Pastel yalnızlığında şehrin

Bir şahikanın kanadına serilmiş gizemin

Nutku tutuldu zahir.

Naşını götürdüler akabinde

Şehrin gazabına yenik düşen güvercinlerin.

 

Perdesi çekili evlerin ikiyüzlü dünyası:

Soluk tenli pejmürde kadın

Yangının tenine dönük yüzünde

Olmayacak her duaya âmin dediğin,

En acısı değil mi,

Yüreğine zılgıt yediğin

O tutuşan çarkı ellerinle sahiplendiğin…

 

Bir gece yarısında

Ayrı düştüğün ana babanın özlemi düşüp de

Yüzüne efkârın,

Derinlerde bağışlamak belki de

Ah’ların doğasına yığdığın

İki satır kelamın.

 

Yanlı olabilir mevsim;

Şaibeli ayların dokusunda hep mi hazan?

Yüreğin dokusu ise eprimiş ayan beyan;

Satırlardan alıp hırsını

Doğasında bunca hüsranın

Ağır bir yenilgi

Gün düşüp de yüzüne

Işıltının kabzasında

Belli belirsiz bir karartı

Örtüsünün altında yalnız bir kadın

Mahremiyetin sağdıcı.

 

Şimdi teyelle her zerreni

Zehirleyebilirsin de her hücreni

Sonrası kolay:

İstiflediğin kadar haykırışların dinmeyecek

Yanıldığın kadar yalnızsın

Kadınlığın coğrafyasında

Her daim reşit olmamış bir acısın.

Aramızda tabii ki bu sır

Hele ki; söylenmemişlerin de boynunun borcu

Zapt ettiğin kadar duygularını

Zafere en yakın tanıksın.


( Yanıldığın Kadar Yalnızsın... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 18.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.