1
Toprağındaki bereket, suyundaki mert ve
yiğitliğin, eşine benzerine rastlanmaz.
Senin aşkınla bilenen kılıçlar, asırlar
geçse de, asla ve asla paslanmaz.
Art niyetli insanların kemlikleri sana
dokunmasın diye,
Gerçek Diyarbekirliler, yapılması gerekenleri,
senin için aşk ve şevkle yapmaktan usanmaz.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, her yeni gün doğuşunda,
mazlumların, kimsesiz dul ve yetimlerin umudusun.
Doksan dokuz esması olan, Allah’ın
insanı cennetlik eden, duaların duasısın.
Ve tarihe mal olmuş, meşhur Evliya Çelebinin, yaza yaza bitiremediği,
Uhuvvet, muhabbet ve sevgi
gergefinde,motif motif işlenmiş en nadide nakışısın.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Seni sana yazmaya, doyamıyor yazdıkça
yazmak istiyorum.
Kem gözlülerin şerrinden, muhafaza
olasın diye, canı gönülden dua ve niyaz ediyorum.
Suyunu içtikçe, yorgunlukları gideren, tertemiz havanı teneffüs ettikçe,
Cengâverlerin kılıçları misali, mahirce
çok keskin bilendikçe bileniyorum.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sanat harikası kapılarından, seni temaşa
etmeye asla ve asla doyulmaz.
Envaitürlü sevdaları konuk ettiğin, sevdalı gönlün vazosuna, dikenler konulmaz.
783 562 bin kilometre kareden oluşan, bu
yalancı cennet vatan, karış karış gezilse bile,
Sen gibi tatlı, sen gibi hoş medeniyetler
beşiği, başka bir şehir bulunmaz.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Bu emanet can bu tende durdukça, seni
her yerde aşk ve şevkle anlatacağım.
En manidar en güzel cümlelerle, seni
sana kesik uçlu kalemlerle yazacağım.
Bir anlık sende ayrı yaşadığımda ise,
Anlatılması çok zor, firak özlemlerinle, yanıp yanıp tutuşacığım.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Buram buram tarih kokan surlarına, dünya
âlem hayranlık üstüne hayranlık duyuyor.
Seni görmeyenler, sende yaşamayanlar, seni benden hummalı soruyor.
Seni ve sende metfun sahabeleri, peygamberleri,
Nebileri, Azizleri,
Yerin göğün sahibi, şanı yüce Allah,
hafız esması hürmetine korudukça koruyor.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, haddinden fazla vefalısın, vefasızları asla ve asla sevmez, bağrında barındırmazsın.
Sen, seni canı gönülden sevenlere, sırtını hiçbir zaman çevirmezsin.
Özenle pişirilmiş, ince tırnaklı
pidelerini yiyen, vefa abidesi insanları,
Ne pahasına olursa olsun, namertlerin köprülerinden
geçirtmezsin.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Çağ kapatıp çağ açan, tarih sayfalarına
altın harflerle yazılanların ev sahibisin.
Kırklar dağında yaşanmış, sevdaları, kaleme alan en maharetli katipisin.
Uzakları yakın eden, rahvan
atların seyisi olmuş,
Seveni sevdiğine ulaştıran, mert ve yiğitlerin çifte yürekliliği ve gözü karalılığısın.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, en şirin uykularım, en güzel
rüyalarım. ve en manidar duygu ve düşüncelerimsin.
Tarifi mümkün olmayan, beni ben yapan,
manevi değerlerimi aşk ve şevkle yaşama şeklimsin
Yazın ağustosunda, yüreğimin hararetini
dindiren meltemleri estiren,
Günün yorgunluğunu, bir anda gideren, Keremin Aslısına Tahirin Zühresine, Yusufun Züleyhasına, Ferhatın Şirinine ve Mecnununda leylasına olan visalisin.
Ey
Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, benim anam, sen benim babam, sen
benim bacım, ve sen benim sırtımı dayadığım kardeşimsin.
Sen, benim beş çocuğumun annesi, otuz iki
yıllık, neşe ve üzüntülerimi paylaştığım eşimsin.
Senden ayrı yaşadığımda düzensizleşir
nabız atışlarım,
Sen, benim ahrette mizanın önündeki
korku ile umut arası en yaman hal ve ahvalimsin.
12-15Ekim/2018