PEYGAMBER
EFENDİMİZ S.A.V SON NEBİ’DİR SON RESUL DEĞİL…!
33/AHZÂB-40:
Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen
nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır
(değildir). Fakat Allah'ın Resûl'ü ve Nebîler'in (Peygamberler'in) Hatemi'dir
(Sonuncusu). Allah, herşeyi en iyi bilendir.
Aşağıdaki ayet peygamberimiz
vasıtasıyle bizi uyarmak için indirilmiştir ve Peygamberimizden sonra
Resullerin (veli resuller) geleceğinin kesin bilgisidir. Nübüvvet
(peygamberlik) Peygamber Efendimizle birlikte son bulduğuna ve Kur’an’ı Kerim kıyamete
kadar yegane kitap olduğuna göre, Allah kıyamete kadar veli Resuller hayata
getirecektir.
7/A'RÂF-35:
Yâ benî âdeme immâ ye’tiyennekum rusulun minkum yekussûne aleykum âyâtî fe
menittekâ ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size âyetlerimi anlatan (kıssa eden)
resûller geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse
(nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun olmazlar.
Bu veli resuller her kavmin içinde,
her zaman biriminde mutlaka olacaktır….!
16/NAHL-36:
Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte),
fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû
fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne). Ve andolsun
ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik
(hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah'a ulaşmayı dileyerek) Allah'a kul
olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp
kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, (Resûlün daveti üzerine Allah'a
ulaşmayı dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin)
üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların
akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).
Bu veli Resuller ard arda
gelecektir…!
23/MU'MİNÛN-44:
Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ
ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ
yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi
ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her
defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve
onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak
olsun.
Nebi resullerin olmadığı fetret
dönemlerinde, Allah veli Resuller vazifeli kılmıştır. Hiç bir zaman Resulsüz
boş bir dönem olmamıştır ve kıyamete kadar da olmayacaktır…!
5/MÂİDE-19:
Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum alâ fetretin min er rusuli
en tekûlû mâ câenâ min beşîrin ve lâ nezîrin fe kad câekum beşîrun ve
nezîr(nezîru) vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Ey Kitap
ehli! Resûllerin (peygamberlerin) fetret devrinde (aralarının kesildiği
zamanda), sizlere gerçekleri açıklayan Resûl'ümüz (elçimiz) gelmişti.
"Bize bir müjdeleyici ve de uyarıcı gelmedi" dersiniz diye (dememeniz
için). Oysa size "müjdeleyici ve uyarıcı" bir Resûl gelmişti. Allah
herşeye kaadirdir.
Bu Resuller her kavmin kendi dilleriyle,
onların aralarında Allah’ın ayetlerini o kavme açıklayacaklardır…!
14/İBRÂHÎM-4:
Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe
yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzul
hakîm(hakîmu). Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz,
onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla)
beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı
dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri)
hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
Allah herkesi ya cennetine ya da
cehennemine koyacağına göre, hiç bir devirde , hiç bir kavim yoktur ki, Resul
gelmemiş olsun.…!
17/İSRÂ-15:
Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih(nefsihî), ve men dalle fe innemâ yadıllu
aleyhâ, ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase
resûlâ(resûlen).
Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği
için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi
üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir
başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap
edici olmadık.
Ve… Cehenneme zümreler halinde
sürülenlere cehennem bekçileri, her zümre geldiğinde size sizin içinizden bu
gün buraya geleceğinizi uyaran Resuller gelmedi mi diye sorulduğunda; hepsi
evet geldiler diyerek itiraf edeceklerdir…!
39/ZUMER-71:
Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat
ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne
aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin
hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne). Kâfirler,
zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun (cehennemin)
kapıları açılır. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: “Size, sizden
(sizin aranızdan) olan resûller gelmedi mi ki, size Rabbinizin âyetlerini
okusun, bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın? (Cehenneme gidenler)
dediler ki: “Evet (geldiler).” Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.
İşte bu
yüzden her devirde Allah’ın tayin ettiği Resulleri yalancı Peygamberlikle
suçlayan Allah’ın Kur’an’ından habersiz din adamları ve Müslümanlar; Kurandaki
her Resul akaitte anlatıldığı gibi Peygamber değildir. Nebi’lik Resullükten
üstündür. Ve Allah Nebi Resullerine kitap vermiştir, Veli Resullerine değil.
Diyanet işleri
başkanlığı ve din adamları; Sizleri Allah’ın kitabı Kur’an’ı Kerime ve Allah’ın
değişmez sözleri ayetlerine uymaya davet ediyoruz…!
Eğer ki Allah’ın
sözlerine gerçekten inanıyorsanız…?
Allah Razı
Olsun…
Burhan AKSU