1 Muvazaa 1

Konumuz tüm doğada değil de doğanın sosyo toplum gibi özel bir bağıntı durumu içinde olup bitene danışık olmayı içermektedir. Doğa temel düzlem belirleyeni olmakla, doğada insan özneli bakışlarla belirlenen bir danışıklı (muvazaalı) olma durumu yoktur. Doğa her duruma karşı olumsaldır. Olumsalın girişmesi başlar başlamaz süreçler zıtlaşır. Sosyo toplum içinde özneli danışık ve danışıklı olma vardır.


Özellikle de köleci sosyo toplumda tek yanlı bir muvazaa ve muvazaalı olma vardır. Bu da sistemin meşruiyet olma ya da meşruiyet siz olma durumudur. Üretim araçları üzerinde, sahipliği olmayana göre sömürülme ve belirsizlik vardır. Sahiplerce; egemenliğin, varlığın, zenginliğin kişisel kullanımı olur iken yoksullarca; yokluğun, sefaletin, ezilmenin, halk olmanın kişisel kullanımını içerir.


Sahiplik kolektif oluşa göre bir danışık belirme ve onaylayım olmakla meşruiyettir. Kolektif oluşun sonucuna göre bir tüketim ve kişisel kullanım olmakla özel sahipliktir. Herkese göredir dalgalı bir muvazaa yoktur. Köleci sisteme göre muvazaa mal sahipliği oluşa göre bir beliriştir. Çok dalgalı en dip sefillikle en zirve ezen egemenliktir. Birinin sefilliği ve yoksulluğu diğerinin sefahati, mutluluğu ve zenginliğidir; iş bilirliğidir; iş bitiriciliğidir. yatırımcılığıdır; hamiyetli oluşudur!


Üretim hareketinin temeli kişi benci; sosyal sağlama ilişkili, nesnel totemi tabu yasalardır. Kolektiftir. Buradan üretim hareketi totem meslekli totem grup içindedir. Totem grup içinde kişi emeklerinin “üretim ilişkisi bağıntısıyla” totem grup üzerinde kolektif olur. Yani; üretim hareketi de gruplar arası grup sahipliği olmakla kolektiftir.


Üretim hareketinin sonucu tüketimdir. Kolektif oluş kişiye de, topluma da garantidir. Garanti için kolektif olma dışında kişisel birikim yoktur. Tüketilmeyen kısım, kolektif güvence olmayan kısım; üretilmez. Tüketim ya da kullanım emekler sahipliği üzerinde; emek gücüne göre pay edilmekle; “kişisi sahipliktir” .


Sağlatım hareketi; doğada avcı, toplayıcı olan; savunmacı ortaklaşmacı kolektif iliktir. Üretim ilişkisi totemi sağlatma içinde artan zaman ve kolektif akıl birikimli bilinçle ortaya kondu. Toprak, hayvan, bitki, hayvan gücü, maden ocağı, araç gereç, birikmiş kolektif bilinç (bilgi), süre ve kolektif insan gücü bağıntılı kolektif süreçler girişmelidir.


Avcılığa toplayıcı sürece ayrılan kolektif bilinçli gayretler sağlatım nesnelerini üretmeye; kullanım nesneleri olan araç gereçleri işletmeye dönüşmekle üretim ilişkisi başladı. Bilgi, araç gereç, maden ocağı, toprak, hayvan, emek gücü; buluş ortaklaşmanın üretim gücü ve üretim nesnesidirler. Buluşu kişide yapsa o buluşun alt yapısı kolektiftir. Öznel anlayışın dayandığı muvazaanın mihenk taşı budur.


Kolektifin sağlatması üzerindeki envanterler, kişilerin emek harcama ihtiyacına göre paylaştırılanlar, ancak kişisi sahiplik ve özel tüketim olurlar. Kolektif bilinç bunu belirler. Bu meşruiyet ve muvazaadır.


El de kolektif ürettirir. Kendi sahipliği üzerindeki mal mülk üzerindeki tasarrufla kolektif ürettirir. İşte hile buradadır. Ta ki Üretim hareketi El mantıklı sürece gelene kadar ortaklaşan kolektif temel düzlem içinde kişinin kendi sahipliği diye bir kişisi sahipliği hiç bir zaman olmadı. Olamazdı da...


