Kadına Şiddet (Bergen ve Hayat Hikayesi)


Türk kültürün de kadının diğer tüm topluluk ve kültürlere göre ayrı ve özel bir yeri vardır. Türk kültürü, tüm dünya da kadına verilen değerin örnek profili haline gelmiştir. Fakat son zamanlar da toplumumuz da birçok olumsuz yaşantılara tanık olmaktayız. Kültürümüze kara bir leke gibi sürülen bu yaşantıların bir tanesi de, bir dönem sanat dünyasın da büyük ses getiren arabesk sanatçısı Bergen’dir. Sesi ve sanat kimliği dışında yaşamış olduğu yürek sızlatan acıklı hikâyesi onu sanat camiasında ayrı ve özel kılmaktadır.

Türkiye de kadına şiddetin canlı biyografisi olan “Bergen”  1960 yılında Mersin de doğdu. Asıl adı Belgin Sarılmışer’dir. Anne ve babası boşanınca 1966 yılında annesiyle birlikte Ankara’ya yerleşti. Devlet konservatuarı piyano bölümüne girdi. Geçim sıkıntıları sebebiyle okulunu tamamlayamadı. Bir süre ptt’de çalıştı. 1979’da ilk kez feyman gece kulübünde sahneye çıktı. Bir süre sonra Adana da çalıştığı pavyon da Halis Serbes’le tanıştı. Bu isim Bergen’in ilk aşkı değildi. İlk aşkı ona zorla sahip olan Yalçın isminde bir taksi şoförüydü. Bu yaşadığı trajik olay aslında yaşayacaklarının yanında oldukça hafif kalmaktaydı.  1982 yılında Halisle evlenir. Oysa Halis başka biriyle evlidir. Kıyılan nikâh ise tamamen sahtedir. Bergen bunları öğrenir fakat yine de Halis’e olan sevgisinden vazgeçmez. Ne Halis’le olabilmekte ne de Halis’siz. İlişkilerindeki şiddet ve sorunlar dayanılmaz bir hal almaya başlayınca Bergen İzmir’e kaçar. Halis gurur yapar ve Bergen’in hayatını dayanılmaz hale getirecek olan olayı gerçekleştirir. Bergen’in yüzüne kezzap atar. Güzel şarkıcı tanınmaz hale gelir. Bir gözü kör olur. Yaşadığı bu olay toplumda büyük yankı uyandırır. Bütün gazeteler ondan bahseder. Türkiye’nin en ünlü isimleriyle sahne alır. Fakat onun aklı hala Halis’tedir. Yeniden bir araya gelirler. Fakat ilişkilerinde herhangi bir düzelme söz konusu değildir. Kavga ve şiddet devam eder.  14 Ağustos 1989 tarihinde Adana Pozantı’da Halis Serbes tarafından kurşunlanarak öldürülür. Kısacık ömrüne tam 11 adet albüm sığdırmıştır.

Hayatının bu kadar acılarla dolu olması ve seslendirmiş olduğu şarkı onun “acıların kadını” olarak tanınmasını sağlıyor. Neredeyse bütün şarkılarında yaşadığı zorlu hayatın izlerine rastlamak mümkün. “Garibanın çilesi mezarda biter, şimdi perişanım bir erkek yüzünden,  yazık oldu ömrüme” bunlardan sadece birkaçıdır. Bergen yaşadığı dönemde arabesk şarkılarındaki karamsar ve çaresizlik havasının adeta hayat bulmuş halidir. Belki de bu yüzden toplum tarafından ayrı bir ilgi ve alakaya tabii tutulmuştur. Nitekim Bergen’in zorlu hayatı toplum ile özdeşleşmiştir. İnsanlar kendi sıkıntılarını unutturacak derece de acı bir hayatı olan bu kadına kol kanat germişlerdir. Her şeye rağmen ayakta durmayı başarabilmiş ve çok sevdiği şarkı söyleme işinden vazgeçmeyen Bergen, insanlar için adeta bir “umudun sembolü” haline gelmiştir. Türk toplumu kendi acılarına bir ortak aramıştır ve bu isim hiç şüphesiz Bergen olmuştur. O ise kendini bu kadar popüler hale getiren tüm acılarına adeta baş kaldırarak çok sevdiği işinden asla vazgeçmemiştir. Kendisini şarkılarıyla ifade etmiş ve şarkıları yegane sığınağı haline gelmiştir.

( Kadına Şiddet başlıklı yazı Fatih01 tarafından 11.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.