Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin 22 - 23 Mart 2018 tarihleri arasında düzenlemiş olduğu BİRİNCİ ULUSAL ŞAİRLER BULUŞMASI’na, üçü Gaziantep’ten olmak üzere yurdumuzun çeşitli illerinden toplam on dokuz şair davet edildi. Biri de bendim.
 
61. Dönem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın FATMA ŞAHİN Hanımefendi’in öncülüğünde, Kültür İşleri Daire Başkanlığı, Kütüphaneler ve Müzeler Daire Başkanlığı ve program yapımcı ve sunucusu, şair - yazar Sayın Zekeriya Efiloğlu tarafından son derece büyük bir titizlikle ve hassasiyetle organize edilmiş olan etkinliğin konusu, “VATAN, MİLLET, BAYRAK”tı.
 
Konu kutsallarımız olunca akan sular durur milletimizin nezdinde. Yüreğimiz bir başka çarpar; kanımız bir başka akar.
 
Şairler olarak, bu onurlu daveti bir emir telakki edip, gaye-i hayalimize, şahlanan küheylanlarınkine benzer bir halet-i ruhiye ile icabet ettik.
 
BİRİNCİ GÜN
 
22 Mart sabahı uçağın tekerlekleri piste değdiğinde, haykırmak geldi içimden:
 
“Peygamber müjdesi, Son Cihan İmparatorluğunun başkenti, Fatih’in emaneti, sultanların gözdesi, dünyanın incisi, gönüllerin birincisi, minareler şehri İstanbul’umdan, güler yüzlü çehreler, dost canlısı canlar, misafirperver fıtratlar diyarı, peygamberler kuşağı, kahramanlar otağı, gaziler yatağı, kültür, lezzet ve izzet şehri Gaziantep’e merhaba!”
 
Havaalanında ve otogarda bizleri konaklayacağımız ŞİREHAN HOTEL’e götürmek üzere hazır bekleyen araçlara bindiğimiz anda başladı programımız. Bavullar görevliler tarafından otelden içeriye taşınırken, hayranlıkla tarih kokan mekâna baktım. Tüm heybetiyle, asaletiyle, eşsiz mimarisiyle büyük ilgi uyandıran Şirehan Kervansaray’ı, 1885 yılında, Abdülmecit Han’ın devrinde Halep Valisi Cemil Paşa’nın emriyle yaptırılmış. 124 oda ve 6 salonlu Kervansaray, yenileme çalışmalarından sonra isminin sonuna “hotel” eklenerek 2013 yılında yerli ve yabancıların konaklamasına açılmış olan, nadide güzellikte bir eser.
 
Birer ikişer süzüldük içeriye, kayıtlarımızı yaptırdık. Üstümüzü değiştirmeye bile vaktimiz yoktu. Acelemiz vardı zira saat 10’da okullara gidip, öğrencilere konferans vermemiz gerekiyordu. Her şair için iki okul tespit edilmişti. Otuz sekiz okulda on iki bin civarında öğrenci bizlerle buluşmayı bekliyordu.
 
Rehberlerimiz eşliğinde ayrı ayrı araçlara binip, okullarımıza gittik. Rehberim, Asiye Yıldırım isminde, son derece nazik bir hanımdı. Kalbinin güzelliği yüzüne yansımıştı. İlk söyleşi yapacağım okul olan BAYRAKTAR ANADOLU LİSESİ’nin merdivenlerini çıkıp, bize yol gösteren öğretmenle birlikte, okul müdürünün odasına girdik. Sohbet eşliğinde çaylarımızı yudumlarken öğrenciler de konferans salonunda toplanmaya başlamıştı. Birkaç dakika sonra biz de salona indik.
 
Gençlerimizin alkışları eşliğinde sahnede yerimi aldım. Coşkuları, anında bana da sirayet etti. Son derece samimi, sıcak bir atmosferde bilgi ve tecrübelerimi, nur yüzlü, pırıl pırıl öğrencilerimize, onları sıkmadan aktardıktan ve soru cevap faslını tamamladıktan sonra, şiir okumak isteyip istemediklerini sordum. El kaldıranları sırayla sahneye davet ettim. Bir haftadır şiirlerimi en güzel şekilde yorumlamak için çalışıyorlarmış meğer! Bu gayret ve istekleri koltuklarımı kabartmadı desem yalan olur. Epik ve lirik şiirlerimi çok başarılı bir şekilde seslendirdiler. Ben de onlara, imzalayarak kitaplarımı hediye ettim. Konferans esnasında ve vedalaşırken, değerli bir hatıra kalması için fotoğraflarımız çekildi. Geleceğimizi emanet ettiğimiz genç neslimiz, bana ve rehberime okul çıkış kapısına kadar eşlik etti.
 
