G/öğün kanatlarını resmetsem şimdi…
Bir kıvılcımın şafağa seslenişini
dinlesem sonra
Bir de açan tomurcuklarını beyitlerin
dans ettiği;
Derken ürksem, irkilsem
Dehşetengiz yüreklerde su toplayan
hangi kapsa
İçine sığamadığım nasıl ki aşikâr
Ve yedi düveline sevginin rahmet
okusam
İçimdeki Pişekâr sitemi yok sayıp…
Yorulsam ve
Daha da yorulsam:
Ses edemediğim değil sevip de
Vazgeçemediklerime toz konduramazken…
Ve uyansam ansızın:
Sızım geçmedi madem, deyip
Yeniden acıtsalar canımı
Canların cama döndüğü
Yüzümün siyaha düşkünlüğü
Yine de alnımın akıyla sevdiklerime
Değerken gözlerimin delici seyri.
Ha, bir de inkâr edemediğim hangi
gerçek ise
Belki boyutsuzluğumun küçük
hacmindeki
Töresine yasak getirse akbabalar
Oysaki ben serçe kanatlarında
İçimdeki çılgın seyisin
Mahmuzladığım gölgesinde
İçimdeki bitimsiz sevinin
Hafif meşrep şarkılara da dudak
bükerken
Köreldiğim yerden kopsam.
Zamanın tünellerinde mütemadiyen
Gidip geldiğim
Ara duraklarında galip geçmiş
hüznümün
Serildiği bir tümce kadar kıvrak
Ve aşikâr olsa
Aşka düşkünlüğüm:
Müridi iken iklimlerin
Aşkın tarhında
Bol kepçe sevgi doldursam
Haznesine yüreklerin…
Derlediğim topladığım kıyımlarda
Bir kör nokta nezdinde
Tufanlara dolansa hislerim:
Aymazı belki hicap ettiklerimin
Zafiyet yüklü tümcelerde
Doğurgan satırlara yayılsam sere
serpe:
Korktuğumdan da değil hani
Sadece kırmaktan çekindiğim:
O kırık dala oturup
Tamir etsem
Tam da kırıldığı yerden
Ve en kırgın olduğum…
Şahit bellediğim göğün rahmetine
Sunduğum ayan beyan hezimetin
Çıtasına konan bir sıkımlık canı
kadar tedirgin
Serçe yüreğin afakına
Rest çeksem…
Sahiden, sevmek bu kadar yorar mı
insanı?