İnsanlara güvenememek, yaşamda yalnızlığa itiyor. Kendini korumakla insan ne ölümden kurtuluyor, ne hastalıktan, ne de acılardan. Evden hiç çıkmasan, TV ve internetten izlediğin ya da paylaştığın her sanal şey, sıkıntıdan kurtarmıyor. Kendini gizlediğinde ise seni tanıyanlar başka bir kişiyi tanıyor, yani insanların gözünde sen yaşamıyorsun. Eğer kendin gibi davranmasan, her şeyi içine atsan, heyecan sona eriyor, hayal ya da umutlar kalbine uğramıyor. Yaşamaktan zevk almıyorsun! İnsan, yine başka bir insanla ilişki kurmak, paylaşmak ve bu şekilde rahatlamak zorundadır. Yani hayatta garanti yok, yok…

 

Peki, böyle bir düşünce içindeyken insan nasıl sosyalleşebilir, yaşamdan haz alabilir ve heyecan duygusuyla insanların arasında yerini alabilir?

 

İlk önce İmani noktada sağlam bir yörüngede dönüp ona tutunmalıyız. İman derken, elbette Allah’a olan imandan bahsediyorum. İman bize şunları sunmalı ve hissettirmelidir: Biz yalnızca Allah’a ibadet edeceğiz, yalnızca ondan yardım isteyeceğiz. Onun tarif ettiği dosdoğru yola tutunacağız. Onun sunduğu bütün nimetleri isteyeceğiz. Bu düşünce içinde de imanımızın sonucu ne Allah’ın gazabına uğrayacağız ne de doğru yoldan sapacağız. Yani yerçekiminin, çekim merkezinin odağı Allah olacak. Bu düşüncedeki teslimiyet ile başkasından ne bekleyebilir, başkasından ne zarar görebilir, başkasının aklıyla nasıl hareket edebilir ve tembellik yaparız ki… Yani, Bu güçlü iman yörüngesinde, dünya yüküyle dolaşmayız, yürürken ayağımız yerden kesilircesine uçarız adeta.

 

İnsan güvensizliği, güven duygusunu, yalnızca iman zafiyetinde hisseder. Bir tarafı inandım derken diğer tarafı dünya esaretiyle doludur. Dünya insan için gereklidir ama bu ihtiyaç israf edilecek ve abartılacak seviyede olmamalıdır. Dünyada ki ihtiyaçlar bizi iman zafiyetine uğratmamalıdır. Mesela tarlada çalışırken, ezan sesi duyunca çalışmaya ara verip namazı kılmalıdır.  Ben rızkımı kazanıyorum bu da ibadettir deyip, namazımızı ihmal etmemeliyiz.  Namaz kılarken de Rabbimizin huzurundaymış gibi, ciddiye almalıyız. Adeta aşkıyla buluşur gibi, her an huzur ve mutlulukla dolmalıdır.

 

İnsan eğer Allah’ı tanımamış ve dünyalık her işte ve paylaşımda onu hissederek yaşamamışsa, dünya ona kâbus olur… Çünkü ölenin peşindedir. Dünya ona acı verir. Sonuçta, dünyanın hiçbir şeyi kalıcı değildir. Umudu ve ümidi dünya üzerine kurmamalıdır. Dünya’dan insanlardan hiç bir şey beklememelidir. İnsanlarla paylaşırken, Allah aşkı üzerine oturmuş sevgiyle konuşmalı ve sözleşmelidir. Kişinin malı, mülkü, saltanatı, ailesi hakkındaki bilginin başkasına bir faydası yoktur. Sonuçta, bu gibi şeyler öğrenildiğinde, sırrı keşfeden eğer yaysa, kişi çözüm bulamadığı kaldıramayacağı yükü yaşar hale gelir.  Bu da o kişiye karşı güvensizlik demektir. Oysa iman sahibi kişi bu sırrı etrafa yaysa gıybet yapmış olur ki, dinen en büyük günahlardandır. Buradaki, temel sorun kişinin iman noktasında ki samimiyetsizliğidir. Kişi ne yapar ya da paylaşırsa imanı gereği Allah’tan korkmalı ve o sırrı yaymamalıdır.  

 

Kişiler arasında ki ortak alan kişinin acısı, mutluluğu, pozitif enerjisi paylaşım için önemlidir. Ortak huzura ve mutluluğa gitmek, bunun için dayanışma içinde olmak ve sonucunu bu şekilde görmek esas gaye olmalıdır. “Komşusu açken tok yatan kişi bizden değildir!” hadisi gereği, her kişi, kardeşine yük olacak onu sıkıntıya uğratacak her sıkıntı verici paylaşımdan sakınmalı ve kardeşinin mutluluğu için elinden geleni yapmalıdır. Böylesi bir toplumda güven arama olmaz, herkes, o toplumda yaşamaktan haz alır. Kardeşlik kan bağını aşar!


Ben yalnızca Allah’a aşığım, yalnızca Ondan korkarım, yalnız Ona hesap vereceğim deyip, topluma karışın! Kişilerin ve olayların Allah tarafından sınav olarak verildiğini asla unutmayın, saygılar!

 

Saffet Kuramaz 

( Yalnızlaşmak başlıklı yazı safdeha tarafından 28.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.