ülkenin  Fransa'ya  yakın  sınır  bölgelerinde  yaşayan  köylüler  patatesi  aldılar  ve  yetiştirmeye,  yemeye  başladılar. 

Patates  giderek   Fransa'ya  doğru  yayılmaya  başladı. Lakin  ilk  etapta  Fransızlar  da  patatesi  sevmediler.

Daha  sonraları  İspanyol  balıkçılar  patatesi  uzun  avlanma  mevsimlerinde  beraberlerinde  taşımaya  başladılar  çünkü  her  türlü  mevsime  dayanıklı,  kolay  bozulmayan,  tadı  sevimsiz  de  olsa (!)  besleyici  bir  bitkiydi. 

1601  Yılında bu  balıkçılar patatesi  İrlanda,  Hollanda  ve  Belçika'ya  taşıdılar.  Yani  bu  üç  ülke  İspanyol  balıkçılar  vasıtasıyla  patatesle tanıştı. Özellikle  açlık  ve  yoksulluğun  çığ  gibi  olduğu İrlanda  patatese  dört  elle  sarıldı.

1618-1648 Yılları arasında  Avrupada  hüküm  süren  30  Yıl  Savaşları  aynı  zamanda  kıtlık  ve  açlığı  da  beraberinde  getirmişti. Fakat  oldukça  ilginç  bir  durum  vardı:  Almanlar  açlıktan  bir  milyonun  üzerinde  kayıp  verirken  İspanya,  Belçika  ve  Hollanda'da  insanlar  açlıktan  ölmüyordu.

Evet  bu  otuz  yıl  süren  savaşlar  sırasında  krallar -  ordunun  ihtiyacı -  diyerek  çiftçilerin  tüm  tahıllarına  el koydukları  halde İspanya,  Belçika,  Hollanda  köylüleri  kıtlıktan  etkilenmiyor,  açlıktan  ölmüyordu.  Çünkü  asillerin  burun  kıvırdıkları  patatesi  bolca  üretip  karınlarını  doyuruyorlardı.

İşte  bu  tecrübe  Avrupa  Devletlerinin  gözünü  açtı.  Bu  bitki  hayat  kurtarıcı  olabilirdi.  O  halde  vahşilerin  yiyeceği (! )  olsa  da  üretilmeli  ve  yenilmeliydi. 

Yine  de patatesin  öyle  hemen  kabul  edildiğini  ve  asillerin  sofrasında  yer  aldığını  söylemek  mümkün  değil.

İrlanda'da  onca  yoksulluğa  rağmen  hiç  kimse  açlıktan  ölmezken  İngiltere'de  insanların  açlıktan  ölmesi  Kral  II. Charles'in  uyanmasına  sebep  oldu.  Öyle  ya  İrlanda'da  olup  da  kendilerinde  olmayan  şey  patatesti. İngiliz  Kraliyet  Akademisi 24  Kasım 1662 de  yaptığı  bir  açıklamayla halka  patates  üretmesini  önerdi.

30  Yıl  Savaşlarında   açlıktan  ölümlerin  en  fazla  olduğu  Almanya'da  İmparator  Frederik  1774  de  direkt   “Kokusu ve tadı yok denilen patates özellikle savaş zamanlarında yaşanan kıtlık ve açlık yüzünden ölmenizi engelleyecek, sizi besleyecektir.Sevmeseniz de patates ekin ve hayatta kalın”  Dedi  ve  böylece  Alman  milletinin  bira  ve  patatesle  beslenen  bir  millet  olmasının  ilk  adımını  atmış  oldu.

Fransa'nın  güneyinde  ekilip  tüketildiği  halde  kuzeye,  özellikle  de  Paris'e  girememiş  olan  patates  için  kral  devreye  girdi  ve  25  Mart  1771  de  Sorbonne  Üniversitesi  ''  patates  zararlı  değil  aksine  faydalı  bir  bitkidir ''  diye  açıklama  yaptı. Kilise  ve  rahipler   patates'in  Allah'ın  insanlara  en  büyük  lütuflarından  bir  olduğu  yönünde  vaazlar  vermeye  başladılar. 
Kral 14. Louis, halkta, patatese sempati oluşturmak amacıyla yakasına patates çiçeği takıyordu.  Kentlerin sokaklarında özel görevlendirilen bazı askerler de, sivil kıyafetlerle dolaşıp, “Kralın da sofrasında başlıca yemek patates” söylentisini halk arasında yaydılar.
Sonraki yıllarda, Kral 16.Louis’nin eşi Kraliçe Antoinette (  Şu  insanlara ''Ekmek  bulamıyorsunuz  pasta  yiyin ''  dediği iddia  edilen  kraliçe [ Külliyen  yalandır  aslında ] )de, benzer bir yöntem bulmuştu. Kraliçe, halkın ilgisini çekmek için saçlarına patates çiçeği takıyordu. Nedimelerinden başlayarak Fransız burjuvazisindeki kadınlara da, bu yöntemi önermesi sonucu, pazar yerlerinde patates çiçeği satılan tezgâhların sayısı bir anda arttı.

1786  Yılında Rus  çariçesi  II.  Katherina ''Patates  ekin ''  diye  emretti  lakin  Ortodoks  Rus  kilisesi  ''  Patates,  İncil'de  adı  geçen  bir  bitki  değildir. Bu  nedenle  ekimi  dinimizce  aykırıdır''  deyince  çariçenin  emri  askıda  kaldı. Ancak  1851  yılında  Çar I.  Nichola kendi  malikanelerinin  bahçelerinde  patates  üretmeye  başlayınca  halk  da  yavaş  yavaş  patates  üretmeye  başladı.

Peki  Osmanlı  devletinde?

Osmanlı  Devletine  patatesin  gelişi  oldukça  geç  olmuştur. 1850  li  yıllarda  Osmanlı  ordusunda Patates 1850’lerde dahi Osmanlı  ordusuna eğitim için gelen Alman  general Moltke anılarında patates bulamadığı için çektiği özlemi anlatmıştır  hatıralarında.

1890  larda  ancak  İstanbul'da  tek  tük  görülen  patates  gerçek  anlamda  20.  Yüzyılın  başlarında  Anadolu'muza  gelmiş  ve  adeta  milli  yiyeceklerimizden  biri  olmuştur. 
...................................................................................................
Gelecek  bölümde  de  Osmanlı  Devleti-  İngiltere,İrlanda ve  patates  üzerine  hem  acıklı  hem  de  bizim  için  gurur  verici  bir  olayı  anlatmaya  çalışacağım. 

( Koskoca Devlet-i Âliye'yi Yıkan Patates Ve Patatesle İlgili Başka Gerçek başlıklı yazı Sami Biber tarafından 7.12.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.