-Düşlerle hakikatin merkezi olan şiirle devam edelim sayın okurlarımız. Sayın Gülveren önceden bir konuyu ortaya koyarak hissettirerek devam ettirme anlamına gelen gelenek gibi, toplumun yaşadığı ve miras kalan kendi kültürünü korumak ve geliştirmek adına varlığını idame etmek adına, tazeleme hissettirme bilinciyle devam ettirmesinin bir sonucunda şiir meydana çıkmış diyebilir miyiz?

 

-Güzel bir tespitte bulundunuz, insanlar yaşarken kopuk kopuk yaşayarak birbirinden uzaklaşmayı tek başına yaşamayı çok severken, eskilerde kalan geleneklerimiz olan birlikteliğimizi güzel sözlerle ortaya dökmek için de çıkmış olabilir, birikimlerimizi gözle görülmemesi sonucunda bunu göstermek söylemek adına çıkmışta olabilir. Önemli olan kendi kültürünü korurken yabancı kalmamak, tazelerken gülümsemek gülümsetmek… Şiir kelimelerle gönüllere gülümseyerek gülümse gülsünler diyen bir masal sansak ne olur? Amaç gaye yüksek ve toplumu kapsıyorsa adına ne derseniz deyin şiir büyülü dünyası ile hep şiir olarak var olacaktır. Karmaşık kavram ve sözlerden arınmış bir hitabet söz söyleme sanatı olan şiir her ne maksat gaye ile ortaya çıkmış ise bu çıkış amacıyla değişimlere kapı açarak, istikrarlı bir yürümeyle gayesine maksadına ulaşmıştır. Bilindiği üzere Şair, toplumun geleneğine saygı duyarak, kopuklukları ayrılıkları olduğu gibi, kendi his duyarlılığını da içine katarak zamanın ihtiyaçlarına göre hecelerle söz ve kelimelerle süsleyerek yorumlayarak farklı bir şekilde okuyucusuna topluma sunar. İşte bu hal vasıl olmayınca ortaya şiir çıkmıştır diyebiliriz, anlatma ihtiyacı anlaşılır olmak adına anlamak bir şeyleri sunmak adına ilk şiir Sümerler tarafından yazılmış olsa da, önemli olan amaç gaye önemlidir. Kısacası ahenk, yapı, imge, mazmun gibi unsurlarla şiir’in estetik bakımından gönlümüzü okşaması bir şeyleri anlatması bize yeterde artar diyorum.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! 
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. 
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: 
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; 
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

 

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan 
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan 
Bu memleket, bizim. 

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak 
Ve ipek bir halıya benziyen toprak, 
Bu cehennem, bu cennet bizim. 

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, 
Yok edin insanın insana kulluğunu, 
Bu davet bizim...

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür 
Ve bir orman gibi kardeşçesine, 
Bu hasret bizim...


Nazım Hikmet

 

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, 
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, 
Işık ışık, dalga dalga bayrağım! 
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. 

... 
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: 
Yer yüzünde yer beğen! 
Nereye dikilmek istersen, 
Söyle, seni oraya dikeyim!


Arif Nihat Asya

 

Memleket isterim 
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; 
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. 
Memleket isterim 
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; 
Kış günü herkesin evi barkı olsun. 
Memleket isterim 
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; 
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.


Cahit Sıtkı Tarancı

-Bizleri durgun hayatımızdan alarak  başka diyarlara götürmeye çalışan şiirlerimizdir, içindeki şairin duygusu toplumun sevinci yarınları vardır, vesselam.

Mehmet Aluç


( Monolog Röportaj-şiirde Tazeleme Hissettirme Bilinci… başlıklı yazı kul mehmet tarafından 5.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.