ÇÖLMEKTEKÝ YAÐ

Dört bir tarafý duvarlarla kaplý bir evde otururlardý. Evleri köyün orta yerinde aðaçlarla adeta yeþile bürünmüþ cenneti andýrýr görünümdeydi. Çolak Irza at arabasýyla çerçilik yapar, köy köy dolaþýr, sattýðý malzemeleri parasý olmayana yerine göre tereyaðý, un, bulgur, buðday, yumurta, yün gibi köylünün üretimi olan malzemelerle deðiþir, parasý olana da parayla satar evinin geçimini saðlardý. Kolunun sakat oluþundan dolayý baþkalarýna ýrgat, çiftçi duramamýþ, amelilik yapamamýþ, geçimini önceleri at ve eþekle köy köy gezerek çerçilik yaparak saðlamýþtý. Sonradan tedariklediði birikimiyle at arabasý almýþ, iþi daha da büyütmüþ, rahatlamýþtý. Hanýmý erkek gibi evi ve çocuklarý bekler, oda gözü arkada kalmadan köyden çýkýnca on, on beþ gün gezgincilik yapardý.

Çolak Irza'nýn beþ altý kýzý olmasýna raðmen oðlan çocuðu olmamýþtý. Önceleri buna üzüldüise de sonralarý alýþýp gitmiþ" evladýn kýzý oðlaný birdir" deyip kendini öyle avutmuþtu. Kýzlarý bahçenin içinde kurulan ýstar tezgahýnda sýrayla halý, kilim, yastýk dokurken adeta bülbülleri özendiren koro halinde öyle güzel türküler söylerlerdi ki, dinlemeden kimse oradan geçmez, adeta mest olurlardý. Haney çok iktisatlý bir kadýndý, aza kanaatle yetinir, sabrý, þükrü bilir, asla zenginlere özenmezdi. Dokuduklarý eþyalarý Çolak Irza þehre götürüp satar, onunla evlenecek, gelin olacak kýzlara çeyiz dizen hanýmýna getirir o da yavaþ yavaþ bu tür hazýrlýklarý el altýndan yapardý. Allah vergisi kýzýnýn birisi kördü. Bu da aileyi ne kadar üzse de üzülmek bir þeye fayda getirmez, yemesinde, içmesinde, yatýp kalkmasýnda ona yardýmcý olup el birliðiyle Hatçe'ye körlüðünü belli etmezlerdi. Hatice evlerinin biraz ilerisinde ki samanlýða çinaarle saman almaya gidip gelirken mahalle çocuklarýnýn ufak tefek þakalarýna maruz kalýrsa da bunu evde kimseye söylemezdi.

Söylese de gerek anasý Haney, gerekse babasý bu tür þeyler için haklý olduklarý halde konu komþuyla kötü olup küsmek istemezdi. Aðaçlarýný yolan ya da onlardaki kuþlarý taþlayan, bu nedenle de evin camlarýný kýran mahalle çocuklarýný mahsustan öylesine azarlarlar, ama ailelerine asla þikayet etmezler, bir daha yapmasýn diye onlarýn gönlünü alýp ceplerine elma, armut, zerdali doldururlardý.

Haney bacý, lafý sözü dinlenir, öðüt vermeyi sever, yanlýþ yapanlara da hoþgörüyle doðru yolu gösterirdi. Babasýyla, anasýyla geçinmeyen mahallenin delikanlýlarýyla, kaynana kayýn babasýyla hýrý gürü  bitmeyen gelinlere geçim yollarýný öðüt verirdi. Bu ve bu gibi iyi niyetleri sayesinde herkesle haþýr neþir olmuþlar, aleyhlerinde dedikodu yapan bir kiþiye rastlamamýþtý.

Komþu oðlu Erdoðan sabah erken kalkmýþ þehre gidecek, yatýlý Saðlýk Meslek Okulu’na giriþ için sýnava katýlacaktý. Gel gör ki köyün minibüsü bir türlü  gelmiyordu.Köy yerde o yýllarda araç bulmak meseleydi .Ýmtihana katýlamam telaþý sabahýn soðuðunda yüzünde ve vücudunda terlemeye yol açýyordu. Elden bir þey gelmese de beklemek onun ümidiydi.

