Ülkemizde döviz kurlarının hızla yükselmesi, maalesef birçok kişinin hiç umursamadığı bir konuya çok dikkat etmemizi gerektiriyor: Kitap bastırmak. 
Amatörce yazan ve bu yazdıklarını kitap olarak bastırmak isteyen yazarlarımızın morali bozulacak ama gerçeği de söylemek zorundayız. Bu yazarlarımızın istekleri artık bir hayal olmaktan öte gidemez.
Yayınevlerinin hemen hemen tamamı geçmişte de tanınmamış yazarların eserlerini basmaya yanaşmazlardı. Piyasada isim yapmış, eserleri satılan yazarlar varken adı duyulmamışlarla neden ilgilensinlerdi ki...
O nedenle birçok yazma heveslisi insan baskı parasını ödeyerek kendi eserlerini bastırma yoluna gidiyordu. Bu alanda faaliyet gösteren çok sayıda yayınevi var. Tabii, yazar baskı maliyetini üstleniyor, dediysem bundan yayınevinin kâr almadığı anlamı çıkarılmasın. Ya bu yolla basılan kitap satılmazsa? O yüzden yayınevi kendi kârını da bu maliyetin üzerine ekliyordu.
Ben, bu şekilde tam altı kitap bastırdım. Kitaplarımdan yaklaşık dört bin tanesini ücretsiz olarak okurlara ilettim. Ücretsiz kitap verirken bile sorunlar yaşadım. Ama neyse detaya girmeyeceğim... Yaşadıklarımı “Eyvah, Kitap Yazdım!” başlığı taşıyan iki yazıda anlattım. Dileyen internetten okuyabilir.

**
Kitap bastırmak isteyen dostlarımız, sizi çok iyi anlıyorum ama gene de “Lütfen, bir kere daha düşünün!” diyorum. Dün bu iş zordu, bugün ise çok daha zor.
Geçenlerde “Yayıncı maliyeti yüzde 60 arttı. Çoğu dergi yayına ara verirken pek çok gazete de zamlandı.” haberini okumuştum. 2017’de tonu 750 Avro olan kâğıt 900 Avro’ya çıkmış. Bir de seçimden önce 5.30-5.40'larda olan Avronun şimdilerde 8 lira olmasına az kaldığını düşünün...
Kitap basmak için sadece kağıt gerekmiyor. Mürekkep, boya, kalıp, lak, ve tutkal da lazım. Bunların hemen hepsi ithal. Ayrıca kitap kapağı, editörlük ücreti, bandrol ücreti, yayınevi kârı, dağıtıcı ücreti, perakendeci kârı gibi birçok girdiyi daha eklemek lazım. Az kalsın unutuyordum: Bir de %18 KDV var. Kısacası bu artış yüzde 60 değil, yüzde 100'ü çoktan aşmıştır. Yani dün 10 lira fiyat etiketi taşıyan bir kitap bugün en az 20 lira olacaktır.

**

Türkiye şimdi, ciddi anlamda kâğıt krizi yaşıyor. Bir gazete bunu şöyle özetlemiş: “Yaşanan kağıt krizinin arkasında ise yapılan plansız özelleştirmeler ve kağıt üreticisi olan Türkiye'nin kağıt ithalatçısı konumuna getirilmesi var.”
Türkiye'nin sahip olduğu kâğıt fabrikalarına ne oldu? Ne olacak, hepsi özelleştirilme bahanesiyle peşkeş çekildi. 
Kısaca: 18 Nisan 1936'da Cumhuriyet Döneminin ilk kâğıdı üretildi. 06 Kasım 1936 İzmit Kâğıt Fabrikası’nın açılışı yapıldı. 10 Mart 2005 SEKA, Kocaeli Büyükşehir Belediyesine devredildi. 19 Kasım 2006 SEKAPARK açıldı. 18 Nisan 2015 Kocaeli Bilim Merkezi açıldı. 06 Kasım 2016 SEKA Kâğıt Müzesi açıldı. Ama Seka'nın kâğıt üretimi sıfırlandı.
  Giresun Aksu Kağıt Fabrikası:  Milda Kağıt Sanayi Tic. A.Ş., 2003 yılında özelleştirme kapsamında Giresun Seka Aksu Kağıt Fabrikası’nı devletten 3.5 milyon dolara (5 milyon TL) satın aldı. ( Milda, makineleri 11 milyon liraya, araziyi ise 68 milyon liraya sattı. Yıkılan fabrikanın yerine ise TOKİ 2015 yılında 1500 konutluk TOKİ Aksu Konutları projesini yaptı.)
ve Balıkesir Kağıt Fabrikası: 198 milyon dolara mal olan Balıkesir fabrikası 2003 yılında Albayraklar’a satıldı. Üstelik yalnızca 1.1 milyon dolara.

**

Bir gazete haberi şöyle: “Kağıtta veresiye dönemi kapandı! Firmalar teker teker kepenk indiriyor. 'Türkiye'nin en büyük matbaası'... İstanbul Topkapı'daki maatbaacılar sitesinin girişinde bu yazı yazıyor. Kağıt fiyatları dolar ve euro olunca işler durma noktasına geldi. Büyük 7-8 kağıtçı kapandı. 2.75 liraya mal edilen 500 sayfa bir romanın maliyeti 4.5 lira oldu. Vadeli kağıt satışı durdu, esnaf bankaların kredi vermeye yanaşmadığını iddia ediyor.”
Türkiye kâğıt üretimi  yaklaşık 250 bin ton. Türkiye’nin kağıt açığı ise 800 bin ton civarında. Bu açık ithalat yoluyla giderilmeye çalışılıyor. 
Kitap bastırmayı düşünen dostlar, gördüğünüz gibi baskı ve ciltlemede kullanılan kağıt, ve benzeri hammaddelerin tümü döviz üzerinden fiyatlandırılıyor ve kur üzerinden ödeniyor.

**

İşin bir başka yüzü de maliyetlerin bu kadar artmasının sonucunda ülkemizde basılan kitap sayısının çok azalacağı ve okumak isteyen insanlarımızın pahalı olması nedeniyle kitaplara ulaşamayacağıdır. Zaten ülkemiz basılan kitap sayısında ve kitap okuyan kişi sayısında dünya sıralamasında çok geride yer alırken çok daha aşağılara düşecek olmamızdır.

Bu konuda hâlâ bir şeyler yapılabilir, ama yapmazlar: Mesela, devlet basılan her kitaptan 100-200 adet satın alır. Üstelik bunu etiket fiyatından değil, %30-40 indirimli olarak bile alsa hem yayınevleri hem de kitap yazarları biraz rahatlarlar. Devlet aldığı kitapları kütüphanelere göndererek oraların da zenginleşmesine katkı sağlamış olur.
Yapmazlar, çünkü belki de bazıları, cahil halkı kandırmanın daha kolay olduğu gerçeğinden hareketle, bilerek Türk insanının okumasını engellemek istemektedir. Bakın bir profesör ne diyor:
"Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum"
Oruç Baba da son söz olarak bu profa şu cevabı veriyor: “Bilgisiz insan tırtıldır ve aynı yaprağın üzerinde yaşamını sürdürür, bilgilenince ise kelebeğe dönüşür ve özgürce kırlarda uçarak dünyayı tanımaya çalışır… O nedenle insanlarımızın özgürleşmesi yani bir kelebeğe dönüşebilmesi için daha çok bilgilenmeye ve bunun için de daha çok kitap okumaya ihtiyacımız vardır.”

( Kitap Bastırmak Artık Bir Hayal Oldu başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 30.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.