Hayatın takvasında köhne bir acı…

Rahvan gölgen kurulmuşken tahta

Beyhude bir sitem yerli yersiz söylemlerden kendini

Sıyıran yine kendince bir eşkâl

Aslına binaen bir günü bir yükünü fark eden

O dehlizde ince uçlu bir dokunuş:

Kelamın hâkimiyetinde,

Aşkın sirayetine sığınan

Beylik kehanetler uçuşurken havada

Asılı kalan diyezin sola düşkün mizacı.

 

Yükümlü ömrün hibe ettiği

O derin uçurum içinde ahkâmlar iken çemkiren

Kör noktası asılsızlığın izanı

Noktanın özrü belki de virgülün içinde yandığı közü

Sorulardan bıkkın sırdaş bir hece:

A’dan başlayıp

Erecekmişçesine başı arşa, kinayeden biteviye

Haz alan destursuz güncesinde

Şaşkın yüreğin neferine dokunup asilce

Komut veren künyesinde şiirin,

Harbiden delikanlı mizacın teyakkuzdaki rumuzu:

Donelerden yoksun olduğu kadar

Dona kalmak yazın sıcağına

Odun atmak yanan yüreğe.

 

Adeta can pazarı

Ruhun tokuşturduğu bunca maruzat

Gölge misali her konuşlu sancı

Aslına sirayet eden

Galip gelmekle ölüm arasındaki ince çizgi

Güme giden bunca rüya

Belki toz kondurmayıp hayatın gidişine

Cinaslı bir peyzaj içimizde kalan ne çok ukde.

 

Ne için, demektense başı eğik mizacın

Aslında şirazesi kaymış bir eksende

Dolduruşa gelen aksanı kayıp

Yine insan pazarı her nota

Kaybettiği rotada nazire edip yalana

Doğruyu unutanla

Sevgiyi çürüten bir kinayede saklı işin aslı.

 

Kanına dokunan meleklerin

Kanatları kırılan çıt kırıldım düşler

Serçe misali her seğiren tümce:

Varla yok arası bir mersiye

Yazılmayan ve asla da yazılmayacak

İnsana dair ne çok yalancı şahit

İblis yanmaya nasıl ki mahkûm ebediyen

Cennetin yolunu unutup

İçindeki zulmü canlı kılan.

 

Tüm vasıflarına

Tüm kanıtlarına vekâleten

İstişare ettiği her ölümlüyü tuzağına düşüren

Bir zaman bekçisi…

 

Belki öfkesi ölümün

Zehir saçan dilin temsil ettiği her hece

Çalıp hayattan

Dumura uğratan yerli yersiz

Melekelerin yanıp sönen ışığına âşık pervana:

Uhdelerden ukdeye;

Zaruri kelamdan yanılıp içini devşiren

Hangi ölümlü zikir ise

Âşık sıfatıyla paylaşmaktan geri kalmayan…

 


( Künyesi Şiirin... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 14.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.