Şirehan’da toplanıp Gaziantep’in en meşhur lokantalarının birinde öğle yemeğimizi yedik ve yeniden, okullara gitmek üzere yola çıktık.
 
İkinci konferans verdiğim okul MEHMET HAYRİ AKINAL KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ idi. Öğrencilerin sorularına göre yönlense de söyleşim, sıcaklık ve samimiyeti, ilk gittiğim okuldaki aynı minvalde geçti. Gençlerimizin edebiyata tutkusunu, şair ve yazarlara olan sevgi ve saygısını gördüm; gelecek adına umutlarım büyüdü. Öğrencilerimize, biz şairleri her türlü kolaylıkla buluşturan ve gönüllerini, salonlarını tahsis eden okul idarelerine, müdüründen, öğretmenlerinden emektarına kadar herkese teşekkürü borç bilirim.
 
Etkinlik başkanımız Zekeriya Efiloğlu şairleri tekrar bir araya topladı. Bu defa şehrin müzelerini ve turistik yerlerini gezecektik. Gaziantep'in Bey Mahallesi'nde geleneksel Antep evlerinden birinin restore edilmesiyle müze hâline getirilmiş olan ATATÜRK ANI EVİ’nin yüksek dış cephesindeki uzun kapıdan geçerek geniş avlusuna girdik hep birlikte. Avlunun açık sarı taş duvarlarının birinde ilk başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün siyah parlak zemin üzerine beyaz yazı ile resmedilmiş nüfus hüviyet cüzdanı bulunuyordu. Atatürk'ün nüfus kaydının burada olmasından dolayı Gaziantepliler, Atatürk'ü fahri hemşeri ilan etmiş. Müze görevlisinin mekân hakkında bizleri bilgilendirmesinden sonra müzeyi gezdik, değerli hatıraların önünde bol bol fotoğraf çektirdik. KENDİRLİ GAZİ KÜLTÜR MERKEZİ’nde bizleri büyük bir sürpriz bekliyordu. Üç boyutlu bir sunum seyrettik ellerimiz yüreğimizde, heyecan ve hayranlık ile. Atatürk'ün Gaziantep'e geldiğinde Öğretmen Evi'nin balkonundan yaptığı konuşmanın animatronik robotla, Ata'nın kendi sesiyle canlandırıldığı, özel bir gösteri… Sevgili Ata’mızın ve Gaziantep'in İstiklal Mücadelesi’ndeki yerlerinin ne kadar önemli olduğunu daha iyi idrak etmemize vesile oldu bu eşsiz sunum.
 
Hava pırıl pırıldı ve rahatsız etmeyen, içimizi ısıtan bir güneş vardı. Tadını çıkardık. Tertemiz caddelerinde, tarih kokan sokaklarında, büyük bir keyifle şehri keşfetmeye devam eden şair kafilemiz, GAZİANTEP OYUN VE OYUNCAK MÜZESİ’ni de ziyaret etti. Duvarlarında ve ortadaki bölümlerde, cam korumaların ardında bulunan yüzlerce oyuncak bizleri, neşelendirdi ve çocukluğumuza götürdü. İleriki zamanlarda millî oyuncaklarımızla daha da zenginleşeceğini umuyorum müzemizin.
 
Zekeriya Efiloğlu, sırada RENK VE KOKU BAHÇESİ’nin olduğunu söylediğinde zihnimde pek canlandıramamıştım açıkçası. Ancak, özel tasarımlı bu botanik bahçesine adım atar atmaz bir rüya âlemine dalmış gibi olduk. Cenneti anlatan bir masalın içindeydik sanki. Yeşilin her tonu ve çiçeklerin en canlı renkleri, mis gibi kokular arasında kendimizden geçtik. Laleler, sümbüller, nergisler ve daha pek çok bitki arasında huzur duyduk, canımıza can kattık. Üstünde köprüler bulunan, ince bir derede yazın nilüferler açtığını anlattı rehberimiz. Yeşil bitkiler sarılmış olan at heykeli ve at arabası ilgimizi çekti. Görsel zevki yüksek olan bu bahçeden ayrılmak zor geldiyse de, mecburen yeniden koyulduk yola ve meşhur Antep sofralarından birinde leziz yemekler yiyip, Şirehan’a geri döndük.
 