El mantığının uyanışı; ancak kolektif nefse rağmen kişisi nefsine uyanların hilesiyle olasıydı. El mantığı ancak kolektif üretimden sonradır. Kolektif üretim; paylaşma aşamasına gelip te; üretime emek veren kişilerine sağlatma paylaşımı olacakken; emek gücü belirleyiciliği görmezden bilmezden gelinecekti.


Emek gücünün belirleyiciliği yerine “El'in mülk sahipliği” geçecekti. Mülk nerden gelmişti? Milyarlarca yıldır temel düzlem içinde durup durmaktadır. Kimsenin değildir. Kolektif güç mülkü işleyip, mülkü işlemeyi kişi düzeyinde nitelikli emeğe dönüştüren bağıtlamasıyla tüm girişenler kolektifin mülkü olmuştu.


Paylaşım olacak hak edişin üreten emek gücü olması yerine El'in sanal bir mülk sahipliği geçti. Böylece Elin mülk sahipliği üzerinde El’in keyfi iradesi geçmekle mülk sahipliği pay alma ve paylaştırma iradeli takdir egemenliği oldu.  El’in mülkünü paylaştırması keyfi takdirine göre ve pay alma da kişinin mal mülk sahipliği olmakla, üzeri örtülen kolektif emek gücü "rızk takdiri" oldu. El’in üreten süreci bu gibi hileler üzerinde paylaştırılma müdahalesi sürecin muvazaa oluşu değil muvazaalı oluşudur.


Danışık (Muvazaa) olma kendisinden önceyle belirlenmedir. Kendisinden önceye göre durum ortaya koymaktır. El’in kendisinden önce; kolektif bilinç, kolektif üretim ve kolektif sahiplik vardır. Kolektif oluştan önce de yine ortaklaşan sağlama ve sağlatma oluşla güvende oluşun ortak savunması olan yine bir kolektif oluş vardır.


Kendisinden önceye göre referansla durum ortaya koyuş; meşru ise sorun yok. Yok, eğer ortaya konan durum meşruiyet değilse bu durum temel referansa göre düzeltilmesi gerekişle tartışma, istifham ortaya koymakla muvazaalı olur.


Genel bağıntının, özel bağıntıya oranı; öznel dünya içinde algı değişmesi ve dönüşmesi olmakla oluş; az öncesi ile az sonrası arasındaki farkın algısıydı. Biz çevrede olup biteni buna göre algılıyorduk. Toplumsal üretim hareketi gerçekleşmesi genel bağıntıydı. Genel bağıntıyla gerçekleşen üretimin kişisi emek gücüne göre olan paylaşımı da özel bağıntıydı. Özel bağıntıyı, bu farktan anlıyoruz.


Evren, Dünya, çevre, sosyo toplum ve vücudumuz genel bağıntı dediğimiz genel salt olanı oluşuyordu. Vücudumuz içindeki organların işleyiş hızı ve yenilenme süreci vs. vücudumuza göre özel bağıntılı özel salt durum olmakla; gelip geçici değişmezlikti (salttı).


Sosyo toplumların üretim hareketi de, kişileri de, yaşanıl aşmaları da sosyo topluma göre hızlı değişmekle salt değildiler. Ama bunlar bizim idrak süremize göre de uzun ömür olmakla özel bağıntılı saltı oluşuyorlardı. 


El'in ilk mana oluş ihdasının içinde (bir şey yaparak ortaya çıkma-kurması içinde), hayatın önemine ve yaşamın kutsallığına; ya da "benim verdiğim canı ancak ben alırım" türünden savlarına dair söylem iddiası ve önem verişi yoktur. Yoktur neden? Çünkü El'in ihsas (üstü örtülü anlatıp sezdirme) amacı bunlar değildi de ondan.


El mana anlayışlı söylemlerin o ilk aşamadaki “sahip olmayı söyleyen” iddiacı oluş içindeki söylemleri; yaratma, bilim sahibi olma, hayatı kutsama, ontoloji, mahiyet ayrılığı hakkında bilgi verme türü mesajlar değildi. El’in sahiplik genel söylemleri karşısında El’i yapı dışı bir mana gücü olmakla; şimdiki El’in ontoloji ve bizim mahiyet ayrılığımızın algılanması ve algılatılması içinde olmasıyla; kendisinin bilinmesi de değildir.

( Muvazaa 1 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 29.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.