Genç öğretmenin ilk ataması, 1990 yılında Zonguldak’ın en uzak ilçesi Yenice’ ye bağlı bir dağ köyüne yapılır. Genç, belli bir süre sonra aynı köyde dikiş-nakış öğretmenliği yapan bir kıza gönlünü kaptırır. Ailesini getirtip kızı istese de babası vermek istemez. Aynı köyde öğretmenlik yapan baba, tayinini başka bir ilçeye aldırsa da nafile. Gençler bu sevdadan vazgeçmezler. Gizli haberleşmeleri devam eder. Bu durum üç yıl sürer. Kız bu zaman zarfında kansere yakalanır. Beyninde üreyen uru aldırır. Genç öğretmen yine de sevdiğinden vazgeçmez. Gizli nikahla evlenirler. Düğün yapılır. Aileler arası buzlar erise de gönüller buruktur. 
     Belli bir süre sonra hastalık nükseder, talihsiz gelin ikinci ameliyatı olur. Kemoterapi ve ışın tedavileriyle biraz düzelse de evliliğin beşinci yılında hastalığı ilerler ve bir sonbahar günü göçüp gider. Öğretmen, eşini Zonguldak’taki köyüne defneder. Acı hatıralarla dolu bu şehri terk etmek ister. Memleketi Kırıkhan’a gelmek üzereyken, son gece Zonguldak sahilinde üzgün üzgün dolaşır. Karadeniz’in hırçın dalgalarına ve dönüp duran deniz fenerine içini döker. Dışarının soğuğu yanan yüreğini soğutmaya yetmez...

Deniz Feneriyle Hasbıhâl

Bir fırtına koptu, gövdemi sallar,
Dalgalar sürükler meçhule doğru.
Çok soğuk, karanlık, köpüklü sular,
Yüreğime çökmüş, dinmiyor ağrı.
Ben yitik aşkların gamlı neferi,
Şaşırdım yolumu deniz feneri.

Uzak dursun benden, küflü şehirler,
Acımadan yâri benden aldılar.
Bu tekne limana nasıl demirler?
Masum hayalleri dünden çaldılar.
Gidenler bir daha dönmüyor geri,
Kaybettim gülümü deniz feneri.

Yıldızlar yok, ay yok, göğüm zifiri,
Açık denizlerde bak ışıksızım.
Yâri yitirince oldum seferi,
Düşündükçe azar, sol yanda sızım.
Azaldı takatim, gözümün feri,
Sağ mıyım, ölü mü deniz feneri?

Sen bari parılda, durma, dönüver, 
Yorgun balıkçılar mağdur olmasın.
Suda yakamozlan, aşkla yanıver,
Umutlar kıyıda sönüp kalmasın.
Telli turnaların göçünden beri,
Terk ettim sılamı deniz feneri.

Hayatın cilvesi, en son hüneri,
Ayrılık ölümden daha betermiş.
Sarardım, eridim, kaldım bir deri,
Canıma can ela gözler yetermiş.
Dolmuyor gidenin bir daha yeri,
Sen anla halimi deniz feneri.

Muhittin Alaca

( Şiirin Hikayesi başlıklı yazı Alaca tarafından 1.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.