1
-
Beni sev, sınırsız sev ama! Sende sevilmek
dünyanın en tatlı yemişini yemek gibi bir şey olsa gerek, en tatlı suyunu içmek
ve en tatlı havasını solumak…
-
O kadar değilim abartma!
-
Sen öylesin ki bana! Ne bir kelime fazla
söylüyorum ne de eksik, inan bana. Bütün kalbimle bunu söylüyorum. Dünyadaki
bütün insanları bir yana koysalar seni de karşı tarafa inan ki sen daha ağır
basarsın. Çünkü benim kalbim sende, gözüm… Aklım fikrimsin.
-
Müzmin bir aşk hastalığına tutulmuş gibisin.
İyileşmez gibisin, dikkat et bu yüzden.
-
Allah aşkına iyileşmek isteyen kim? Mecnun gibi
beni de şifa niyetine Kâbe’ye götürseler derdimin misli artması için dua
ederim, azalması ya da bitmesi için değil!
-
Sen kafayı yemişsin. Şunu unutma, sen sensin ben
de benim işte! Benim yüzümden dert yüklenmeni, gecelerini haram etmeni,
gündüzünü karanlık eylemeni ve yaralarını taze tutmanı istemiyorum.
-
Bir dakika! Sen sen olabilirsin ama ben, ben
değilim artık. Geç bu hikâyeyi. Öyle çileler çektim ki, nefsimi öyle körelttim
ki, aklımı öyle sıyırdım ki artık ben libasını çıkartıp attım. Sana odaklandım,
seni giyindim ruhuma ve tam da oturdun kalıbıma. Mecnun Leylasına bu kadar
intisap etmedi, Yusuf Züleyha için bunu göze almadı. Ben aştım kendimi diyorum
duyuyor musun beni? Ve alıştım senliğe.
-
Gözlerin daha güzeline layık, sözlerin hak edene
yakışık, ruhun ruhuna denk olana âşık olmalıdır. Ben naçizane dümdüz biriyim.
Eğrisiyle doğrusuyla… Seni, senin beni sevdiğin gibi sevemem. Benlikten çıkmaya
cesaret edemem, seni ben eyleyemem, beni sen kılamam.
-
Olsun ben ikimizin yerine de severim. Yeter de
artar bize. Sen kendi okyanusunun kıyısında kal ama bırak ben senin deryanda
bir katre olayım. Yanardağında bir alev, rüzgârında bir esinti, dağında bir taş
olayım. Sen yoluna baş koymuşum. Bir dava bellemişim ve bu uğurda canımı dahi
feda etmeyi göze almışım. Beni kim yolumdan alıkoyabilir ki? Kim seni sevmekten
men edebilir ki beni?
-
Çok iddialısın bana. Gözün kapkara, aklın
tutulmuş, gönlün takılmış. Bu senin için iyi mi bilemiyorum ama ben sana
kıyamam. İncitemem seni, üzemem. Eğer benim yüzümden bir sıkıntı yaşarsan ve
çekersen bir ömür boyu affedemem kendimi. Bu konuda çok hassas olduğumu ve
kırılgan bir yapıya sahip olduğumu bilmeni isterim.
-
Sen kır beni Allah için, üz beni. Ağlat hıçkırta
hıçkırta, incit ağırta ağırta kalbimi.
İt beni gayya kuyusuna Yusuf olmazsam sana ne olayım? Sabrın mükâfatı sensin
görüyorum. Dertler sarmaşık gibi sarsa ne yazar ki? Cam kırıkları yolumun
üzerinde olsa ve ben yalınayak olsam ne çıkar ki? Ateş dökseler yoluma ve
ateşin sonunda sen olsan gözümü kırpmadan yürürüm ki?
-
Bu nasıl bir aşk ki gelip otağını kurmuş
yüreğinde. Sancağını almışsın eline ve kalbimi fethetmeye hazır bir muzaffer
komutan gibi duruyorsun. Ben taştan bir kalbe sahibim, etten ve kemikten… Senin
yüksek ruhuna ve asil sevdana ev sahipliği yapacak kadar da güçlü değilim.
Firavunlara Musa, ateşlere İbrahim, kuyulara Yusuf, yaralara Eyüp ve dağlara
Ferhat olacak kudretim de yok. Âcizane
bir kulum ve bu dünyadaki maddi karşılığım bile bir pul kadardır.
-
Sen bir pula bedelsen ve sana mukabil olarak da
dünyayı verseler kabul etmem. O bir pul dünyanın bütün servetlerinden üstündür
bana. Bütün bahçeleri toplasınlar, çiçekleri; bütün mavileri alsınlar,
gökyüzünü, okyanusu yine de sana tercih etmem. Sen bütün çiçeklerin toplamısın
bana, bütün baharların ve maviliklerin. Senden özge güzellik mi var yeryüzünde
bana, gözlerim senden başkasına bakar mı, aklım kayar mı bir yıldız gibi başka
gönle? Gönlüm başka biri için gönüllü olur mu, asla!
-
Senin bu yüksek sevdana ve asil aşkına karşılık
vermekten acizim. Bu yüzden mahcubum. Ne diyecek bir sözüm var sana, ne de seni
kalbinden vuracak gözüm. Sen en iyisi vazgeç benden, işine bak, yoluna düş.
Hayırlısı bu olacak senin için. Senin beni sevdiğin kadar benim seni
sevebilecek gücüm yok. Sen dağın zirvesi ben bir tepecik… Sen okyanusun en derini ve muazzamı ben ise
bir kaşık su… Sen göğün alabildiğine
genişliği ve maviliği ben ise kendi çapında bir çivit mavisi…
-
Lütfen sus ve müdahale etme sana olan hislerime.
Yönlendirmeye kalkma beni ve akıl verme bana. Bile isteye atıyorum kendimi
ateşe, senin bunda bir suçun yok ki! Yanacaksam sende yanayım, boğulacaksam
sende boğulayım ve son nefesimi vereceksem sende vereyim. Öncesinde ve
sonrasında zamanın, yazılmış olan sensin alnıma kader diye. Bırak keder içinde de olsam çekeyim seni,
yaşayayım kursağıma kadar. İtiraz etme bana sadece. Razıyım her haline.
-
Diyecek bir şey bırakmadın bana, serbestsin
bende. Nasıl seveceksen öyle sev beni, nasıl yaşayacaksan öyle… Göksem eğer
uçmana bak, okyanussam yüzmene, cehennemsem yanmana… Dilediğince yaşa beni.
-
Yaşayacağım seni hem de iliğine kadar, bir su
nasıl çekilirse kurumuş bir toprakça öyle çekeceğim seni içime, bir anafor
nasıl çekerse öyle… Sen ömrüme damlayan bir su olacaksın, ben ise o suya sünger
olacağım.