CENNET VE
CEHENNEMİN KIYAMETİ
Cennet ve cehennem hayatı bizim
bilemediğimiz kadar uzun olduğu için biz ona ebedi diyoruz. Ama ezeli ve ebedi
olan sadece yüce yaratıcı Allahütealâ hazretleridir. Bu nedenle cennet ve
cehennemin de kıyameti vardır. Onların da tepelerinden çatlayacağı bir zaman
gelecektir. Ama cennete ve cehenneme
girenler cennet ve cehennemin kıyametine kadar orada sonsuz bir zaman biriminde
ebedi olarak kalacaklardır. Bu nedenle cennet ve cehennem ehli için oradan bir
daha çıkış yoktur. Günahlarınız kadar yanarak oradan cennete gideceksiniz
bilgisi bir safsatadır, şeytanın uydurduğu Kur’an’a uymayan bir bidattır. Tam
53 ayette Allahütealâ bunun mümkün olmadığını söylediği halde uydurma
hadislerle bunu iddia edenler Allah’a karşı yalanla iftira atmakta ve insanları
cehenneme doğru uygun adım peşlerinden götürmektedirler.
Evet cennet ve cehennemin de sonsuz
bir zaman sonunda kıyametinin geleceği bir gün gelecek ve cennet de, cehennem
de içindekilerle birlikte enerjiye çevrilecektir. O zaman ölüm yoktur, enerjiye
çevrilmek vardır. Allah ondan sonra tekrar yaratır mı onu kendisi bilir. Çünkü
Allah dilediğini yapandır.
28/KASAS-88: Ve lâ ted’u meallâhi ilâhen âhar(âhara), lâ ilâhe illâ
hû(hûve), kullu şey’in hâlikun illâ vecheh(vechehu), lehul hukmu ve ileyhi turceûn(turceûne).
Ve Allah ile beraber başka bir İlâh'a dua etme (ibadet etme). O'ndan
başka İlâh yoktur. O'nun Zat'ı hariç her şey helâk olucudur. Hüküm O'nundur. Ve
O'na döndürüleceksiniz.
Allah'tan başka İlâh yoktur, buyruluyor. Allah'ın Zat'ının dışında her
şeyin, herkesin helâk edileceği belirtilmektedir. Hüküm vermek Allah'a aittir.
Bütün ruhlar Allah'ındır. Çünkü Allah tarafından üfürülmüştür.
Bütün ruhlar Allah'a döndürülecektir. Ruh Allah’ın zatında baki
kalacaktır.
32/SECDE-9:
Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel
ef’ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
Sonra (Allah),
onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve
sizler için sem'î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme
hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
Secde Suresinin 7, 8 ve 9. ayetleri
insanın yaratılmasıyla alâkalıdır. Bu ayetlerde Allahütealâ, önce Âdem (A.S)'ın
yaratılışını, sonra ondan sonra gelecek olan nesilleri, şu dünya üzerinde
vazifeli kılınmasını, Âdem (A.S)'ın nasıl sevva edildiğini (düzenlendiği) ve Âdem
(A.S)'ın içine Allah'ın ruhundan nasıl üflediğini ve insanlarda da işitme,
görme ve idrak etme hassalarını nasıl hassa kıldığını ifade ediyor.
55/RAHMÂN-26:
Kullu men aleyhâ fân(fânin).
Bütün kişiler
(insanlar ve cinler) fanidir (yok olucudur).
İnsanlar ve cinler fanidir,
ölümlüdür. İnsanlar da cinler de doğarlar, yaşarlar ve ölürler.
55/RAHMÂN-27:
Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm(ikrâmi). Ve
celâl ve ikram sahibi Rabbinin Vechi (Zatı) bâki kalacaktır.
Allah hem celâl hem de ikram
sahibidir. Celâl açısından Allah suçluya dünya üzerinde sıkını çektirerek ceza
verendir. Suçludan murat sadece suç işleyen değil, Allah'ın emir ve yasaklarına
uymayan herkestir. Allah, emirlerine itaat ederek Allah'a ulaşmayı dileyen
herkesin mutlu ve huzurlu bir hayat geçirmesini sağlar. İşte Allah'ın en büyük
ikramı insanların ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a
teslim etmelerini sağlayarak onları mutlu kılmalarıdır.
11/HÛD-107:
Hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel'ardu illâ mâ şâe rabbuk(rabbuke), inne
rabbeke fe'âlun limâ yurîd(yurîdu).
Onlar, semalar ve yeryüzü (cehennemin semaları ve arzı) durdukça orada
ebedî kalanlardır (kalacaklardır). Rabbinin dilediği şey (cehennemi yok etmeyi
dilemesi) hariç. Muhakkak ki senin Rabbin, dilediği şeyi yapandır.
Cehenneme girenler (şâkîler) orada
ebediyen kalacaklardır. Allah'ın dilediği şey hariç. Allah'ın dilediği şey eğer
cehennemin yerini ve göğünü yok etmekse o zaman cehennem ve içindeki ve
dışındaki her şey yok olacak, yani enerjiye çevrilecektir.
