“Etkilenmiş bir okuyucu, aslında bir şiirdir” der, H. M. Tomlinson.

O halde, bir şiirim ben bu akşam.

Tanıştığımda, daha doğrusu nisyanımın şifasıyla Kalu Bela komşuluğunu hatırladığım o muhteşem anda…

Yalnız imzalamış olduğu şiir kitabıyla değil, tüm hal ve tavırlarıyla “Güller Sana” diyebilen…

Şairane bakışıyla tüm yaratılmışlardan güller derebilen İbrahim Özgün üstadın, sahifeye imza düşüren ellerinden o ellere aşk pompalayan kalbini hissetmiştim.

Yanılmamışım.

 

Güle değip geceye varan ses

Yerde yatan toprak güle heves,

Onun içindir tutulan nefes

Öyle ses ver sonsuza kadar es.

(Gül ve Ses- Sayfa 16)

 

“Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik.” (Ahkaf- 26)

Gülün, Efendimizi (s.a.v) tasvir ettiği herkesin malumu. Ve yaradılış sırasına göre, önce işitme duyusuna kavuşur âdemoğlu. Gül, ses ve nefes İlahi aşk yolculuğu…  Ve dahi, yolculuk sarhoşluğu…

 

Haydi, artık gel bu kaçıncı sefer.

Yıllardan yola yaslanır yolcular.

İçimden asude bir bahar geçer,

Saçılan güldür yoldaki yolcular.

(Asude Bahar- Sayfa 25)

 

Geri dönüş yolunda nakşetmeye başlamıştım mısraları beynime. İneceği yeri fark edemeyerek iki durak açılan. Bir şairin gözüyle baktığında âleme, önüne güller saçılan.

 

Akşam sessizliği içinde

Zamanın sarkacındayız,

Bir ölüm suskunluğu

Gözlerden mutluluk devşiriyoruz.

(Sarkaç, Sayfa 43)

 

Zamanın, sarkacın raksıyla tarumar ettiği mutluluğu, dili lal edip gözlerden devşirmek; ömrün ziyanına set çekip, bereketlendirmek değil de nedir?

 

Yaşar gün kendine için için,

Bilinmek ister derdi nedir niçin?

Yollardan yükselen sevdadır kokar,

Değerse güne, kalpleri burkar.

(Kalpler- Sayfa 89)

 

Umudun soyut enerjisiyle çarpan hazine, yaradılışta en son ama en derinde… Ve ilahi hitabın asıl muhatabı, kalp. Başımızdaki gözümüzle göremeyeceğimizi arayıp, bulabilecek. Bilip tanıyabilecek…

 “Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim.” (Acluni, Keşfü'l-Hafa, II/132)

 

Gece yarısı düştü ateş

Elhamra karanlıklar içinde.

 

Elhamra düşler şehri!

Ben bir yalnızlığım

Bir gül kokusundan devşirilen.

 

Ve Elhamra.

La galibe illallah (Allah’tan başka galip yoktur), diye haykıran saray. Zil, Şal ve Gül ile Yahya Kemal’e selam çakan, ayrılığın acısıyla yüreğimizi yakan. Ve gizli hazinenin anahtarı Gül’e selam duran…

 

Yine Akıl Fikir Yayınlarından çıkan “Gonca Gül” hayırlı olsun İbrahim Özgün üstat. Okuyucusu ve bereketleneni bol olsun.

Ve tıpkı dediğin gibi olacak inşallah;

Mevsimler bizi, beklediğimiz Gül’e erdirecek…

( Gonca Gül başlıklı yazı Kalibredost tarafından 4.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.