Aslında o gece olacaktı halka açık etkinliğimiz. Lakin Regaip Kandili olması nedeniyle, ertesi güne alınmıştı. Bu yüzden, günün kalanı serbest zaman ilan edildi. Zaten vakit de gece yarısına doğru geliyordu. Kandilleşerek odalarımıza dağıldık.
 
İKİNCİ GÜN
 
Sabah gözümü Şair - Yazar Âdem Efiloğlu’nun telefonuyla açtım. Bir gece önceden, uyanama korkusuyla, sabah ezanında beni aramasını rica etmiştim. Sağ olsun, unutmamış. Çabucak hazırlanıp otelin lokantasına indim. Zengin bir kahvaltıya oturduk arkadaşlarımla. Akabinde lobide toplandık. Kültür Merkezi’ndeki ONAT KUTLAR KONFERANS SALONU’na gitmek üzere yola koyulduk.
 
Etkinliğe 61. Hükümet Dönemi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın FATMA ŞAHİN Hanımefendi’nin de teşrif edeceğini biliyorduk ve kendisiyle tanışacağımız için çok heyecanlıydık. Üstelik bir gün önce konferans verdiğimiz öğrenciler ve halk, biz şairleri dinlemek üzere hazır bekliyordu. Saat 10’da başlayacak olan etkinliğimiz için herkes çok şık giyinmişti. Şiirler hazırlanmış; ezberler tekrarlanmıştı. Birbirimize başarılar diledik ve nihayet kültür merkezine giriş yaptık.
 
Ön tarafta protokole ayrılmış olan koltukların sağında ve solunda yerlerimizi almak üzere ilerlerken hafif bir şaşkınlık geçirdim. Zira şiirlerimizi okurken bize fon müziği verecek ve çeşitli eserler icra edecek olan koro, yüz elli öğrenciden oluşuyordu. Bu kadar zengin bir müzik grubu olacağını tahmin edemezdim doğrusu. Bir öğrenci kızımız ay yıldızlı bayrağımızı kıyafet olarak giymiş, âdeta kendisi bayraklaşmıştı. Saz grubu, siyah pantolon, gömlek ve beyaz yelekleriyle koronun ön tarafına dizilmişti. Onların arkasında, koroda yer alan öğrenciler, askerî kamuflajlarıyla muhteşem gözüküyorlardı. Solo okuyacak olan öğrenciler de siyah pantolon ve beyaz üstlükleri ile konsere başlamışlardı bile. Siyah pantolon, beyaz ceketiyle, öğrencilerle uyum içinde giyinmiş olan Orkestra Şefi Zişan Erdoğan Gülhan Hanımefendi, bütün bir konser boyunca da şahit olacağımız üzere, en ufak bir aksama olmadan başarı ile müzik ziyafeti çekiyordu hazıruna. Arka fonda, büyük boylarda, ay yıldızlı, şanlı bayrağımız ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün posteri asılıydı.
 
Salonda iğne atacak yer kalmamıştı. Mekânı yay biçiminde çevreleyen üst bölümler de izleyicilerle tıklım tıklım dolmuştu. Şair - Yazar Zekeriya Efiloğlu programın sunucusuydu ve koyu renk kıyafetiyle sahnenin sol tarafında yer almıştı. 21 Mart Günü’nün UNESCO tarafından “Dünya Şairler Günü” olarak kabul edildiğini belirten Gaziantepli Şair Zekeriya Efiloğlu, bugünün aynı zamanda Dünya Down Sendromu Günü ve Nevroz Günü olarak da kutlandığını hatırlatan bir açılış konuşması yaptı.
 
Çok geçmeden anonsu duyduk. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın FATMA ŞAHİN Hanımefendi teşrif ediyorlardı. Ayağa kalktık. Tek tek el sıkışıp bizlere hâl hatır sorduktan sonra, yanımdaki, kendisi için ayrılmış olan koltuğa oturdu. Yeşil ceketinin içine krem renkli, çok şık bir bluz giymişti ve eteği koyu yeşildi. Hanımefendinin diğer yanına oturan, Kütüphaneler ve Müzeler Müdürü Hüseyin Ateş, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Deniz Köken, Genel Sekreter Yardımcısı Oya Alpay ve diğer kıymetli ricalle birlikte, koroyu dinlemeye devam ettik.
 
