Sahiplendiğim kadarım…
Tahliye etmeye mecalim olsa
Kendimden kaçacağım
Zamanın ırak beyitlerinde,
Şaibeli iklimlerinde evrenin
Haraç mezat kaybolduğuma biat
Bir inkârın gölgesinde uyuya
kalacağım ansızın.
Tası tarağı topladığım bunca derbeder
hatıra ile
Kuyumu kazıp içine gömeceğim
En kötüyü ve evrene dair en şirret
yenilgiyi
Ayırmadan dününden,
Ötelendiğim değil mi ki gün gibi aşikâr…
Bir methiyede serili dizgimle
Aşkı şiar bildiğim
Ömürlük güncemde
Zar tuttuğuma dair bir yalanı ihbar
edeceğim
Düşlerin tanrısına.
Satırların gazabına uğradığım;
Kelam uğruna içimdeki mutluluğu
Ellerimle boğup
Hatırşinas onca mülkiyetten kaçıp
Zamanın damarlarındaki kana
Ekmek doğradığım şu sefil künyemle
Tensiye edeceğim hali hazır duyguyu.
Kefil olduğum ne tek şiir ne tek hece
Kalıbımı bassam da hayata,
Dünün
Reçine tadında
Biriken bunca özlemi ile.
Teyit ettiğim yorgunluğuma şerh
düşeceğim
Tarihin tekerrür eden tüm
parantezlerine.
Korunaklı hayallerimden kaçıp
Sığındığım derbeder gerçeklere
gülümseyeceğim
İsmimin dirliğine ve birliğine ihanet
edenler
Aleyhine.
Gerekçelerim ne reşit ne hakikat;
Yalanlarım ne dün vardı
Ne de yarına miras kalacak.
Doğrucu Davut kimliğimde
Çalakalem bir terennüm
Özlem biriken öğelerde
Kara çalan bir hüküm aklım sıra
Kopup geldiğim maziden
Arakladığım son bir mefhum:
Pervasız olmayı özlediğim günbegün
Yarınlarda belki çözülecek bu kördüğüm.
Arım, arındığım, ant içtiğim
Şiirin dibine kibrit suyu döktüğüm
Dünün mühründe belki de
Geçmişten esen bir külüm:
Adımı ananlara ne tanık ne kırgın
Adsız yarınlarıma dokunurken
Munis benliğim satır satır
Belki’lerimi gömüp
İsmime kefilim:
Reşit bir imgeyi baş tacı bilip
Adım kadar yaşamayı için için
dilediğim.
GÜLÜM.