Yağmur yağıyor … Metre kareye 16 kg yağmur düşüyor. Ankara’nın merkezinde bir caddede afet meydana geliyor. Arabalar sürükleniyor. Dükkanlar zarar görüyor. Manzarayı izlerken dehşete kapılmamak mümkün değil. Böyle afete Başkent hazırlısız yakalanıyor. Allah’tan ölü yok, altı yaralı ile afet geçiştiriliyor. 


Daha iki üç gün öncesinde, Meteoroloji, çok yoğun yağmur yağışı olacağını medya üzerinden duyuruyor. Herkeste ön yargı hakim, rahmet işte yağar geçer deniyor. Rahmet yağsın, yeter ki yağsın deniyor. Barajlar dolsun, susuzluk kader olmasın duası arkasından ekleniyor.


Kim bilir, Allah’ın buna benzer ne planları var. Bize oyun gibi geliyor yahut bu tür haberleri okurken bir filmin içinde geçen hadiselerini okur gibi, etki bırakıyor. Sanki, bu tür doğa olayları basit bir olay algısı içinde, yaşamın lüksü içinde geçiştiriliyor. Bu tür olaylardan asla ders alınmıyor. Aslında Allah’ın bir mesajı var, ama esas o mesaj okunmuyor. Rabbim kendini hatırlatıyor ama hatırlanan maddi zarar oluyor. 


Çocukken, yaşadığım köyden kuru bir çay akardı. Tertemizdi. Kadınlar bu çayda çamaşırlarını yıkardı. Bir çok yerinde kaynak suları bulunur ve bizde ondan doya doya su içerdik.  Yağmur yağdı mı o kuru çay, Sakarya, Kızılırmak hatta Fırat gibi coşar, akan suyu seyretmek büyülerdi. Yeter ki yağmur yağsın. Ancak günümüzde ne o dereye akan çeşmeler kaldı ne de kaynak suları… Ne de o derece gür su getirecek yağmurlar! Televizyonda yaşanan afeti görünce köyümüzdeki seli hatırladım. Ama tek farkla ki, bu zarar veren bir seldi. Selin suçu yok, şehirlerde selin akacağı yollar evlerle kapanmış, sele karşı gelecek medeniyet yükselmiş, o medeniyetin havası sönmüş, boynunu bükmüş ona tapan insanlarının… 


Eskiden bereketli topraklar üzerine binalar yükselmez, doğanın insana sunduğu güzelliği yok etmeye kıyamayan bir yerleşim planlaması yapılırmış. Ancak, bu verimli topraklar üzerine şehirler yükseliyor artık. Bu afetler maalesef olacaktır, olmaya devam edecektir. Geçmişinin ne yaptığından haberi olmayan, onu aşağılayan, küçük gören, neslin başına geliyor bunlar. Sonuçta her zaman o zamanın şartlarına göre yapılanıyor ve şekilleniyor. Ama geçmişin güzel geleneklerini yaşamak ve yaşatmaya devam etmek gerek. Doğal afetlerin kötü şartlarına ve zararlarına gereken önemi göstermek gerek. 


Allah’ın kanunları içerisindeki doğa hareketlerini iyi okumak ve öğrenmek gerek. Afetin adı değişir ama zararları aynıdır. Allah kuluna zulmetmez, ama insanlar maalesef Allah’ı tanımaya ve ona kul olmaya gereği gibi yanaşmıyorlar. Eğer Allah’ı tanısak, ona güvensek, ayetlerdeki öğütleri uygulasak, hangi afet bize zarar verir ki? 


Saffet Kuramaz

( Ankara’nın Merkezinde Sel Afeti Görüntüleri başlıklı yazı safdeha tarafından 6.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.