Buradaki mâ: şey kelimesini,
birçok Kuran’ı Kerim meali "kişi" olarak anlamlandırmıştır. Oysa ki
mâ: şey demektir. Cehennemi, cehennemin göklerini ve yerlerini ifade eder. Men:
kişi demektir. Cehennemdeki insanları ve cinleri ifade eder. Buradan insanların
yaklaşmak istediği hedef, cehennemin sonu olması ile cehennemdeki insanların
oradan cennete alınmaları ve cennette ebediyen kalmalarıdır. Oysa ki, Kur'an’ı
Kerim'de 53 ayet-i kerimede "Allah'ın cennetine girenler cennette ebediyen
kalırlar, Allah'ın cehennemine girenler cehennem de ebediyen kalırlar."
hükmü vardır.
11/HÛD-108:
Ve emmellezîne suidû fe fîl cenneti hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel ardu
illâ mâ şâe rabbuk(rabbuke), atâen gayre meczûz(meczûzin).
Fakat mutlu olanlar, artık cennettedir. (Cennetlerin) semaları ve arzı
durdukça, Rabbinin dilediği şey (cenneti yok etmeyi dilemesi) hariç, onlar
orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır).
Allah'ın cennetine ve cehennemine
girecek olanlar, olmak üzere iki çeşit insan vardır. Allah'ın cennetine
girecekler saidlerdir. Cennetlerin yerleri ve gökleri kaldığı sürece onlar
orada ebediyen kalacaklardır. Allah'ın cehennemine girecek olanlar şâkîlerdir.
Onlar da orada ebediyen kalacaklardır. Allahütealâ, cehennemi yok etmeyi
dilerse o zaman onların da orada ebedî kalışları sona erecektir. Şartı baştan
koyuyor Allahütealâ:
"Cehennemin ve cennetin
gökleri ve yeri durdukça..."
Cennet ve cehennem hayatı
kıyâmetten sonra başlar. Öyleyse bu dünyanın göklerinin ve yerinin yok olması
kıyâmette gerçekleşecektir. Oysaki cennet ve cehennem hayatı kıyâmetten sonra
gerçekleşecektir. Öyleyse gökler ve yerler cennetin gökleri ve yerleridir.
Allahütealâ, Kur'an’ı Kerim'de,
53 tane ayet-i kerimede, kıyâmet günü, kaybettikleri dereceler kazandıkları
derecelerden fazla olan insanların gideceği yerin cehennem olduğunu söylüyor.
Cehenneme girenlerin ebediyen orada kalacaklarını ve oradan çıkmalarının hiçbir
şekilde mümkün olmadığını söylüyor, Allahütealâ.
Kur'an’ı Kerim'de Allahütealâ,
cehenneme giren insanların cehennemden alınarak cennete gireceklerine dair
hiçbir açıklamada bulunmamıştır. İnsanlar ve din öğreticilerinin çok büyük bir
kısmı zannediyorlar ki; insanlar bir süre cehennemde kalırlar, ondan sonra
Allahütealâ onları cehennemden alır, cennetine koyar. Kişilerin ne kadar günahı
varsa o kadar cehennemde; ne kadar sevabı varsa o kadar da cennette kalırlar.
Kur'an’ı Kerim'de böyle bir şey yok. Kur'an’ı Kerim açık ve net olarak şunu
söylüyor: "Kıyâmet günü insanların mizanları tartılır. Kimin günahları
sevaplarından fazlaysa onlar cehenneme konulur, ebediyen cehennemde kalırlar.
Kimin sevapları günahlarından fazlaysa onlar cennete konulur, ebediyen cennette
kalırlar." İşte Allah'ın kanunu budur.
Ne kadar yanlış varsa
bunların hepsini düzeltmekle görevliyiz. Öyleyse bu da en büyük
yanlışlardan biridir. İnsanları "Nasıl olsa Allahütealâ beni cennetine
alacak. Ben ne yaparsam yapayım gideceğim yer neticede cennet olacak. Öyleyse
hiç problem yok, ben istediğim kötülükleri yaparım." fikrine götürür böyle
bir yanlış akide. Ama 14 asır evvel gerçekten Kur'an'a tam uyarak 7 safhasıyla
yaşanan İslâm'dan sonra insanlar İslâm dîninden çok şeyler kaybetmişler.
Geçen zaman parçaları içinde
insanlar Allah'ın kendilerine ihsan ettiği dîni geliştirecekleri, bütün güzellikleri
yaşayacakları yerde, dinlerini şeytanın onlara yaptığı tesirle adım adım
unutmuşlar ve öyle bir hale gelmişler ki; bugünkü din öğretisiyle hiç kimsenin
Allah'ın cennetine girmesi artık mümkün değil. Ya insanlar doğruları
öğrenecekler, Allah'a ulaşmayı dileyecekler ve Allah'ın cennetine girecekler
veya öğrenmeyecekler, öğrendikleri din bilgisiyle, İslâm'ın beş şartıyla, amel
edip ne yazık ki kurtulamayacaklar.
Sonuç:
Cehenneme giren kişi ebediyyen cehennemde kalacaktır. Oradan çıkıp cennete
girmesi mümkün değildir.
Allah razı
olsun
Burhan AKSU