Bundan  yaklaşık  12  sene  kadar  önceydi  ve  yine  bir  Berat  Kandiliydi. 

Muğla  ilimizin  şirin  ilçesi  Fethiye'nin  merkez  camiinde  öğle  namazını  kıldıktan  sonra  sahile  doğru  ilerlemeye  başlamıştım.  Yaşlıca  bir  kadın  hemen  yolun  sağındaki  büfeye  yaklaştı  ve  büfeciye  '' Affedersiniz  evladım. Kandil  simidi  var  mı?''  diye  sordu. Büfeci  hemen  önündeki  susamlı  simitleri  göstererek  ''  İşte  önünde ya  teyze ''  dedikten  sonra  ''  Kaç  tane  vereyim?''  diye  sordu.  Teyze  ''  Bu  simitlerden  istemiyorum.  Kandil  simidi  istiyorum''  Diye  cevap  verdi.  Büfeci şaşkın  şaşkın  yaşlı kadına  bakıyordu. Kadın  ne  istemekteydi  acaba?  Belli  ki  kendisinin  sattığı  simitlerden  farklı  bir  şey  istiyordu.  

- Kandil  simidi  mi?  O  da  ne?

Bu  sefer  şaşırma  sırası  yaşlı  kadına  gelmişti.  Hayretler  içinde  sordu:

-Ne  yani.  Kandil  simidinin  ne  olduğunu  bilmiyor  musun?

Büfeci  ikilemde  kaldı  besbelli.  ''  Bilmiyorum''  dese  olmayacak,  ''Biliyorum  tabii  ki''  dese  o  da  olmayacak.  Çaresiz  kadını  bir  başka  adrese  yönlendirdi.

-Haa  anladım.  O  burada  olmaz  teyzeciğim.  Sen  şu  yandaki  dükkana  bak.

Kadıncağız  dudak  bükerek  yandaki  dükkana  baktı.  Dudak  bükmüştü  çünkü  yandaki  dükkan  ne  bir  pastane  ne  de  bir  simit  sarayıydı.  Bildiğin  bir  oyuncakçı  dükkanıydı. Ama  yine  de  büfecinin  bir  bildiği  vardı  herhalde.

Kadın  yandaki  dükkana  doğru  yönelince  ben  de  ''  Dur  bakalım  bu  işin  sonu  neye  varacak''  düşüncesiyle  kadını  takip  etmeye  başladım.   

Kadın  oyuncakçı  dükkanına  girdi  ve  aynı  soruyu  orada  da  sordu.

-Affedersiniz.  Burada  kandil  simidi  bulunur  mu?

Dükkan  sahibi  şaşkın  şaşkın  kadınının  yüzüne  baktıktan  sonra  aklına  bir  şey  gelmiş  gibi  sordu:

-Kaç  yaşında?

Yaşlı  kadın  afalladı?

-Kim  kaç  yaşında?

Dükkan  sahibi  cevap  verdi:

-Torun  diyorum.  Kaç  yaşlarında?

Yaşlı  kadın  öfkelendi

-Kandil  simidiyle  benim  torunumun  yaşının  ne  alakası  var  be  adam?

Dükkan sahibi  boy  boy  can  simitlerini  eline  alıp  kadına  gösterdi.

-Bunlardan  hangisi  senin  toruna olur?

Kadın  köpürdü  adeta.

-Yahu  ben  can  simidi  mi  istedim  senden?  Kandil  simidi  diyorum.  Kandil  simidi?

Dükkan  sahibi  merakla  sordu?

-Kandil  simidi  ne?

Anladım  ki  kadıncağız  Fethiye'nin  yabancısıydı.  Hafifçe  omuzuna  dokundum.

-Hanımefendi  pardon.  Buralı  değilsiniz  sanırım.

Kadın  her  kadar  ''  Sana  ne  be  adam ''  bakışları  fırlatıp  beni  tepeden  tırnağa  süzse  de  üzerimde  ''  Danger (  tehlikeli  madde )''  işaretini  görmediği  için  cevap  verdi  yine de.

-Evet.  Buralı  değilim. İstanbulluyum.  Niçin  sordunuz?

Cevap  verdim:

-Buralı  olsaydınız  bu  ilçede  kandil  günü  kandil  simidi aramazdınız.

Kadın  şaşırdı.

-Ne  yani  kandil  günü  olmayan  günlerde  mi  sormam  gerekiyor?

Bastım  kahkahayı.

-Hayır  yanlış  anladınız.  Fethiye'de  yılın  hiç  bir  gününde  kandil  simidi  diye  bir  simit  bulamazsınız.  Bulsanız  bile  bayağı  bir  aramanız  gerekir.  Öyle  İstanbul'daki gibi  kandil  günlerinde  adım  başı  bir  kandil  simidi  satıcısına  rastlayamazsınız  burada.  

Kadın  kandille  kandil  simidini  o  kadar  özdeşleştirmişti  ki  hayretle  sordu:

-Ne  yani  kandillerde  kandil  simidi  yapılmaz  mı  burada?

