Hani bir an bir kitap alır açar okumaya başlarsınız, o
kitabın anlatımında ki büyüsünün güzelliğine kapılarak bir nefeste okursunuz,
daha sonrasında gözleriniz yorgunlukta kendi kendine kapanır, tatlı bir uykuya
dalarsınız. Uyandığınızda, hala okuduğun kitaptaki anlatımın güzelliğin büyüsü,
hala yanaklarınızda bir gülümseme olarak kalmıştır, bunu hisseder ve hep gülümsersiniz.
İşte mahallemizdeki sevinçte aynı bu minval üzerinde mahalleyi kaplamaya
başlamıştı. Şimdi bu coşkuyu kelimelere dökemiyorum daha doğrusu bu coşkuyu
anlatacak en güzel cümleyi bulamadım beni af edin. Sizde duyuyor musunuz,
geçmiş günlerin feryatları kaybolmaya yüz tutarken, etrafı sessizlik yerine
şenlik kaplamıştır, sizde farkına varmışsınıdır, duymuşsunuzdur benim gibi
eminim… Ben şimdi izninizle aralarına karışarak değil de az uzaktan izleyerek, kaldığımız
yerden devam edeyim.
Yaşar usta sevinçle.
-Az önce dua ettim âmin demeden kabul oldu, sana şükürler
olsun Rabbim. Anladım ki, sebepsiz bu âlemde bir şey olmuyor, ben aciz kaldım
acizliğimi bildirdim Rabbimde bana, bizlere acıdı duayı kabul etti kurtulduk bu
şerefsizlerdennnnnnnnn…
Seyfi
-Rabbime şükürler olsun, istersen sakin sakin gidelim,
kısmetten öteye yol olmazmış.
Yaşar
-Biliyon mu, dua sanki çalışmayan makineyi çalıştıran bir
düğme sanki ben dua ettim çalışmayan gönül makinem çalıştı, halimi arz ettim Rabbime,
Rabbimde yardımını gönderdi.
-Biliyom biliyom şimdi gözlerimizle gördük yaşadık şükürler olsun.
Baksana adam geleli kaç gün olmuş bir cevhermiş de haberimiz yokmuş.
Kalabalık insanlar koşarak Cömertlik sevdalısının yanına akın
ederken, onların ayakaltında kalmamaları için birbirlerine tutundular. Ramazan.
-Ulan oğlum az yavaş, sana da bana da yeter ondaki para, gönderen
Mevla hepimize göndermiş, hepimize göndermiş.
-Evet, mirim hepimize yeter. Aslında ben bizim aşağılık
ağaların halini göz önüne getiriyorum içimden halay çekiyorum. Şimdi ona ne
diyorlar dün televizyondan duymuştum, onları birliktelikle ile çokluk veya
görünüş itibarı ile gerçekliğin tokadı ile yere sereceğiz, serdik bile hah hah
ha.
-Hay ağzına sağlık, ağzından bal damlıyor.
-Bal tutan parmağını yalar bilirsin?
-Bilirim bilmem mi… Ah o zalimler var ya bizi çok dar bir
alanda köşeye sıkıştırarak, yıllarca sömürdüler.
-Biliyon mu onların kurduğu düzene karşı çıkış kapısı yoktu
öyle sanıyorlardı ya, Allah c.c hesaba katmadı dürzüler.
-Ulan yıllardır bu kadar neşeli olmamış bu kadarda
konuşmamıştım!
-Bende mirim bende, farkındaysan konuşmalarımızda değişti.
Kul çıkış kapısını Rabbinin sayesinde bulursa elbette bu kadar sevinçten sonra,
her şey olur. Aklın yolu birdir, baksana bugün tüm köyü kuşattı, yalnız o
dürzüleri de iyi yaktı, ciğerlerinin pis kokusu gökyüzün kapladı, baksana sanki
taş olarak başlarına yağıyor sanki.
-Hay ağzına sağlık lafı dilimin ucundan aldın…
Kasabalık ahali ilk önce Şükrü’nün onlara dalga geçtiğini inanmazken,
Şükrü karşılıksız değil de çalışarak ödeyeceği bir tomar parayı koynunda
çıkararak.
-İnanmadınız değil mi? Bende hala inanmıyorum, bakın para elimde sımsıcak duruyor, ama
gerçek.
Kasabalı şaşkın bir hal içinde birbirlerine şaşkın şakın
bakıyorlardı!
-Arkadaşlar, hiç birimizde para yok ve Şükrü’de para var,
üstelik hepimizden fazla ağaya borcu var, geçen yıl bilinmeyen bir
nedenle-aslında bilinen, derken kısık bir sesle konuştu- ambarının evinin yanması sonucunda, ağadan iki
kat faizle evini yeniden yaptırmak için borç almıştı. Ağa bizlerin borç
batağından kurtulmamamız için ya evimizi ya mahsulümüzü adamlarına yaktırarak…
Her neyse elimizde kanıt yok ama onlardan daha insaflı faizsiz borç veren, bir
dostumuz var, haydi ne duruyoruz biran önce varalım, bu aşağılık utanmaz rezil
adamlara borcumuzu ödeyerek kurtulalım, ağız tadıyla bir lokma çocuklarımızla yemek
yiyelim. Mirim bu anı yara
almadan atlatıp, güzel günlerin bize doğru bir adım değil on adım atarak
gelmesini sarmasını çok istiyorum. Bizlerin nasıl çaresizce kaldığımıza şahit
olan zamanın bizimle beraber gülümsemesini nasıl istediğimi bir bilebilsen
şaşırır kalırsın! Bundan sonra artık maskeli oyunların perdesi açılmamak üzere umarım
artık kapandı bir daha açılmayacak…
Kasabalılar Şükrünün elinde bir tomar parayı görünce
sevinçten havalara zıplayarak, yeni gelen karşılıksız para veren ağa olmayan
yeni dost kapısına doğru koşarak hücum ettiler.
Mehmet Aluç