Ben de anlamadım ama yıllardan beri bu böyle. Ne bir adım
ileri gidebildik, ne geri. Tanzimat’tan beri belki aynı haldeyiz. Sanırım derin
ve çok taraflı düşünmekten ve karşıt düşüncelerle düşüncelerimizi murakabe
etmekten pek hoşlanmıyoruz. Belki de çekiniyoruz. Ya da başka bir ihtimal…
Eleştiri yapabilmek için önce derinlemesine anlamak gerek.
Söylenen ya da yazılan ile empati kurmak gerek. Anlamın doğrudan mı dolaylı mı
verilmeye çalışıldığının anlamak gerek. Bunlar olmadan bodoslama yapılan
eleştiriler, eleştirenin özgüven yetersizliğini ve çözümsüzlük anaforlarında
bocaladığını gösterir.
Yüzünü bile göstermekten çekinenlerin sıklıkla başvurduğu bir
yöntemdir bu. Bu yöntemde söylenenin ya da yazılanın ne demek istediğine bakılmaz,
ne anlaşıldığına bakılır. Eleştiren anlama melekesinin tek fazlı işletildiğinde
yanılma payının yükseldiğini irdeleme zahmetinde bile bulunmaz. Kara eleştiri
yaparken aslında eleştirdiklerinin ekmeğine yağ sürdüğünün farkına bile varmaz.
Karalama ve kara eleştiri en kolay yoludur çıkmaz düşüncenin,
çözümsüz problemlerin. Özellikle tersinden gösterme yoluyla hatayı düzeltmeye
ve hatasında ısrar edeni uyarmaya, uyandırmaya çalışma yöntemini zahiri
manasıyla anlayıp gerçek anlamını göz ardı ederek kılıç çekmek; mevcut sorunu
kabullenmek anlamını taşır lisanı hal ile. Bilmem anlatabildim mi?
Diyalektik düşünce sürecinde normal olarak kendinde ortaya
atılan sorunla mücadele yeterliliği ve enerjisi gören kişi, yanlış anlama
olasılığını da hesaba katarak düşünce ya da söylem sahibinden öncelikle bir
açıklama beklerdi.
Mesela yazınız ya da söyleviniz biraz ağır kaçmış gibi geldi.
Sizi bu kadar sert bir üsluba sevk eden saik nedir? Paylaşmak isterim. Çünkü
anladığım kadarıyla düşüncelerinize katılmam mümkün değil.
Ben de şöyle derdim. Hanımefendi ya da beyefendi buyurduğunuz
gibi ifade ettiğim düşüncelere ben dahi tam olarak katılıyor değilim. Ama bu
kadar sert bir üslubu ve takiye yöntemini tercih etmemin sebebi toplumun bir
kesimini asırlık uykusundan uyandırmaktı. Belki siz anlamadınız, belki de ben
tam olarak anlatamadım.
Tabi
bunlar yüzünü gösteren ve gerçek kimliğiyle ortaya çıkabilen kişilerle
gerçekleştirilebilecek bir süreç. Yoksa gizem tabyasının arkasına gizlenerek
ortaya taş atanlarla yapılabilecek bir iş değil.
Bir sonuca varmak istiyorsak öncelikle taraflar karşılıklı
olarak düşüncelerini birbirlerine açık yüreklilik, ciddiyet ve samimiyetle
anlatmak durumundadır. Eğer varılabilirse ortaya çıkacak sonuç, bu ortamdaki
tez ve anti tezlerin karşılaşması sonucu sentez olarak çıkacaktır. Bu da kolay bir
iş değil tabi. Bu süreç sorulardan çekinmeme, çok hamleli soru labirentlerinde
kaybolmama ve hepsinden önemlisi kendine güvenmeyi gerektirir.
Bütün bu ulvi özellikler zatı alinizde varsa, ki ben
fazlasıyla olduğunu sanıyorum, gerçek kimliğinizle tartışmaya her zaman
hazırım.
Daha önce de söylediğim gibi aslında ben de sizden yanayım.
Yazarın
Sonraki Yazısı