1873'te Burgundy'deki doğumundan 1954'te Paris'in göbeğinde ölünceye kadar Sidonie-Gabrielle Colette pek çok hayat yaşadı. Yaklaşık 80 eser yarattı. ( l’Entrave (Köstek) 1913, Cicim (Cheri) 1920, la Maison de Claudine (Claudine’in Evi) 1922, LaFin de Cheri (Cicim’in Sonu) 1926, La Seconde (İkinci Kadın) 1929, Sido (1930), Dişi Kedi (la Chatte) 1933, Duo (1934)) gazeteci , yorumcu; müzik salonu yıldızı; hatta güzellik uzmanı olarak bile adlandrıldı . Colette, Yonne departmanındaki Saint-Sauveur-en-Puisaye köyünde doğdu. Sevgili annesi Sidonie ya da Sido, Colette’in hayatı üzerinde büyük bir etkiye sahipti Aile maddi sıkıntıya girip evini kaybettiğinde, 18 yaşında olan Colette, bir doktor olan erkek kardeşi ile birlikte taşındı. Gelecek zor görünüyordu – o  çok  akıllı ve güzel ama parasızdı Sidonie-Gabrielle Colette (1873-1945) ve Virginia Woolf'un (1882-1941) eserleri aslında yaşam bağlamında  köklerinde bağlı birbirine . 
Bir Fransız romancı olan Colette, izleyicilerini gizemli  sanatına rağmen ikili ruhunun kurgusuyla tanıma fırsatı veriyor. Colette, kararsızlığı ve ikilemeden kaçmaya çabalarken farklı karakterlerini merkezi karakterlerinden ayrı  tasvir ederek, fanteziye yenik düşüyor ve geleneksel anlatı yapılarına izinsiz giriyor. Colette ve Woolf'un  artık çağdaş edebiyatçı oldukları  göz önünde bulundurulduğunda onların otobiyografik çalışmalarının  bezeri görülmediği aşikardır. 

