Mütekabiliyet esasına göre bir kullanım değeri üretenlere
karşı başka bir kullanım değeri üretenler vardı. Buğday üretenlere karşı
kundura üretenler gibi. Bunlar üretim
hareketi içinde birbirinin tümle yenleriydiler. El mantıklı sahiplik içinde de mülkü
olanlara karşı, mülkü olmayan kölelerin çalışmaları; mülke karşılık birbirini
tümleyen, sömüren üretim hareketine dönüyordu.
El atfı içinde mülkün (mülk sahibinin) çalışmaya duyduğu
ihtiyaç nedeniyle mülk tümlenen, mülkte çalışan köle de mülkü tümle yendi. Çalışacak köle emeğinin de üzerinde
çalışacağı bir çalışma nesnesi mülke ihtiyacı vardı. Bu durumda da çalışan emek
tümlenen, mülk te tümle yendi. Yani biri
diğerinin hem tümleyeni hem tümleneniydi.
Bir üretim hareketi ya da üretim gücü; üzerinde çalışılan ve
alet olarak kullanmakla birlikte çalıştığı üretim nesneleri ile üreten emek
gücü gibi öznel girişmelerden oluşur. Kolektif sistemde nesnel olan ile öznel
olan üretim gücü; kolektif kullanımlı sahiplik olmakla, kolektif bağ üzerinde
birbirinin hem tümleridirler hem tümle yenidirler. Böylece kişi çalışacağı emek
gücü kadar bir iş bölümünü sahiplikle kendi üzerinde kendisinin tümle neni ve
tümle yenidir.
Groteskilik yazımda belirttiğim gibi, olgu ve olaylar yalıtımlı
bir en az dış dünya bağıntısıyla tümden kopan gerçekleşmeler olmakla; olaylar
dışta birbirine bağlanmaya hazır birbirinin tümleyeni ve tümle neni
kıyaslamasının öğrenilmiş aktifliğiyle olurlar.
Üretim hareketi içinde “üretim nesnesi” ile “kişi emek gücü”
bir kez birbirinin tümleyeni ve birbirinin tümle neni olmakla, kişi öznesine
bilme öğrenme konusu olur. Artık bu
bilme ve öğrenme ile kişi öznesi içinde üretim nesnesi ile kişi emek gücü
birbirine karşı aktiflikle çekimli olmakla yansır. Bu aktiflik tıpkı elektrik
yüklerinin, mıknatısın, seleksiyonun birbirini çekip itmesi gibidir. Üretim
nesnesi ve sizin çalışma eğiliminiz öznel girişme içinde aktif polar bağlarını
size düşündürtmeden edemez.
El bu kolektif bağıntıyı parçalar. Üretim nesnesini rızk
diye kişi mülkü yapar. Mülkü olan kişi sahibi olduğu mülkün egemenliğini
etkince kullanmaya yönelir. Bu egemeni yönelim nedenle mülkü olan kişideki emek
gücü pek pek aktif belirim vermez. Ama üreten mülk bağıntısı algısıyla mülkün
çalışana aktif yönelimle çekme-çekilmeyle bir belirim vermesi açığa çıkar.
Yine El mana anlayışıyla parçalanan “üretim nesnesi” ve “emek
gücü” bağıntısı; mülkü olmayan kişiler üzerinde emek güçleri muhtaçlığın
teslimiyetiyle belirim verirler. Kişideki emek gücünün tamamları olan çalışacağı
kadar kolektif iş bölümü bir sahiplik vardı. Bu sahiplik bağıntısı kişide alınıp;
efendiye verildiği için, çalışacağı mülk sahiplik bağından kopan emek gücü
aktif bir şekilde ozon gibi açığa çıkar. Çalışma yapacağı alana doğru yönelimle
olup mülk sahibinin mülkü olan çalışma alanı tarafından da çekilir.
Kişi parça katılımıyla toplumun tümleri olurken; Tümlenen
toplum da kişilerinin eksiği kadarla tümle yendir. Tümleyen ve tümlenen
toplumun içinde, her ortamla beliren öznel yargılı "olam alanları"
vardı. Toplum içindeki olam alanların " bağıntınla üreten yer" denilen
süreçleri ittifakı ilişkilerinden koparılıp; mülkü olan ile mülkü olmayana
dönüşmüştü. Bu dönüşme içinde mülkün sahibi olup üretmeyenin yiyip, üretenin
baktığı süreç nitelemeleri oluşmakla süreç; provoke edici belirim ve yansımalar
vermeye başlar.
Sahipliği olanlar zengin; sahipliği olmayanlar da fakir
olduğuna göre, kişinin içinde ve kişinin dışında kopan kolektif bağ üzerinde bu
tür El mantıklı belirlenimlere uygun duyuş, düşünce ve düzenlenişler oluşmuştu.
Kişide zenginlik varsa, aynı kişi üzerinde fakirlik pasif ve
beliremezdir. Yine kişi üzerinde fakirlik aktif olarak varsa, aynı kişi
üzerinde zenginlik pasif olarak beliremezdir. Bu kes zıtların birbirini
tamamlayan çekip ayrılma süreci dıştaki zengin kişi ile dıştaki fakir kişi
arasında çevrime olacaktır.