İşin  doğrusu  ben  senelerdir  Fethiye'de  yaşıyordum  ama  kandillerde  kandil  simidi  satana  rastlamamıştım  hiç.   Burada  insanlar  genelde  bişi  yapıp  dağıtırlardı.  Aşağı  yukarı  her  evde  bişi  yapılır  ve  konu  komşuya  dağıtılırdı.  Ayrıca  bir  de  un  helvası  yapılır,  dağıtılırdı. 

- Kandil  simidi  olmaz  burada  hanımefendi.  Genelde  bişi  ya  da  helva  dağıtılır  kandillerde.

Kadın  esefle  kafasını  salladı.

-Yazık.  Müslümanlık ölmüş  buralarda.  Kandil  simidini  bile  bilmiyorlar.

Kadıncağıza kandil  simidi  ile  Müslümanlığın  bir  ilgisi  olmadığını,  daha  doğrusu  kandil=kandil  simidi  olmadığını  uzun  uzun  anlatmak  isterdim  ama  o  sıcağın  altında  buna  hiç  hevesim  olmadığı  gibi kadın  da  durup beni  dinleyecek  bir  tipe  benzemiyordu. 

''  Maalesef  hanımefendi.  Buranın  insanı  kandil  simidini  bilmiyor''  diye  işi  geçiştirmeye çalıştım  ama  anında  ense  kökümden  bir  ses  parazit  yaptı:

-Hanım  teyze !  Kur'anda  kandil  diye  bir  şey  var  mı?  

Kendi  kendime  ''  Al  bir  tane  daha ''  dedim.  Teyze gibiler  kandil  simidini  Kur'anın  bir  hükmü  gibi  görürken bu  yeni  beliren  tip  de  her  davranışını  Kur'an'a  uydurmuş  da  kala  kala  bir  kandil  kutlamaları  kalmış  gibi  böyle  konulara  maydanoz  olan  tiplerdendi.  O  bir  saniyeden  de  az  zaman  içinde  teyze  daha  ağzını  açmadan  cevap  verdim  maydanoza.

-İncilde  Noel, Paskalya,  Şükran  Günü  diye  bir  şey  var  mı?

Maydanoz  cevap  vermeden  devam  ettim:

-Ben  söyleyeyim:  Yok.  İncili  baştan  sona  okudum  yok  böyle bir  şey.  

''Eeee?''  Dedi  maydanoz.

Devam  ettim:

- Hrıstiyan,  Paskalyada  paskalya  hazırlar, haşlanmış  yumurtaları  boyayıp  komşusuna  paskalya-yumurta  verir.  Şükran Gününde  komşularıyla  oturur  hindi,  haşlanmış  mısır  yer,  Allaha  dua  eder.  Müslüman,  kandillerde  bişi  yapar,  helva  yapar,  bazı  yerlerde  kandil  simitleri  yapılır.  Mesela  İzmir'de  de  lokma  dağıtılır.  Bunlar  güzel  şeylerdir.  Lütfen  ''  Kur'anda  var  mı?''  gibi  sorularla  bu  güzellikleri  baltalamayalım.  Bırakalım  insanlar  güzel  şeylerde  birbirleriyle  yarışsınlar. Nasıl  ki bu  ilçede  yaşayan  on  binlerce  Hrıstiyana  ''  İncilde  Noel,  Paskalya''  diye  bir  şey  yok  diyemiyorsan  aynı  şekilde  Müslümana  da  ''  Kur'anda  kandil  diye  bir  şey  yok  deme.''  

''Ama  abi''  Diyecek  oldu maydanoz.  Noktayı  koydum.

-Aması  maması  yok.   Bak  ileride  trafik  lambaları  var.  Kırmızı  ışık  yanınca  tüm  arabalar  duruyor.  Peki  kırmızı  ışıkta  arabaların  durması gerektiği  Kur'anda  ya  da  incilde,  Tevratta,  Zeburda  yazıyor  mu?  Yazmıyor.  Demek  ki  bazı  şeylerin  ille  de  Kur'anda,kutsal  kitaplarda  yazması  gerekmiyor. Hatta  bazı  davranışlarımızın  herhangi  bir  yazılı  kaynağının  bile  olması  gerekmiyor.  Yeter  ki  yaptığınız  şey  güzel  olsun.  İnsanların  faydasına  olsun.  İnsanlar  arasında  dostluğa  ve  kaynaşmaya  vesile  olsun.  O  şey  Kur'anda  -eğer açıkça  yasaklanmamışsa- ( ki  iyi ve  doğru  olan  bir  şey  Kur'anda  yasaklanmaz ) bırakın  insanlar  bildikleri  gibi  yapsınlar.  Kısıtlamaya  çalışmayalım.

Evet...Bu  anı  da  bu  kadar.

Beraat  Kandilinin  başta  ülkemiz  olmak  olmak  üzere  tüm  İslam  ülkelerine,  dünyanın  her  neresinde  varsa  mazlum  milletlere  hayırlar  ve  esenlikler  getirmesini  dilerim  yüce  Mevlamdan.

Rabbim  bizleri  Beraat  gecesine  eriştirdiği  gibi  Ramazan  ayına da  eriştirsin  inşallah.
( Affedersiniz Kandil Simidi Var Mı başlıklı yazı Sami Biber tarafından 30.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.