Seni unutmak için girdiğim mücadelelerde yitirdim solmuş günlerden arta kalan benliğimi. Üşüyen yalnızlığıma bir tokat misali yokluğun. Yakıyor benliğimi hasretinin kor alevi. Ocakta unutulmuş çaydanlık misali kalbim. Her an su kaynatıp, adım adım içindeki sabrı azalan. Ya da bir kibrit çöpü misali yandıkça külleri dışında bir şeyi kalmayan…

 

Her gece odamı izleyen bir hayalet sanki yokluğun. Ne zaman senin dışında bir şey düşünsem yanımda beliriveriyor. Bir tek anım dahi sensiz geçsin istemiyor. Sahi gülüşüne öldüğüm sen hangi anında yanımda olmak isterdin. Bitmiş bir mumu daha ne kadar yakabilirsin ki. Daha kaç bensiz anıyı biriktirebilirsin göz aydınlığında!

 

Fırtınalı geçen bir geçmişin sonu güllük gülistanlık olacak desem kim inanır. Kim inanır bir daha bir araya gelebileceğimize. Aramıza koyduğun uçurumların haddi hesabı yok. Aynı yolu yürürken ayak parmaklarımızla çizdiğimiz o çizgiler bir bir siliniyor yollardan. Gittiğimiz sinema salonu artık hiç açılmayacak sanki. Seninle biten kaç güzel şey varsa hepsine birden üzülüyorum.

 

Sorgusu bitmeyen bir zanlı gibi geçmiş. Kim sorgulasa ağzımdan sana dair bir şey duymuyor. İşkencelere maruz kalıyorum. Soğuk gecelerin ayazında, uykusuzluğun hakim olduğu o bedbaht saatlerde yokluğun hep başucumda. Ölüm gibi ensemde duruyor.Yaşadığıma şahit arıyorum. Nefes almak yaşamak mı gerçekten?

( Yaşadığıma Şahit Arıyorum başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 7.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.