Akabinde biz şairler, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın FATMA ŞAHİN Hanımefendi ile birlikte sahneye davet edildik. Fatma Şahin günün anlam ve önemi hakkında bir konuşma yaptı. “Mehmet Akif’in dediği gibi ‘Asım’ın nesli gençlerle’ bugünü inşa ediyoruz. Asım’ın nesline hoş geldiniz.” diye başladığı konuşmasında, büyük bir medeniyetin temsilcisi olan insanımızın, matematik, fizik veya kimya gibi alanlarda ilerleme kaydederken, bir yandan da medeniyetimizi edebiyatla taşlandırmasının, kültürle donatmasının önemine vurgu yaparak, “Onun için bugün bu edebiyatçılarımızla, kültürümüze damga vuran şairlerimizle bütün Türkiye’ye ‘Biz buradayız.’ diyoruz.” diyerek etkinliğin amacını açıkladı. Fuzuli, Baki, Yunus Emre, Âşık Veysel gibi isimlerin hazinelerimiz olduğunu, şair olmak için yetenek, bilgi, kabiliyet, kapasite ve en önemlisi vatan, millet ve Allah aşkı gerektiğini anlattı.
 
Bütün eski medeniyetlerin Gaziantep’te ve Fırat’ın kenarında hayat bulduğunu dile getiren Şahin, Gaziantep’in küçük bir Buhara olduğunu söyledi. Salonu dolduran öğrencilere de seslenen Şahin, onlardan şairlere ve edebiyata sahip çıkmalarını istedi. Bugünkü şairlerin yerine yarın kendilerinin gelebileceğini anımsatan Şahin, “Edebiyatı, şiiri, şairleri yarına taşıyalım. Artık savaşın değil, barışın şiirini ve edebiyatını yazalım. Artık sevginin tohumlarını atalım ve artık ölümün değil, yaşamın şiirlerini yazalım.” şeklinde konuştu.
 
Tekrar yerlerimize geçtik. İlk şiir bir öğrenci kızımızdan geldi. O son derece başarıyla yorumladığı şiirinin hakkını yoğun alkışlarla aldıktan sonra, orkestra bir eser dinletti ve ardından sunucumuz benim ismimi anons etti.
 
Her ne kadar yüzlerce kez kalabalık karşısında mikrofonla şiir okumuş olsam da, heyecanım had safhada, yüreğim çarparak, “Şehit Geliyor” isimli şiirimi okumak üzere sahneye çıktım.
 
Cumhurbaşkanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN bu şiirimi 25 Şubat 2018 tarihinde Gaziantep’teki 6. Olağan Kongresi’nde seslendirmişti. O videosu sahneye yansıtıldı şiirime geçmeden önce. Televizyondan dinlediğimde kulaklarıma inanamamış ve Cumhurbaşkanımızın böyle bir müthiş onuru bana bahşetmesinden dolayı, mutluluktan, birkaç gün doğru dürüst uyuyamamıştım.
 
İşte şimdi de, bu onuru yüksek mutluluktan dolayı, elim ayağım titremeye başlamıştı. Salon büyük bir hararetle ve sevgiyle Cumhurbaşkanımızı alkışladı. Ben de şiirimi yorumlamaya geçtim. Ne zaman bu şiirimi okusam yüreğim titrer; burnuma şehitlerimizin o mübarek cennet kokuları gelir. Yine öyle oldu ve alkışlar arasında yerime oturmak üzereyken, Sayın Fatma Şahin Hanımefendi’nin, yerinden doğrularak, tebrik etmek üzere bana doğru kollarını açtığını gördüm. Sevgi ile kucakladı. Takdir dolu, güzel sözlerine mazhar oldum. Nasıl büyük bir mutluluk duydum, anlatamam. Şair arkadaşlarım da yorumumu beğenmişti. Etkinliğe emek verenlere karşı beni mahcup etmediği için Rabbime hamd ettim.
 
Program, dönüşümlü olarak okunan şiirlerle, yüreklerimizi kabartan hamaset şarkılarıyla, mehter marşlarıyla sürüyordu.
 
Üçüncü sırada sahne alan, değerli şair ve yazar Âdem Efiloğlu asker kıyafetiyle sahneye çıktığında, deyim yerindeyse, yer yer yerinden oynadı. Kızıl Şafaklar isimli şiirinin konusu, bir askerin nöbetteyken annesine seslenişiydi. Çok başarılı, teatral bir sunum yaptı bizlere. Gözlerimiz yaşardı; çok duygulandık.
 