Çeþmeye suya giden Haney bacý onu bu halde görünce hemen duraklayýp hal hatýr sorma gereði duydu Arada sýrada kuþ taþlayacaðým diye evinin camlarýný kýrsa da , aðaçlarýndaki meyveleri yolsa da nede olsa o bir çocuktu, kusuruna bakýlmazdý . Niye beklediðinin meraký içindeydi. Fazla dayanamayýp sorunca da Erdoðan ona durumu anlattý.” Allah yardýmcýn olsun , zeyin açýklýðý versin ,inþallah dolmuþ gelir de imtihana yetiþirsin oðlum“deyip onun baþýný okþadýktan sonra yoluna devam edecekti ki tekrar bundan vazgeçip Erdoðan la biraz daha hasbihal etme gereði duydu .Belki de bu vesile ile içini kemiren yað meselesini az buçuk unutmuþ olacak yada erkek evladý olmadýðýndan onunla konuþurken bunun özlemini giderecekti. Derin bir nefes aldýktan sonra kelimeler aðzýndan tane tane dökülmeye baþladý 

“Ah oðul ah, kýz evladýnýn imtihaný bir seferli olur ken, erkeðin imtihaný ölünceye kadar hiç bitmez!” Erdoðan o an Haney bacýnýn ne demek istediðini pek anlayacak yaþta deðildi. Kýzlarý iþ görürken Haney bacýnýn boþ durduðu hiç görülmezdi, kendine evde iþ bulamayýnca da kaptýðý iki testiyle evlerinin biraz ilerisinde çeþmeye koþardý. Onu gören gelin kýzlar veya yaþça küçük olanlar kendisine saygý gösterir, elindeki testiyi sýraya koymadan doldururlardý. Oda onlara gelmiþten, geçmiþten bahseder, yerine göre akýl verir veya güldürür, böylece vakit su gibi geçerdi. Kocasý Çolak Irza'nýn köylerden alýþveriþ karþýlýðý getirmiþ olduðu yaðlar evin yemeklerinde kullanýlsa da fazla gelmekteydi.
Yað zamanla birike birike üzlüðü (çömleðin küçüðü) doldurmuþ haliyle Haney bacý onu çömlekte biriktirmeye baþlamýþ, zamanla çömlekte aðzý beraber dolmuþtu.

Evlerinde kadýn misafir eksik olmazdý. Onlara bir þeyler ikram etmek için sofanýn kapýsýný açtýklarýnda çömlek gelene gözüküyor, ister istemez dikkat çekiyordu. Evinin barkýnýn temizliði, ineði, danasý olmadýðý halde bir çömlek ve üzlük dokusu yað, un, bulgur, düðü ve buðdayýn bol oluþu, gören kadýnlar tarafýndan dilden, dile ballandýra ballandýra anlatýlýyor, neredeyse Çolak Irza'nýn zengin biri olduðu yalaný oluþuyordu. Bunu duyan onlarýn yakýn akrabalarýndan evinde bir kaþýk yemeklik yað dahi olmayan birinin dikkatini çekmiþti. O da istemeye utandýðýndan kocasýný yað  istemeye Haney abasýnýn evine gönderir. Gelen akrabasýný Haney bacý eften, püften bahanelerle atlatsa da adam naçar kaldýðýndan her gün bir bahaneyle gelip oturmakta, yað istemektedir.

Bu duruma çok içerleyen Haney bacý kýzlarý “ben getiririm ana” deseler de eline aldýðý iki testiyle soluðu çeþme baþýnda alýr. Öfkeden solumakta, o esmer yüzü adeta kýrmýzýya boyanmýþ, þakaðýndan akan terler tane tane boynuna akmaktadýr.

Haney bacýnýn bu durumuna alýþkýn olmayan komþularý þaþýrýp kalmýþlar, laf ebeliði ile ondan nedenini öðrenmeye çalýþýyorlar, ama uyguladýklarý bütün taktikler boþa gidiyordu. Adeta aðzýna kilit vurulmuþ, ser veriyor, sýr vermiyordu. Haney bacýnýn mizacýnda kimseyi küçük görecek ya da düþürecek yapý yoktu. Aleyhte atmayý, dedikodu yapmayý, sýr satmayý sevmediðinden sorulan sorularý karþýlýksýz býrakýyordu. Ama içindekini kimseye diyemediði dert günlerdir onu yiyip bitiriyordu.

Onun bu hali adeta çeþme baþýndakileri rahatsýz etmiþ,” acaba Haney bacýya bir kötülüðümüz mü oldu da bize soðuk davranýyor, nedenini de söylemiyor” diye içten içe mahkeme kurup yorum yapýyorlardý.

Bunu Haney bacýya aralarýndan sözü geçen birisi açýk açýk sorup “Söylemezsen þu yemin üstüne olsun” diye vebal býrakýnca durumun baþka yorumlara neden olacaðý, komþularý zan altýnda koyacaðý kanýsýna varacaðýný anlayýnca meseleyi anlatmaya baþladý.

- “Komþular! Hepinizin bildiði gibi evimde bir çömlek yað var! Aldýðýný vermeyen  ismini size söyleyemeyeceðim bir fakir akrabam bunu benden ödünç istiyor. Vereyim mi kötü olayým? Vermeyim mi kötü olayým? Bu yüzden çölmekteki yað benden davacý oluyor. Size göre bir þey yok” derken fakir akrabasýnýn ezikliði onun iki damla gözyaþýnýn akmasýna neden oluyordu.

ERDOÐAN ÇALIÞKAN KIRÞEHÝR GERÇEK YAÞANMIÞLIKLARDAN21 12 2021