Onu
nasıl da sevdiğimi bir ben bilirim bir de rabbim bilir.
Saçının
telinden ayağının ucuna kadar sevdim onu.
Temiz
sevdim.
Sevdiğim
gibi sevildim mi onu bilmiyorum.
Ona
baktığım gibi o bana baktı mı, onu da bilmiyorum.
Onu
özlediğim gibi o da beni özledi mi, sanmıyorum.
Her
haliyle sevdim onu.
En
illet halinden tutun da en net haline kadar…
Gök
gürültüsünü, güneşini, yeşilini, mavisini…
Gülüşünü,
yürüyüşünü, hıçkırığını, elbisesini…
“Senin gibisi yaşıyor
mu hâlâ bu dünyada?” der gibisiniz.
Şaşırdığınızı
görüyorum ve aklınızın böylesi bir sevmeyi almadığına şahit oluyorum.
Sizi
bilmem ama ben gayet de aklı başında, mantıklı ve kalbi seviyorum onu. Sizin bu
şekilde şaşırıyor olmanıza şaşıyorum. Aynı dünyada bu kadar uzak mıyız
birbirimize? diye soruyorum.
Kimsenin
sevmeye vakti yok.
Ya
çalışıyordur deli gibi ya da uyuyordur hasta gibi…
Oysa
benim aklımdan bir an için bile olsa onun çıkmışlığı yok.
Onunla
daha çok sevmeye başladım yaratılan her şeyi.
Çiçekleri
mesela…
Kuşları…
Şiiri…
Kitabı…
Ve
en önemlisi de insanları…
Altı
çizili satırlarım var, süslü kâğıtlara yazılmış dizelerim, tavsiye ettiğim
kitaplarım var, izlemekten haz aldığım filmlerim ve yüreğime imza atmış
şairlerim var. Bakın da görün ne kadar zengin olduğumu.
“Para eder mi tüm
bunlar? O, bunların
ne anlama geldiğini biliyor mu? Senin bu zenginliğinin farkında mı?”
diye soruyorsunuz.
Her
ne olursa olsun, ben sevdim.
Hani
şairin dediği gibi:
“İşim gücüm budur benim
Gökyüzünü boyarım her
sabah.”
Benim
de işim gücüm budur.
Sevgiliyi
severim her an.
Aklıma
takmam başka şeyi, kalbime koymam başka birini.
En
sevdiğim çiçek odur, en sevdiğim mavi, en hoşlandığım vakit onun yanında
olduğum vakittir. Daha sayayım mı? Islanmaktan en zevk aldığım yağmur onunla ıslandığım
yağmurdur. En sevdiğim şehir onun yaşadığı şehirdir. Böyle işte, uzayıp
gidiyor.
-
O
sevdi mi seni peki, senin onu sevdiğin gibi. Sevsin ya da
sevmesin bu konuda yorum
yapacak
durumda değilim, onun adına konuşacak bir yetkim de yok. Kalp onundur, onun sol
yanındadır. O kalbin içinde ne kadar varım onu bilemem. Ama emin olduğum bir
şey var onu söylemek istiyorum:
Bir
gün kalkıp şunu diyecek ki yüzüme karşı:
-
Keşke
ben de senin beni sevdiğin gibi sevebilseydim seni. Bu
cümlenin şiiriyetini, ahengini,
ritmini, güzelliğini ve olağanüstülüğünü
hiçbir cümle veremez bana. Ve bana katacağı mutluluğu…
Çünkü
ben onu değiştirmeden sevdim.
Kendime
yontarak değil, kendisi gibi.
Şunu
bunu yap diyerek hiç değil içimden geldiği gibi…
Olduğu
gibi.
Tüm
bunları yazarken karşımda fotoğrafı duruyordu.
Ona
hitap ediyordum.
Duyar
mıydı beni acaba?
Kim bilir…