Etkinliğe katılan şairlerimizin isimlerini yazımın bu bölümünde belirtmek istiyorum: Zekeriya Efiloğlu, Âdem Efiloğlu, Mücella Pakdemir, Ayşe Paslanmaz, Abdulhadi Bay, Yusuf Çınar, Yunus Kara, Yasmin Korkut, Esat Kurt, Temel Ata, Nermin Eker, Ali Rıza Kaşıkcı, Osman Baş, Ali Özkanlı, Nilüfer Zontul Aktaş, Fatma Erinç, Sebahat Şahin, Mahmut Topbaşlı, Ali Kaan Kapucu.
 
Şiir aralarında sergilenen eserlere bütün salon, ellerindeki bayrakları sallayarak eşlik ediyor, keyifle şairlerimizi dinliyordu. Erken ayrılan kimse yoktu. İlgi en başından itibaren aynıydı. Bu durum, halka açık etkinliklerde çok ender görülürdü. Emek verenlerin başarısıydı neticede. Son şairimiz de şiirini okuduktan sonra, sahneye davet edildik.
 
Zişan Erdoğan Gülhan Hanımefendi tarafından yönetilen koronun seslendirdiği “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” isimli eser çalınmaya başladığında salondaki coşkuyu görmeliydiniz. Bizler dâhil olmak üzere herkes, ellerindeki bayrakları sallıyor, hep birlikte koroya eşlik ediyorduk. Kırmızı - beyaz, ay - yıldızlı şanlı bayrağımızla gururun ve onurun zirvesine ulaşmıştık. Salondan yükselen “Bir daha, bir daha!” tezahüratı üzerine, bu muhteşem tablo yinelendi.
 
Bizler yüzümüzün akıyla Kültür Merkezi’nden ayrılırken Zekeriya Bey, “Gaziantep’e gelmişken kebap yemeden gitmek olmaz.” dedi. Vakit zaten öğle olmuştu ve bu davete büyük bir sevinçle icabet ettik. Yemek sonrasında şehir gezisi vardı. Geniş caddelerinde, dar sokaklarında ve çarşılarında sohbet ede ede gezip bir yandan da alışverişimizi yaparken, adım başı karşımıza çıkan ecdat eserleriyle tarihimizi kokladık. Uçak ve otobüs seyahat vakitleri gelen şairler, önceden tespit edilen noktalardaki, Belediyenin bizlere tahsis ettiği araçlara binmek üzere, arkadaşlarıyla vedalaştı. Kavuşma ne kadar sevinçli idiyse ayrılık da o kadar hüzünlüydü.
 
İki günlük etkinliğimizin her anı, çekilen video ve fotoğraflarla tarihe kayıt düşüldü. Muhakkak ki en kıymetli hatıralarımız olarak saklanacaktır.  
 
Yazımın başında GAZİANTEP 1. ULUSAL ŞAİR BULUŞMASI’nın konusunun VATAN, MİLLET, BAYRAK olduğunu belirtmiş ve bu kavramların bizim kutsallarımız olduğunu söylemiştim. İşte bu kutsallarımızın bereketinin A'dan Z'ye her anımıza yansıdığına şahit olduk evlerimize dönerken.
 
Özellikle belirtmek isterim ki; bu etkinlik, duyguların yoğunlaştığı, dostlukların pekiştiği, bilgilerin paylaşıldığı, inceliğin, misafirperverliğin ve başarının doruğa ulaştığı örnek bir etkinlik olarak tarihe geçti. Çıta konulmuş; ölçü belirlenmiştir. Bu günden sonra yapılacak olan etkinlikler, kimler düzenlerse düzenlesin, fark etmez, bu çıtanın altına düşüldüğü takdirde, olumlu not alamayacaktır.
 
61. Dönem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın FATMA ŞAHİN Hanımefendi başta olmak üzere, Kültür İşleri Daire Başkanlığı’na, Kütüphaneler ve Müzeler Daire Başkanlığı’na ve tüm ekiplerine, program yapımcı ve sunucusu Şair - Yazar Sayın Zekeriya Efiloğlu’na, Âdem Efiloğlu’na, okul yönetimlerine, Orkestra Şefi Zişan Erdoğan Gülhan'a, 
geleceğimizi emanet ettiğimiz kıymetli öğrencilerimize, rehberim Asiye Yıldırım’a, her biri bir diğerinden kıymetli bütün şair dostlarıma teşekkür ediyorum.

 
Sonsuz sevgi, saygı ve selamlarımla…
 
Mücella Pakdemir

( Mükemmel Bir Etkinlik: Gaziantep Birinci Ulusal Şairler Buluşması başlıklı yazı M.Pakdemir tarafından 28.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.