Grotesk ilik ortaklaşmacı belirlenmeleri içinde yankı veren bir boyut durumdu. Soru ve cevap biçimi içinde soru ve cevabın geri dönüş çevrim imleyicisiydi. Bir geri dönüş mesajı olan düşünce; eylem ve sözlerden oluşan imaj alışa, sosyo toplumsa alanın merkezindeki ekseni çevrimdi.
Ortaklaşma yoluyla sistem merkezinden imaj alışlar, kendilik durumun yanı sıra sosyal basınçla da sistemin merkezinden bize yansıyordu. Bunun meşruiyet ligi de yaşanan dünya imajının bizden önce bizde olmasıydı.
Bir sistemin zorunlu olarak bir ekseni olur. "Eksen sistemin bileşke birliğidir". Ekseni çevrim sistemin birliği; bir oluşu ve elde bir olmasıdır. Sistemin ekseni zorunlu döngüler nedenle elde birdir. Kişilerin kendi içlerinde olan groteski anlamaları, ortaklaşan biçimlenmeleri sonunda; sınırlanmaydı. Başlangıcı oluşmaydı. Eksen geri beslenin yapma sınırlarını oluşmakla; cevaplarını oluşup, kontrol edilebilirlikti.
İttifakla birlikte grup bilinci ilahi bilinç algısına dönüştü. Daha sonra eksen totem meslekli üreten grup iradesini ittifak içine ittifaka göre yansıtmakla totemi manayı aşmıştı. Bu neden ile ittifakı sistem ekseninde imajı alınan meşruiyet somut gerçeklik olan üretim ilişkisinin nesnelliğiydi.
İttifaklar; birçok grubun bir araya gelmesinden kaynaklı birçok olan üretim ilişkisiydi. Yani ittifaklar üreten iradelerin denklikler antlaşmasıydı. İttifakı ant içinde grupların her biri bir üreten sektör durumundaydı. Grupların her biri bir sektör olmak kaydıyla ittifakı alan içinde çokluktular. Bundandır ki ittifakı alan içinde üreten irade de çoktu: İttifaklar üretimden gelen grup egemenlik gücü ile bir tek grup iradeli çoktular.
İttifaklar; gruplar ve mesleklerden oluşmanın çokluğuydular. Meslekler kadar irade ve karar çokluğuydu. Her bir üretimi yapılan iş alanları birer grup sahipliğiydi. Egemenlikti. Bu sahiplik ve egemenlik gruplar düzlemi içinde her bir gruba ait irade ve egemenlikti.
Siz ne kadar çok ve parçalı olursanız olun, ortamın ekseni nedenle ve ortam merkezindeki bir eksenden ötürü, eksene göre bir olmak zorundasınız.
İttifak alanlı ortamlar bu türden elde birle zorunlu bir eksen çevrimiydi. Birlik ittifak ekseninden ötürü size yansıyordu. Birlik geri dönüş yapan yankının sizleri senkron laması oluyordu. Çokluk, sahiplik, irade ve egemenlik ittifakı alan içinde parça parçaydı. Sınırlı sonluydu. Düşünce, eylem ve sözlerin bu türden sınırlı ve parçalı oluşlarından kaynaklı sentezleri ekseni bütünleşmenin osilasyon birliği ve egemenliği oluyordu.
Bu türden kişisi sahiplik demek; kişinin iradesi demekti. Ve kişinin egemenliği demekti. Kişi egemenliği veya kişi sahipliği demek; kişinin kendi sahipliğinde olan malını mülkünü istediğine verip, istediğine de vermemesi demekti!
Kişi sahipliğini imleyen mana anlaması, El mana anlamasıydı. Sistem merkezi de El mana anlayışına göre sahipliği olan kişiler çevrimli bir egemenlikti. Kolektif vaat ve tamah eden hayal uğruna egemenliğini kaybetmişti.
Köleci ittifak artık üreten iradeler egemenliği değildi. Sahipliği olmayan çokluğun yanında sahipliği olan şanslı, seçilmiş kişiler egemenliğiydi!
Köleci sistemde egemen olan; üreten, iradesi olan gruplar değildi. Köleci sistemde sahipliği olanlar, bu sahipliği nedenle ürettiren kimi kişilerdi. Ön ittifaklardan sonraki bu ittifak; kişisi sahipliği olan egemenlere biatti. Mal sahipliği olan kişilere boyun eğmekti.
Groteski alanın ortaklaştıran sistem merkezi yaptırdığı ortaklaştırmasının üzerinde geri dönüş yapmasıyla; bu geri dönüş kişiler nezdinde elde var bir meşruiyet ligine çevriliyordu. Köleci sistem, ön ittifak içinde elde var bir yansımasına çevrilenle, sizin aranıza "üreten ilişkilerden ötürü"; "sahipliği olanlarla sahipliği olmayanların görüntüsü" girmişti.
Çünkü sahipliği olanların zenginliklerini sürdürebilmeleri için, sahipliği olanların zenginliklerini takviye ettirmeleri için mülkten ve üretim araçlarından yoksun kılınanları kendi mülklerinde çalıştırmaları gerekirdi. Köleci sistem vaat ettiği yoksulların yoksulluğunu efendiye biat kültürü olmakla meşru etmişti. Çünkü egemenlik sahiplikteydi. Sahipliği olmayanlar, egemenliğini yitireceklerdi.
İlk egemenlik üreten ilişkilerden ötürü ortaya konmuştu. Mal mülk sahipliği bu ilk egemenliği bir yabancılaşma nedenle zenginliği ya da mal mülk sahipliği olanların üzerine giydirmişti. Orta çağ boyunca ortaya çıkan para ve servet sahipliği bu egemenliği mal mülk sahiplerinin elinde almıştı. Şimdi para adamlığının (burjuvanın) sahipliği vardı.
Groteski salınımların sistem merkezinde geri dönüş yaptırmasını çevrime eden sistem ekseni; önce totem mana anlamasıyla kodlandı. Sonra groteski salınmalı taşıyıcı dalga, üreten ilişkiler durumlu ilahi mana anlayışlı egemenlikle kodlandı.
Mal mülk sahipleri olan feodaller de üretmeyen ama üretileni sömürmekle kâr amacı güden para sahiplerinin faiz rant kıskacı altında alınmıştılar. Faiz ve rant kıskacına alınan efendiler tüm egemenliği burjuva denen para adamlarına kaptırmıştılar. Bu Mamon egemenliğiydi
Ön ittifakın tamah yüzünden kaybettiği egemenlik; köleci sistemler içinde biçimlene biçimlene, el değişe değişe, günümüze kadar geliyordu. Bu dejenerasyonu gerçek yerine oturtup; sistemin geri beslenmesine göre yeni şartlarda, yeni kontrol ve paylaşım mekanizmalarıyla inşa etmek gerekecekti.
Atatürk bu tarihsel süreci ve tarihsel meşrutin eksen çevrimini tekrar yerli yerine oturtabilmek adına "egemenlik milletindir" demekle, işe başlayıp sahipliği "karama ekonomi" ekseninde çevrime etmeğe çalıştı. Karma ekonomili eylemi; bilimsel aydınlanma ışığı içinde oluşan atılımlarıyla başlatmıştı.
Kamusal (kolektif) kaynaklar kâr, ticaret, kazanç gibi görülüp sermaye sahiplerine; öğrenci, hasta, hatta köprülerden geçiş garantisi vermeleriyle bizi yönetenler sınıfsal tabanını gayet net şekilde ortaya koymaktadırlar.