Sinmiş kokusu üzerime.
Gittiğin günden kalma hatıraların.
Ve buğusu gittiğin günün ardından.  
Döktüğüm her damla yağmurun.
Nasıl bir hal ise gören kaçıyor benden.

Dinmiş lodoslarda öcünü alamamış bir kadının hırsı var.
Yeniden kavrıyor beni acısı kaçış yok. 
Sığınamıyorum hiçbir şeye.
Ve yetemiyorum kendime bile.

Rengi solmuş  demiri pas tutmuş.
Bir kapı anahtarı var sehpanın üstünde.
Korkuyorum uzatmaya elimi.
Uzatsam dayanamayıp yine açacağım o sandığı.
Alıp ceketimi dışarıya atıyorum kendimi.

Bir sigara yakıyorum en efkarından bir gece.
Dışarıda yanlızca dertli olanların bulunduğu o saatlerde.
Oturup bir bankın üstüne denizi seyrediyorum.
Nasıl da şen gece lambası ziyası gezinirken üstünde.
O anda ne yosun kokusu.
O anda ne şarapçıların sinir bozucu halleri.
Bir tek rüzgârın ruhumu okşayan şefkatli serinliği.
Ve şırıl şırıl akan suyun sesi.
Hasret ne de güzel yakıyor yüreği.
İçimde biriktirdiğim ne varsa bir bir döküyorum denize.
Ve sen hiç duymuyorsun... 
( Sen Hiç Duymuyorsun başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 8.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.