Ölümü muştulayan canhıraş bir çığlık:
Aklımın gölgelerinde oynaşan imgeler:
Ha yağdı yağacak rahmet:
Kırağı çalan hangi şarkının
diyeziyim?
Göğün mimarı kırlangıç
Hanidir içimdeki ökse
Ruhuma konuşlu gizem
Ve ayrı düştüğüm onca masal:
Az evvel öykündüğüm o tek odalı
cennet
Belli ki aklımın birer oyunu her
biri.
Göğe savurduğum nidalarımda
Şehir bile isyanları oynarken,
Geceyi şahit tuttuğum yalancıların
reveransı
Mateminde ömrün, tırmandığım yokuşu
Yazmadığım son şiirin çatı katısında
Huzura denk düşen o dize
Lakin ölümden sonra benim hayalim
Devinen öykümde
Hangi masalın gün yüzü görmemiş
prensesiyim?
Varlıkta kayıtlı şifrem:
Zaman pek bir ketum
Olsaydı keşke savuracak öfkem
Oysaki az evvel dindim:
Ne dindirildim ne de lanetlendim.
Varsa yoksa saman alevi
Diyetimin ödenmeyen son çeyrek
vadesi.
Hâsılası aklın nasıl ki minberi
Aşka teğet geçen özlemin
Şimdi koyulabiliriz yola:
Mevsim ne Lale devri
Ne saklı tuttuğum Pişekâr gölgem.
Andıkça dünü, sevmelerin güncesini
tuttum tutalı
Bir de tutunduğum hayata savurduğum
son bir
Kanca:
Kapıp da koyuverdim kendimi
Sadece Huda’nın eşlik ettiği
Bilinmez öykümde.
Şimdi ölebilirim huzurla
Ve o son kayan yıldızda
Adımın amblemi adeta
Çığırdığım bir türkü:
Nakaratı kayıp madem yürekte
Kozamdaki elemi de gönderdim sonsuza
Ellerimle.