Yıl 1965 aylardan Eylül,günlerden perşembe.Kırık dökük bir kamyon kasasında üç aile Muş'un murat nehrine bakan  küçük ama şirin bir köyünden Hatay'ın Kırıkhan ilçesine göç ediyoruz...Aklımın ermediği bir
yolculuğa Anamın kucağında bir daha geri dönmemek kaydıyla veda ediyorum...Yol kenarlarında kuruyan sarı papatyalar,boynu bükük gelincikleri arkamda bırakıp bilmediğim bir şehre göç etmenin çocukça düşlerini kuruyorum....Göç etmek benim alın yazım galiba ki ailemde Osmanlı Rus savaşı sırasında göçe maruz kalmış,Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından Muş'a getirilen Ahıskalı Türklerinden.Babam o yıllarda beş yaşında. Vagonlara doldurularak sürgüne gönderilen,çileyi iliklerine kadar hisseden,sevdiklerini ve topraklarını terk eden Ahıskalı Türkler...Gecenin karanlığında yapılan yolculuk sonuncunda ,artık hayatımızın sonuna kadar kalacağımız ilçeye sabah saatlerinde vardık. Konakladığımız ev Milli Eğitimde memur olan ortanca amcamın evi,doğudaki toprak damlı evlerden farkı duvarlarının kerpiçten yapılmış olması...Toprağını,evini bırakıp aynı çileyi çekmek için buralara neden geldiğimizi sorgulamayı her halde düşünmemi beklemezsiniz...Komşuların bakışları arasında mahallede kendime arkadaş bulmam güç olmadı..Muş Kırıkhan'a gelmişti .Artık Muş'u özlemenin hiç bir espiriside kalmamıştı..Kış gelmeden her kes gibi bizde bir gece konduyu en kısa zamanda hayata geçirerek yurt yaptık..Bir oda,yanında bu şehre yakışan küçük bir mutfak,odanın kapısında kısa zamanda yapılan evimize nazar değmesin diye Amcamın oğlu tarafından buyuk harflerle yazılan MAŞALLAH..Ne güzel bir ifade bütün bunları okuma yazma öğrendikten sonra hafızama kaydediyorum...Kırıkhan kurtuluş mahallesi muşlu tepesinde  bulunan sarı okula kayıt oldum.Düşüncelerim her gün biraz daha değişiyordu.Buralar benim doğduğum yer olmasada doyduğum yerdi..Bende artık şehirli olmuştum..Yolu olmayan ,suyu,elektriği olmayan tek gözeli evleri olan bir mahallenin sadece bakkal zeki amcası olan  şehirlisi..Kısa zamanda bu hayata alıştım.Mahallede arkadaşlarımda oluşmuştu hatta bir abi tarafından da bana bir takma isim takılmış  adım Yiğit-olmuştu.
İlk sinemayla tanışmam Cüneyt Arkın'ınlı filmlerle oldu,sonra Kartal Tibet in kara oğlanı ile tanıştım...Hayallerim gittikçe değişiyordu,artık birdir bir,canak çömlek oyunları beni mutlu etmiyordu gözüm  sinemada kalmıştı bende artist olmak istiyordum...Baktığım aynada bir Cüneyt yada bir Kartallı göre biliyordum.Kim beni çağıracak beklentisi içerisinde her gün biraz daha büyüyor hayalım artıyordu. Sinema sevdası beni ilk okulda piyes oynamaya yitti ,VATAN YAHUT SİLİSTRE adlı oyunda rol aldım,arkasına 10 Kasımda,23 Nisanda ve 19 Mayıs da şiirler okumaya başladım galiba çoçuk aklımla hedefe ulaşıyordum.Bu hayallerle ilk okul bitmiş, orta okula başlamıştım orda da tiyatro çalışmalarım devam etti,lise yılları aynı şekilde olmasına rağmen halen ben Sinema artisti olamamış beklemede kalmıştım...Hayran olduğum sanatçılarımın ve amacım için Üniversite sınavına bile İstanbul'da girdim.

Yıl 1978 zor yıllar başlamıştı.Sağ/sol çatışması ortasında kalmıştım.Hayalım değişmeye başlamıştı.Avukat olmak istiyordum,olmadı iyi bir yazar olayım derken hiç bir şey olmadan Bir Devlet Kurumunda memur oldum çıktım..Geride bıraktığım kapısı kırmızı boyalı Maşallah yazılan gece kondu çok değişmedi ama sevdiklerimi birer birer kayıp ettim..zaman zaman kapalı kalan kapıyı açıp bahçesinde oturup hayallerim kurulmasına neden olan bu şirin evde elektriği,,suyu,yolu olmasaydı da babamın ellerini saçlarımda hissetseydim,anamın nerde kaldın oğlum deyişini duysaydım...Şimdi bir büyük şehrin kalabalıkları arasında hayal bile kuramıyorum.çocuklarımın hayallerine katkımın olduğunu bile düşünemiyorum..Bildiğim tek bir şey var ki hayallerim hiç ölmedi,onları bir türlü öldüremedim baktığım aynalar artık eskisi gibi gülümsemiyor ama çocuklarımın gözlerinde hayallerimi yaşatmaya devam ediyorum....
( Bu Benim Hikayem başlıklı yazı İSMAİLKRKY tarafından 24.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.