Ey sevgili!
Zalim koydum bundan böyle lakabını.
Kendi ellerinle kırdın kol ve kanadını.
Kumrular misali el ele dolaşırken,
Uydun şeytana mahvettin hayatını.
Ey sevgili!
Hem kendini hem de beni ettin çarnaçar.
Gururunla envaitürlü dertlere oldun duçar.
Sevinç ve neşelere bıraktın kendini
hasret.
Kibirli gönlün, muhabbet yerine nefret
saçar.
Ey sevgili!
Her daim gördün kendini dev aynasında.
Sevdanı gizledin açılmayan kapıların pasında.
Saçın başın yolsan da, iş işten çoktan
geçmiş,
Ne yaparsan yap kalırsın kurumuş dallar
arasında.
Ey sevgili!
Seyisliğini yapamadın bindiğin rahvan
atın.
Sen sen oldun dinlemedin veli zatların
usların.
Dört elle sarıldın nefsin şeytani heves
ve arzularına,
Kendi başına vurdun bir bir irili
ufaklı taşların.
Ey sevgili!
Bindiğin dalları kestin kökünden,
kirlettin yediğin tabağın.
Aşkın ulu dağlarında dalgalanmaz oldu bembeyaz
sevgi bayrağın.
Can sularını vermedin toprağın
bellemedin,
Hazan gelmeden döküyor sevda ağaçları
yaprağın.
Ey sevgili!
Zalimliği şiar edinmişsin kalmamış
sende vicdan ile merhamet
Sevdalı yüreğinde bitmiş sevgi ve
muhabbet dolmuş gönlün husumet.
Yerinde olsaydım, alırdım başımı
ellerimin arasına,
Bırakmazdım gönlümde kemlik, gül
verirdim sevdiğime demet demet
Ey sevgili!
Gönlün tarlasına onlarca fidan diktim
ama vermedin can suyunu.
Ne kadar yalvarıp yakardıysam, değiştirmedin
kötü huyunu.
İstesen de istemesen de Azrail as senin
de kapını çalacak bir gün,
Zebaniler zılgıtlarla güle oynaya yapacaklar
günlerce toyunu.
02/nisan/2018