Zenginlik yüksek basınçlı alan etkisinin olması ile fakirliğin
de alçak alanlı durum olması arasındaki gerilim nedenle; zengin kişi ile fakir
kişi birbirini çekerler. Zengindeki çekim; mal sahipliği olmakla (enerji
kaynağı sahipliği olmakla) mülkünü kesikli sürekli işletmeye açmanın isteğidir.
Fakirdeki çekilme de mülk üzerinde çalışmaya yönelme (enerji sağlama) isteği
olacaktır.
Zengin birikimli olduğu için mülkünde aylarca çalışılma yapılmasa
da efendi aylarca doyar. Ya da kendi ihtiyacı kadarla çalışıp doyar. Buradaki
kriz şu. Mülk sahibi çalışıp doyacağı kadardan yüzlerce kez daha fazla olan bir
mülke, verilmiş rızk diye sahiptir. Ama fakir acıkır. Dışta enerji sağlayacağı
kaynakların El iradeli sahipli olduğu için kişi açlığa iki gün bile dayanamaz.
Bu isteklerden biri çalışmaya üretmeye yönelimse diğeri de
mülk sahibi olmakla(!) çalıştıracak olandır. Böylece çalışacak olanlar nedenle mülk
çalışanıyla buluşur. Çalışacak olanda çalışacağı mülkle buluşur.
Buluşanlar üretme girişmesinden sonra, çalıştıran ve çalışan
üzerinde yok olan gerilim nedenle birbirinden ayrılırlar. Kesikli olurlar.
Çalışanın karnı doyar. Çalıştıranların karnı doymakla kalmaz birikimli ve her
türlü hizmeti alacak güce sahip olurlar.
Karnı doyan acıkır. Hizmet alanlar da birikimlerini, aldığı bambaşka
hizmetlere vererek azaltırlar. Azaltamadıklarını da gerekirse denize döker veya
yakar. Böylece çalışanla çalıştıran yeniden açlık ve çalıştırma gerilimiyle
birbirine yönelimle olurlar.
Zıtların birbirinin yerini alacağı bir değişme dönüşme ve
gelişmenin oluşması şarttır. Üretim tüketimle dönüşür. Çalışan çalıştıran
üretim tüketimin dönüşmesi üzerinde modüle olurlar. Zengin, fakire aktif
basınçlı etki ile yük hareketi iken; fakir de zengine karşı aktif oyuk yük hareketidir.
Böylece tezgahlanan El sistemi, zengin kişinin dışındaki,
fakir kişilerdeki oyuk yük hareketi üzerinde aktif bir belirme olurlar. Fakir
kişi kendi içinde beliremeyen pasif zenginliğine karşı aktif bir stresle olmasına
rağmen kişinin aktif fakirliği; zengin karşısında pasif oyuk hareketi gibi
davranır. Fakirlik doymaya yönelimle çalışmak için mülke (zengine) teslim olup
sığınır. İşte bu zaman içinde köle "ben teslim olanların ilkiyim"
diye El'e karşı iman akdini deklare edip ahit sadakatini söyler.
İhtiyaçlarını karşılama eğiliminde olan fakir ihtiyaçlarının
çalışma nesnesini (enerji kaynağını)elinde tutanlara doğru çalışmak için
eğimledir. Bu eğim kendisinde beliremeyene zenginliğe göre beliren fakirlikle
aktiflikti. Bu aktiflik dıştaki zengine göre pasiflik olmakla sığınma ve
teslimiyettir.
Zengindeki beliremez olan kendi içindeki pasif fakirlikti.
Pasif oyuk hareketi olan zengin üzerindeki fakirliğin oyuk yük hareketi;
dıştaki fakir kişiye zenginlik ve doyma alanının çekimi ve eylem alanı gibi
olmayı yansır. Zengindeki bu oyuk boşluk, boşluğun çalışacakları kendisine
çekeni olur.
Yani zengin kişinin içindeki oyuk alan (mülk sahibine
çalışacağından fazla olan mekân) karadelik hareketine dönüşür. Dıştaki fakir
kişinin fakirliği de mülk sahiplerindeki çalışma nesnesinin karadeliğe dönüşen
çekimi ile fakirler oyuk hareketine doğru eğim eder. Fakirin eğim ettiği ve oyuk
alana doğru yöneldiği süre durum zaten fakirin kaybolan eşeği olmakla; fakir
kaybına eğim etmekle aktiflik olur.
Zengin çalışamayacağı kadar fazla mekan olan bir mülke sahip
olmakla, efendide çalışamadığı mekan beliremeyen oyuk hareketidir. Fakir kişiye
çekim yapmakla karşısındaki oyuk bağlaşanı fakire eylem alanı olmayı
oluşmaktadır.
(
Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 14 başlıklı yazı
Bayram KAYA tarafından
3.07.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.