.............................................................................
Tepenin tenhasında,bir kan çukurunun içindeydi
Kırmızı şarap gibi parlıyordu teni
Karanlığa gömülmüş öylece yatıyordu
Tek gözünden magma gibi fışkırıyordu kanı
Sanki gökyüzünü kucaklarcasına açılmıştı bacakları
Sanki sımsıkı kavramıştı bu acı gerçeği...
Aymaz bir rüzgar hafifçe okşadı tüylerini
Dilini toprağın tadına doğru bıraktı
Jokey gibi bedeninin üstüne kıvrılırken
Gölgesine doğru sere serpe uzandı...
Mehtap tükürük gibi yapışmıştı üzerine
O an bütün geçmişi bir çırpıda söküldü hayallerinden
Işığın için de bir resim gibi tüm yoksul hayatı vardı
Karanlık ışığın en arkasında annesi duruyordu
Yavrusunun tüylerini ıslatarak yalayan
Ve şefkatle bir mucizeye bakar gibi bakan
Sonra ikiz kardeşlerini gördü
Kuyruğu kopuk kardeşi tırmığıyla dokunmak için
Yazın sokak aralarında susuz kaldığı günlerini hatırladı
Tek damla yağmura en çok o hasretti
Tek çöp bidonunu boşuna yağmaladığı o günler
Şimdi dahi hatırasından uzakta değildi...
Sonra aniden her şey yok oluverdi
Bütün hayalleri karanlığa doğru küçülerek sığıştı
Mehtap adeta tüylerine sarmalanarak yapıştı
Bacakları bitişerek tümsekleşti
Kulaklarından boynuna kadar bir tebessüm yayıldı yüzüne
Tüyleri kan kırmızısı fosfor gibi parladı
Artık bu hayatta yeri kalmamıştı biliyordu
Kanının üstüne doğru işerken sağırlaştı
Son defa açtı gözünü göğe doğru
Işığın arkasından annesi hala ona doğru bakıyordu...
VEDAT DÜNDAR