Collette’  in ilk eşi yazar ve müzik eleştirmeni Henri Gauthier Villars  ile evledikten sonra yazmaya başlaması   ise sadece bir şanstı. . Yazmak onun için benliğini özgürce temsil etmenin bir aracı idi ve eserler genelde bedensel kurgudan oluşuyordu . Kocası kısa bir süre sonra Colette’in edebi yeteneğini fark etti ve ünlü Claudine romanlarını (1900-05) yazmasını sağladı. Dolandırıcılığıyla nam salan kocasının, Colette’i bir odaya kilitleyerek yazmaya zorladığı söylenir. Kendi kendini imgeleyen kendi imgesini araştırmak, bir kadın olmanın ne anlama geldiğini tanımlamak için uğraştı.Bu süreçte, dünyadaki kadınlara yönelik cinselliğin ifade edilmesine fırsat tanıyacaktı.
 Colette, popülist bir yazar olarak kariyeri bir kenara koydu ve 1906 yılında bir faşist kocasından boşanmasını takiben, La Chatte'den Paris müzik salonlarında dans etmeye ve şarkı söylemeye başladı. Moulin Rouge’da oynadığı -Türkçe’ye Mısır Düşü olarak kazandırılan- skeçte göğsünü açtığı için, ufak çapta bir olay yaratır  İkinci evliliği Le Matin gazetesinin editörü Henri de Jouvenel des Ursins’le 1912’de evlenir. Bu evlilikten Colette    de Jouvenel adlı bir kızı olan Colette’in, üvey oğlu Bertrand de Jouvenel’le bir ilişkisi olduğu söylentisi yayılır. Yazar, bu dedikoduya benzer bir hikâyeyi, Cicim -Canikom adıyla da bilinir- (1920) Aslında amacı sadece kendisini aldatakocasından intikam almaktır .Bunu  için de  üvey oğlunu ayartmıştıColette kısa bir süre sonra, çağdaşları Marcel Proust, Paul Valéry, André Gide ve ünlü kadın heykeltıraş Camille Claudel’in şair erkek kardeşi Paul Claudel ile birlikte, yirminci yüzyılın başlarında en beğenilen edebiyatçılar arasındaki yerini aldı. Saflık ve ahlak dışılık, Colette’de Hıristiyan değerleriyle birlikte yer almakta fakat  kavramları kendine öz  pagan terminolojisine göre yorumladı eserlerinde . Arzu ve ihtiras  peşinde koşan  ve bedenine koşulsuz  boyun eğen bir kadınla, ondan kaçmak isterken ‘bu inatçı canavar’ dediği diğer  kadının verdiği keyiflerden kurtulamayan bir diğer kadını anlatır. 
İtalyan kadın yazar Gabriele d'Annunzzio ve Amerikalı ünlü bir lezbiyen olan Natalie Clifford Barney ile de aşk yaşayan yazar, ileride yaşantısıyla pek çok feminist kadına örnek gösterilir.  Virginia Woolf,  ise eşcinseldi ve bunu saklama gereği de duymadı. Vita Sackville-West’le yaşadığı lezbiyen aşk “edebiyat tarihinin en uzun ve en nefis aşk mektubu” olarak nitelendirilen Orlando kitabına konu olmuştur. 1944 yılında ünlü romanı Gigi’yi yayımlayarak zengin ve kültürlü bir adamın keşfettiği Parisli koket bir genç kızın öyküsüyle, 72 yaşında başarı elde eder. Filme çekilen romanın , Broadway’de müzikali yapılır. 1953’te Onur Madalya’sına layık görülen Colette, bir yıl sonra Paris’te öldü ama arzularının peşinden giden ve bedeninin sesine kulak veren Colette'in hikayesi, ölümünden sonra bile başkalarına esin kaynağı  oldu. Virginia Woolf ise dönemin önemli modenist sanatçılarını bir araya getiren ve modern dünyayı  tartışan  müzisyen yazar ve filozof .vb.  Bloomsbury çemberine aitti Bu grubun üyeleri Virginia ve Leonard Woolf, John Maynard Keynes, E. M. Forster, Lytton Strachey ve Clive Bell gibi sanatçılardı . 
Virginia sıkıcı bir çocukluk geçirdi. Daha sonraları ressam olan çok sevdiği kız kardeşi  Vanessa Bell ile birlikte büyüyen Virginia, Victorya tarzı yaşamın ciddiyetini ve sıkıcılığı görerek değişik bir yaşama yöneldi. Henüz küçük bir çocukken erkek kardeşleri gibi okula gidemeyişine isyan ederek belli eden Woolf, bu nedenle Victoria devrinden de nefret etmişti zaten .Gruptakiler 19 .yüzyıl İngiltere'sinin Victoria kültürünün  ciddi eleştirmenleriydi. Bu kültürün bir parçası olan Virginia ise  biyografik yazım tarzı  ile önde gelen Victorialıların lezzetiydi adeta. 
Bloomsbury grubundan Leonard Woolf ile evlendi . Evliliği sırasında hastalığıolan kalıtsal manik- depresif daha da artmıştı . Sağlık durumundan dolayı kocasının çocuk istememesi, genç kadını daha da çok bunalıma itti ve bir süre bir klinikte tedavi gördü. Woolf ‘da babası saygın öğretim üyesi Sir  Leslie Stephen gibi ünlü bir Viktorya dönemi yazar, editör ve eleştirmeni oldu .  Babasından nefret ederek büyüyen Woolf’un ileriki yıllardaki nefretini katı bir feminizm kabuğu altında sakladığı söylendi. Woolf’un Deniz Feneri  ve Bayan Dalloway’ i biyografik yazım tarznı örnekleri. Deniz Feneri Woolf’un çocukluğunu, ailesini ve çevreyi ortaya çıkarır ve karakterini en çok etkileyen izler bu romanda barınır . 
Deniz Feneri'ndeki tipik bir Victoria kadını olan Bayan Ramsay, kadınlığın ataerkil görüşleri ile  aynı zamanda Woolf’un annesi Julia Stephen’a da benzemektedir. Romandaki baba figürü Mr. Ramsay de otoriterliği, sert mizacı, mantıksal yaklaşımı ve başarısızlık hissi taşıması gibi özellikleriyle Woolf’un babası LeRomandaki baba figürü Mr. Ramsay de otoriterliği, sert mizacı, mantıksal yaklaşımı ve başarısızlık hissi taşıması gibi özellikleriyle Woolf’un babası Sir Leslie Stephen’ın kurgusal versiyonu  diyebiliriz  Romanlarında Virginia  bireyin ruhsallığında neler olduğuna dair derinlemesine bir anlayışa yönelmiş ve  yüzeysel yönleri  ise tamamen göz ardı etmiştir. 
Yani, biçimsel realizmden psikolojik gerçekçiliğe bir değişim olmuştur . “İçeriye ve hayata bakın, görünüş ‘böyle  göründüğü gibi olmaktan çok uzaktır.” Sıradan bir anı bile  inceleyin demiştir .  Woolf’un romanları  psikolojik gerçekçiliği ve onun resmi ve yenilikçi kaygılarını reddetmesidir aslında. Viktorya dönemi, karakterlerin ve yaşam durumlarının parçalı bir hesabı olan Bayan Dalloway'da (1925) gerçekleşir. Woolf'un kendi saatlerinin ve hayatındaki zamanın geçişiyle nevrotik takıntılarını bu roman özetler bizlere. Virginia Woolf, 28 Mart 1941’de düştüğü ruhsal bir bunalım sonrasında evlerinin yakınlarındaki bir nehre atlayarak intihar etti. Virginia ve Collette  iki özgün ruh , o dönem için çağ dışı idi belki ama yazdılar farklı şekillerde ruhlarındaki fırtınayı , acılarını ,aşklarını ve buhranlarını ifade ettiler . Nasıl bir yaşam sürdürmüş olursa olsunlar  kadınların toplumdaki yeri için olan mücadeleleri  hafızalara kazındı 
. Hem Colette hem de Woolf romanlarında otobiyografik izler gösteriyor, öyle ki kurgularını “otobiyografik” olarak adlandırıyorlar. Her ikisi de öznelliğin etkisinin kaçınılmazlığını itiraf ederek yazılarında kişisel deneyiminlerini aktarıyorlar. Başka bir deyişle,  onlar anılarını ve acılarını kurgulayıp  yeniden formüle ederek , akıllarında tartılmış olanları gözden geçirip veya karşı karşıya kaldıkları durumları  zihinlerinde yazarak çözmeye çalışıyorlar. Colette, yansıtma, maske, makyaj ve kalıtım gibi teknikleri romanlarında kullanırken benlik  kavramının tüm farklı boyutlarını kullanarak  artık  kendisine  hiç benzemeyen bir varlığa dönüştürken eserler kendini açığa çıkarmama ve gizleme  arasındaki sınırların bulanıklaşması  gelgitler yaşıyor. Woolf, ise  gerçek hayattaki kişilikleri ve olayları değiştirme gerekliliğini görürken ;eserlerinde çok sayıda kurgusal benlik  kavramı var . Onun kurgusu  çok daha etkili şekilde ortaya çıkıyor okuyucuyu etkiliyor ..      

 

( İki Farklı Ruh .iki Farklı Yaşam Sidonie-gabrielle Colette Ve Virginia Woolf başlıklı yazı gölevi tarafından 2.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.