Şehla yıldızların şaibeli dansı

İç çekişlerine en uzak

Bencil sefamın

Beylik seyrinde

Matemin yazgısı

Ansızın bir kehanete denk düşen

İkbalim;

Rotamda rötuşladığım ölüm…

 

İzbelerde yorgun nüanslar

Varla yok arası mutluluk.

Kaknem rüyaların ilahi sancısı adeta

Ölümüne sevip kaybolduğum satırlar.

 

Bir nidada saklı kimi zaman

Örtündüğüm ruhumla tezat varlığım.

Yine matemin seyrinde doğamda konuşlu

Köstebek adımlar:

Her mimlediğim gölgede

Her mimlendiğim iklimse

Sabitlendiğim bir rivayet:

Bilinmezin gücüne binaen

Bir sonat adeta

Sessizliğin pimini çekip

Boş boğaz edası ile gürültünün

Türküler çığıran

O sesi olmayan adam.

 

Bir rüyada kanatlanan ruhun

Şühedası

Zemherilerin eşliğinde

Notaların aşkla dansı

Eren sona;

Eriyen damla damla;

Erdiğim kadar derviş yüreğin

Atışlarına ortak

İple tırmandığım çatı katı

Aslında mabedimin olmayan mahremine

Son noktayı koymadan hayatın iksirine

Kattığım şifa duası…

 

Varlık kadar ölgün, hangi cümle?

Hangi masal yolumu kesen?

Hangi kıyım?

İçimi büken bir eda ile donandığım kadarıyla

Dönendiğim şafağın geceye reveransı

Hangi izlekse şuursuz kahkahalarımın

Çatık kaşlı doğasına emanet ettiğim

İyi niyetin rükûsu.

 

Hadi, tehir edelim ölümü

Hani olur da ekleriz üç beş yeni hüzün

Sürdüğümüz sefasına ömrün

Kanıksarız ölümü

Ansızın galip gelen

Rüyaların vasfına uygun

Birer çetele tutarız

Aşkın doğasında yanık kelamın

İş başı yaptığını görüp de Tanrı

Bin bir naz ile çekindiğimiz kadar

Çektiğimiz bunca derdi tehir eder bir gecede.

 

Zamandan mı çaldık biz bu ömrü?

Ömür müydü zamanın galip geldiği?

Hani şefaati yâd ettik

Gazabına uğradığımız satırlara da mı

Lanet ettik

Ve iblis uyandı rüyasından.

 

Matemin yüzü suyu hürmetine

Pamuklarla saralım mutluluğu:

Aşkın yüzü suyu hürmetine

Son bulsun bu rükû.

Haşmetli bir ölümü dillendiren

Hangi faniden alacaklı isek

Kebir cetveline not düşelim

İstikametinde sonlanmayan bir

Yolculuğu da postalayalım

Katlandığımız kadar kanatlandığımız

Pek mi aşikâr?

 

Yüreğin titrine uygun bir şafak;

Kehanetler durağında yokluğa dair

Bir hicap.

Öykündüğümüz kadar saf tuttuğumuz;

Sevdiğimiz kadar nefretin merceğinde

Varlıktan çıkıp da yola

Varmayı unuttuğumuz kibirli dansı beşerin

Aşkın külliyatında umudunu yitirmeyen

Göğün son neferi.

 

 


( Kehanetler Durağı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.