Halk bu, içinde yediden yetmişe herkes var... Apartman Görevlisi İsmail,
Bakkal Necati Ağabey, Ev Hanımı Esma Teyze, İmam Nizamettin, Sebze Meyve
satıcısı Himmet, Bakan Danışmanı Nurgül Hanım. Ben, eşim, çocuklarım velhasılı
hepimiz halkız... İlişkiler kısmına gelince, halkla ilişkilerini iyi tutanlar
ya da tutmaya çalışanlar her zaman sevilir sayılırlar...
İnsanlara makamına mevkisine, statüsüne göre davranmadığınız zaman, bir bekçiyi
ya da bir hamalı önce insan olarak gördüğünüz zaman halkla ilişkilerinizin
canlı ve dipdiri olduğunu söyleyebiliriz... Biz de bu halkın içinden çıktıysak
eğer ki tutup da Macar Halkını ya da Rus Halkını sevecek halimiz yok konu olan
Türk Halkını seveceğiz...
Halkla ilişkilerimize ilk önce kendi çevremizden başlayacağız. Eşimiz ile
çocuklarımız ile iyi geçinebiliyor muyuz? Bunu bir soralım kendimize, eğer ki
cevap olumluysa hayata bakışınız da pozitif demektir... Sonra akrabalarınız ile
devamında da oturduğunuz evlerde komşularınızla, sonrasında da iş yerinde iş
arkadaşlarınızla aranız iyi ise, ufak tefek sıkıntıları hemen çözüme
kavuşturuyorsanız, mesele yok, sizin bir halkla ilişkiler uzmanına da
ihtiyacınız yok hali hazırda...
Sabah çok erken çıkıyorum işe gitmek için, 6.25 6.30 gibi, o saatte ağaçlar,
dallarda ki serçeler güvercinlerde uyuyor... Tabi uyanıkları da var, onlardan
da selamımı esirgemem, onlar belki halktan sayılmıyorlar amma yine de canlı
varlıklar, hepsi bir bir selamımı alır... Bakın deneyin, illa ki sizin de
selamınızı alırlar...
Rahmetli Tanju Okan'ın da güzel bir şarkısıydı ''Gözleri çakmak her yerde
mertlikte yoktur üstüne, işte bu benim halkımdır bu benim halkım.'' diye devam
eder giderdi... İnsanlar ile çabuk kaynaşan, sevgi dolu kişilere de Halk Adamı
derler, güzel bir yakıştırmadır. Kimi adamlar Halkın Sevgilisidir Nasrettin
Hoca gibi, Karadenizli Temel ile Dursun gibi... Kimi de halkına ihanet eder
alabildiğine, bir dakikada memleketi peşkeş çeker işbirlikçiler ile birlikte...
İnsanlara tepeden bakan siyasetçilerin çoğu bu sınıfa girer ki hiç lazım
değiller hiç bir topluma yeter ki gölge etmesinler başka hiç bir ihsan
istemez...
Kalabalıklarda kimi insan yapayalnız kalır. Kimi zaman da iki kişi dünyayı
değiştirmek için çoğalır da çoğalır... O iki kişi yoldan geçen üç beş kişiye
selam verir, bir kedinin başını okşar, güneşe gülümser, eline kalem alır bahara
şiir yazar... İşte böyle halkla ilişkiler ve insanların yüreğinde ki sevgiler
artar da artar azar azar... Kimse de olmayan bir özelliği vardır sevginin,
paylaşıldıkça artan bir güzelliktir sevgi... Halkı sevmek demek aslında kendini
de sevmenin içinde...