Önde kral arkasında prens şatonun mermer koridorunda telaşla yürüyorlardı. Koridorun sonunda tavana kadar uzanan ahşap kapı göründü. Prens koşturdu. Kanatları içeri doğru açıp krala yol verdi. Peşi sıra çalışma odasına girdi. Pencerelerden süzülen ay ışığı etrafı aydınlatmıştı. Kral dört dönüyor, prens el pençe divan dikiliyordu. “Kralım,” dedi. “Yarım akıllı kâhinin söylediklerine kulak asmayın.” Kral durup pelerini, arkasından tacı çıkarıp prense uzattı. “Yıkanmadan kendime gelemeyeceğim.” Odada ki küçük kapıya yönelip banyoya geçti. Prens eli kolu dolu uzun kapıya adımlarken durdu. Yan tarafına dönüp duvara asılı aynanın önüne geçti. Tacı itinayla taktı. Pelerini kuşandı. Gözleri ihtirasla örtülmüştü. Yakasını düzeltti. Elleri boynundan aşağıya doğru kumaş üzerinde yavaş yavaş kayarken cam şangırtısıyla aynı anda göğsünün ortasından ok başı çıktı.   


Şöminenin köz haline gelmiş odunları üzerine ihtiyar hancı testiyle su döktü. Cozzz sesi zayıflayıp kaybolurken ince beyaz duman tütüyordu. Hanın ağır kapısı gıcırdayarak açıldı. İhtiyar yavaşça döndü. İçeriye bir grup şövalyeyle prens girdi. İlk masaya kuruldular. Prens ihtiyara gelmesini işaret etti. İhtiyar topal ayağını sürüye sürüye masaya yanaştı. “En doğrusunu siz bilirsiniz. Gece yarısından sonra alışverişi Kral yasaklamıştı,” derken prens yumruğu masaya yapıştırdı. Tahta kadehler devrildi. Boğaz damarları şişmiş yüzü kızarmıştı. “Donat sofrayı be adam!” İhtiyar lafı ağzında geveliyordu ki prens hiddetle ayaklandı. “Alın şunu!” Şövalyeler ihtiyarın kollarına sağlı sollu girip sürüklerken ihtiyar iki gözü iki çeşme “Senden büyük kral var kral!” diye feryat ediyordu. İhtiyar dışarı çıkartılınca han sessizleşti. Prens masaya çöktü. Burnundan soluyor “Bir yol bulmalı, bir yol bulmalı!” diye sayıklıyordu.    


Prens atın eyerini tutup ayağını üzengiye geçirdi. Kendini yukarı çekip oturdu. At huysuzlaşınca dizginleri iyice kavradı. Atın arkasında kalan malikâneden elbisesi kabarık orta yaşlı kadın öfkeyle fırladı. “Ne demek babanlara gidemezsin! İn o attan konuşacağız seninle!” Prens atı kadına doğru döndürdü. “Ben prensim. Gidemezsin diyorsam gidemezsin.” Kadın başını tutup sersemleyince kavgayı kapıdan izleyen hizmetçiler endişeyle koşturup kadın düşmeden yetiştiler. “Sanki kralsınnn!” Prens atı mahmuzladı. Kadının gözleri yaşarmış iç çekiyordu. “Keşke kocam olsaydın.”

( Talih başlıklı yazı E.Kirişçi tarafından 18.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.