HELAL VE
HARAM KOYMA YETKİSİ SADECE ALLAH’INDIR.
Allah’ın Kur’an’da bildirmesine rağmen, bu
helaldir, bu haramdır demek Allah’a yalanla iftira atmaktır.
Takva mı yoksa fetva mı?
Takva Allah’ın Kuran’da bildirdikleridir.
Fetva ise insanların zanlarıdır.
Allah helal kıldığı rızıkların bir kısmını
haram bir kısmını da helal kılmak için kimseye izin ve yetki vermemiştir. Bunu
yapanlar Allah’a yalanla iftira atmaktadırlar;
Meselâ aşağıda hak mezhep kabul edilen
sünni dört mezhep imamının bile aynı konu ile ilgili koyduğu taban, tabana zıt
haram ve helallerden Allah’ın koymadığı birkaç ilginç örnek görüyorsunuz. Sünni
hak kabul edilen dört mezhep arasında bile birisinin helal kabul ettiğini
diğerinin haram kabul ettiği bir ortamda Müslümanların birlik ve beraberlik
içinde olmaları mümkün müdür? Kur’an’da Allah’ın koymadığı helal ve haramları
koymaya kimin hakkı vardır. Kur’an’da Allah haram ve helalleri koymuştur.
Allah’ın koymadığı helal ve haramları koymak Allah’ın yerine hüküm koymaktır ve
ilahlık iddia etmektir. Haşa Allah bu helal ve haramları koymayı unutmuş mudur?
Bu nasıl bir din anlayışıdır. İşte Kur’an’dan uzaklaşmanın, insanların zanları
ve uydurma hadislerle yazdığı kitaplardan din öğrenmenin Müslümanları getirdiği
yazdığı acınacak durum.
Kur’an’ı Kerimde deniz hayvanları ile
ilgili hiçbir kısıtlama ve haram olmadığı halde mezhep imamları zanlarına göre
haram ve helal ihdas etmişlerdir. Kara avı ise sadece ihramlı iken avlanmak
yasaklanmıştır. Yine normal şartlarda bu konuda da hiçbir yasaklanma yoktur.
5/MÂİDE-96:
Uhille lekum saydul bahri ve taâmuhu metâan lekum ve lis seyyârah(seyyârati),
ve hurrime aleykum saydul berri mâ dumtum hurumâ(hurumen) vettekullâhellezî
ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Sizin için ve yolcular için, deniz avı ve onun yenmesi bir meta olarak
(fayda sağlamak üzere) helâl kılındı. Ve kara avı ise, ihramda olduğunuz süre
içerisinde size haram kılındı (yasaklandı). Ve huzurunda haşrolunacağınız
Allah'a karşı takva sahibi olun.
Allahütealâ buyuruyor ki: “Sizler ve
yolcular için deniz hayvanının avlanması helâl kılındı. Ama eğer ihramda bulunduğunuz
süre içerisinde kara avı yapmaya kalkarsanız Allahütealâ'nın buna müsaadesi
yok. Onun için bu alanda sakın ihramdayken avlanmayın.”
10/YÛNUS-59: Kul e reeytum mâ enzelâllâhu lekum min rızkın fe cealtum
minhu harâmen ve halâlâ(halâlen), kul allâhu ezine lekum em alallâhi
tefterûn(tefterûne). De ki: “Allah'ın sizin
için rızık olarak indirdiği şeyleri gördünüz mü? Sonra da onlardan (bir
kısmını) haram ve (bir kısmını) helâl kıldınız.” De ki: “Allah size izin mi
verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?”
Allahütealâ burada diyor ki: “Allah'ın
helâl ettiklerini helâl, haram ettiklerini haram değil; siz kendinize göre bir
değerlendirme yaptınız ve onların bir kısmının helâl, bir kısmının da haram
standartlarda olduğunu söylediniz.”
Allahütealâ, Peygamber Efendimiz
(S.A.V) için: “Sizin helâl sandığınız şeylerin bir kısmını size haram edecek;
sizin haram saydığınız şeylerin bir kısmını size helâl edecek. Onlar için
vazifelendi.” diyor. Bunun için başlangıçta iç yağı haramdı, Peygamber
Efendimiz (S.A.V), onu helâl kıldı. Hristiyanlar için domuz eti helâl
sayılırken, Peygamber Efendimiz (S.A.V), açık bir şekilde onu haram kıldı.
Aslında tabii ki helâl, haram kılan Peygamber Efendimiz (S.A.V) değil, Allahütealâ'dır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in görevi, tebliğdir. Peygamber Efendimiz (S.A.V),
açıklamasını yapıyor, onlara Allah'ın neyi haram, neyi helâl kıldığını
açıklıyor. Demek ki onlar kendi kendilerine: “Allah bize bunu haram kıldı, bunu
helâl kıldı.” diye uydurmuşlar.
5/MÂİDE-87:
Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tuharrimû tayyibâti mâ ehallallâhu lekum ve lâ
ta’tedû innallâhe lâ yuhibbul mu’tedîn(mu’tedîne).
Ey âmenû olanlar! Allah'ın size helâl kıldığı güzel ve temiz şeyleri
haram etmeyin. Aşırı gitmeyin. Muhakkak ki Allah haddi aşanları sevmez.
Allahütealâ âmenû olanlara (Allah'a
ulaşmayı dileyenlere) “Allah'ın size helâl kıldığı güzel ve temiz şeyleri haram
etmeyin, aşırı gitmeyin. Muhakkak ki Allah aşırı gidenleri sevmez.” buyuruyor.
Allahütealâ Nahl Suresinin 115. ayet-i kerimesinde Allah'ın haram kıldıklarını
belirtiyor:
16/NAHL-115: İnnemâ harreme aleykumul meytete veddeme ve lahmel hınzîri
ve mâ uhılle li gayrillâhi bih(bihî), fe menıdturra gayre bâgın ve lâ âdin fe
innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun). Size
sadece ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kurban edileni haram
kıldı. Artık kim zarurette (yemek zorunda) kalırsa, haddi aşmadığı ve hakka
tecavüz etmediği taktirde muhakkak ki Allah, Gafur'dur (mağfiret edendir,
affedendir), Rahîm (rahmet nuru gönderen)'dir.
Allahütealâ: “Size haram kıldıklarımın
ötesine geçerek (helâl kıldığı güzel ve temiz şeyleri kendinize haram kılmayın)
aşırı gitmeyin.” buyuruyor. Allahütealâ, helâl kıldığı güzel ve temiz şeyleri
haram kılanları Nahl Suresinin 116. ayet-i kerimesinde yeriyor.
16/NAHL-116: Ve lâ tekûlû limâ tesıfu elsinetukumul kezibe hâzâ halâlun
ve hâzâ harâmun li tefterû alâllâhil kezib(kezibe), innellezîne yefterûne
alâllâhil kezibe lâ yuflihûn(yuflihûne).
Allah'a
yalanla iftira etmek için dillerinizin vasıflandırması ile “bu helâldir, bu
haramdır” diye yalan söylemeyin. Muhakkak ki Allah'a yalanla iftira edenler,
felâha (kurtuluşa) eremezler.
İnsanlarda bir genel eğilim var.
Kendilerine göre Allah'ın yasak ettiği şeylerin üzerine ilâveler yapmışlar.
Burada yasak ettiklerini yasak değilmiş hüviyetinde anlamak istikametinde bir
aşırılığa kaçıyor. Her ikisinin de uygun olmadığını Allahütealâ kaydetmiş
oluyor.
Allah razı
olsun
Burhan AKSU