*
bir bomba patlamış sanki kalbimin merkezinde
ve önce sen ölmüşsün uzun yaz gecelerinde sonra içimde senden kalanlar
her bir türevi her bir zerresi her bir kalıntısı
oysa…
kevgire çevirmiştin sevdalı yüreğimi
ruhumun kuytusunda yeşermişti hüzünlü bir kaç çiçek kaç damla gözyaşı dökmüştüm köklerine kurudukça
ben ki
bir fırtına değil okyanusun ta kendisiydim
zemini belli bile olmayan ıssız saatlerin yelkovanında
akrebin hizasında uçarcasına koşan
en saklı zamanlarda hoyrat bir esinti.
*
tam şu anda belki de kaç sancının tasallutundayım
acıların en kutsalına musallat olmuş
bekliyorum …
günahlarımı sevaplarımı ayazlara aldırmadan
terk edilmiş bir aşkın nöbetindeyim elimde kalem, masada mum
sigaramı yakmışım …
bir muammanın içindeyim başımın üstünden gök-çatı
ayaklarımın altından yer kayıyor
hareket ediyor sular, bulutlar ,yıldızlar
kıvılcımlar çıkıyor tutuşuyor tenim
içimde kaç ateş ,kaç kandilin kaç santigrat ısısı
bu yüzden derbederim
bu yüzden perişan
bu yüzden sarhoş
*
en sesli çığlıklar geceyi çarşaf gibi yırtarken lapa lapa üzerime yağarken kırağıya tutulmuş kabuslar
karanlığa karışan içimin yoğun yanık kokusudur
nerede, nasıl başladığını bilmediğim
yanıyor, hafif ve sarı
başımın üstünde bir ampul
birkaç nefes birkaç hıçkırık
birkaç sözcükten ibaret ayrılık
*
bir selam ilet sevabı senin olsun
son bulsun sinemi kasıp kavuran firak
ömrümü eksilten hasretin yıkılsın yeri-göğü
efkarıma efkar katan mısraların sahibi
sensin ...
içimdeki her büyünün tek hecelik özeti
gözlerimin yaşı çünkü sensin sensin her iklimden her mevsime düşen cemre
sensin yazılan her şiirin çünküsü sensin bahsi geçen ciğerimin buğusu
bunun için söylüyorum zaten sen gidersen ben ölürüm
*
hasretini resmediyorum gönlümden kopardığın sayfaya...
ergüvan rengi hayalleri kurutup saklıyorum
bir gün dönersen eğer sana taç yapmak için
*
redfer