Sağınızı, solunuzla; doğuyu, batıyla; güney kutbunu, kuzey kutbuyla; yukarıyı aşağı olanla vs. tanımlarsınız. Pekiyi ya El'i neyle tanımlarsınız? Hiç kuşkusuz ki İlahla tanımlayıp ilahla anlayacaktınız.


İlah üreten ilişkilerin ve ön ittifaklarının kavramıydı. El dinlerin kavramı olacaktı. Bu nedenle her tür dini kavram içinde El, kişilere hitap ederken "Ben, ben olanım. Ben El olan ilahınızım. Ben İlahın, El olanıyım. Ben ilahınız olan El ‘im" der.


Henüz “ben evrenin yaratanıyım” demeyi aklının ucunda geçiremiyordu. El’in İhdas oluşu da zaten evreni yaratmak için, evrenin yaratıldığı bilgisini vermek değildi. İhdas oluşu kendisini tanımlayışında içkindi. El kendisinin üretim ilişkileri üzerindeki, MAL MÜLK SAHİPLİĞİYLE tanımlıyordu.


“Ben” diyordu EnKi; “göklerde ve yerde olan mülkün sahibiyim”.  Yukarı yer demek olan Gök denen yer; ön ittifaklar döneminde Sümer’e göre yukarı yer toprakları olan çoban Akadların yurduydu. “An” gök, yukarı, yukarı yer demekti. Anu olan göklerle, An toprağı, gök yer, yukarı yeri An ilahının topraklarıydı.


Yer de; Karabaşlar da denen aşağı yer toprakları olan Sümer, yurduydu. Ki yer demekti. Aşağı yer Ki yer ilahının adıydı. O dönemde yeryüzü iyi bilinmiyordu. Bu nedenle Sümer-yer ve Akad-gök; ittifakı yukarı yer; gök derken İskandinav,  Obi, Yenisey topraklarını kast etmiyordu.  Hele semayı hiç kast etmiyorlardı. Akad da Yer toprağı derken de Antarktika’yı kast etmiyordu.  An ve Ki ittifakı ANKİ oldu.


Sümer, Akad’ı yukarı (gök-AN) topraktakiler olarak tanımlıyordu. Akad da Sümer’i aşağı topraklar anlamına yer Kİ diye tanımlıyordu. Akad Sümer ittifakının çok çok sonrasında Akad Sümer ittifakının El’ i kendisini ön ittifakının gök (AN) yer (Kİ) tanımlı dili ile ifade ediyordu. ANKİ-İttifakı; “aşağı yerde (Sümer’de) ve yukarı yer (gök) Akad denen, göklerde olan mülkün sahibiyim diyordu.  


El ilahın kimi tersi durumlarıyla kendisini tanımlıyordu. İlahın ortak tanır lığına karşı El ortak tanımazdı. İlahın kolektif sahipliğine karşı El zati sahiplikti. İlah var olmadan, El var olamaz. Ama ilah, El olmadan da vardı.


İyi de İlah neydi? İlah nasıl vardı? İlah üreten ilişkiler içinde; üretim yapan totem meslekli grubun üretim bilgisi olan bilinçti. Sağlatan ilişkinin tabularını söyleyen totem grubun; üreten ilişki hali olan ilahtı.  Sağlatan totem ilişkiye karşı üreten ilişkiydi. Dışa kapalı olan toteme karşı, İlah dışa açılmanın bilinciydi.


İnsanın ya da bencilliğin doğa ile ilişkisi açlığın giderilmesi, kaygıların giderilmesi üzerinde eylem ve girişmeye dönüşmüştü. Bu eylem ve girişme önce “sağlatma ilişkisi olmakla” totem ilişkiydi. Sonrada bencillik güdülü olan insan doğa ilişkisi “üretim ilişkisi olmakla” İlahi ilişkiydi.


Bu nedenle Totem ve ilahi ilişkiler, somut nesnel nedenlerin ürünü olan mana anlamasıydılar.  Oysa El mana anlayışı böyle değildi. Geri bağlanımla sağlatan totemi ve üreten ilahi yasalar üzerinde asalaktı. İnsanın doğayla ilişkisinden doğmamıştı.


İnsanın doğayla ilişkisi olan üretim ilişkisini sömüren anlayıştı. “zorbalığı, hileyi ortaya koymakla kimi kişilerin sahipliğini ortaya koyan sömürü mantığıdır. Tamamen yalan, illüzyon üzerine kurulmuştu.


Totem doğada sağlama ilişkisi olan bilinçle vardı. İlah üreten ilişki bilinciyle vardı. İlah, toteme neden karşıydı? Totem on binlerce yıldır sosyal grubu çevresinde yalıtmıştı. Totem grubun çevreye açılmasını istemiyordu. Totem grubun dışla temas kurmasını yasaklayan tabulardı.


Aslında İlah toteme karşı inşa değildi. Totem yasalar üreten ilişkileri düzenleyemiyordu. Üreten ilişkiler dışa açılmak istiyordu totemi tabu buna izin vermiyordu. İşte ilah üretim ilişkilerinin nesnel yasalarından doğan öznel anlamaydı. Nesnel olanın öznel oluşuydu. Üretim ilişkisi; üretim bilinci; üretim sahipliği; üretimin (işlerin) düzenlenmesi = İLAHTI


İlah üretim ilişkisiyle vardı. Üretim ilişkisinin bilinciydi. El sahiplik ilişkisinin yani sömürü bilincinin ilişkisiydi. İlah üreten grubun ürün patenti sahipliğiydi. İlah üretim yapan kolektif güç ve kişi gücü olmakla iradesi olan, takdir eden, karar veren, söz söyleyendi. 


İlah; takdir ve iradesiyle vardı. İlahın takdir ve iradesi üretim yapan totemi kolektif güçten ileri geliyordu. Bu nedenle ilah, hem üretim yapan grup kişisiydi. Hem de üretim yapan kolektif güçtü.


İlah üreten gruptu. İttifak içinde üreten grup temsilciliği olan iradeydi. Marduk gibi ittifakın sahiplik gücü olan irade ve takdirin tevhidiydi. İlah üretim gücünün nesnel bağıntılarından kaynaklanan zorunlulukla dıştaki ilahlarla temas edip; ürün takası yapmakla; ittifakın takdir ve irade edenleriydi.

( Toem İlah El Neye Göreydi başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 24.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.