Tüm yaşam boyunca hepimizin bildiği ve dediği, kalıplaşmış bir cümle vardır. ''Sevgi, her kapıyı açan bir anahtardır.'' Gel görki; demesine deriz de uygulamamız ne kadardır. Paranın ve maddiyatın en büyük güç olduğu günümüzde, birbirimizin acısından mutluluk duyar olmuşuz. Sevinçlerin paylaşılarak artacağını, kederlerin ise azalacağını adeta unutmuşuzdur. Parası olana dostluğumuz (!)da , sevgimiz (!)de daha farklı bir biçimdedir. Koşullar değiştiğinde ise ne o dostluktan ne de o sevgiden eser kalmamakta, yeni arkadaşlıklar, dostluklar arayışı içinde olunulur. Kendimiz kendimize yalancı ve riyakar oluruz. Bu durum ise huzur, mutluluk değil hüsran getirir ve kaçınılmazdır. Sonucu ise üzüntüdür.

Tek bir şeye ihtiyacımız var. Sevgi... Birbirimizi koşulsuz sevmek. Bu sevgi illaki karşı cinsi sevmek anlamında değil, tüm yaratılmışı yaratandan ötürü sevmek. En başında da kendimizi sevmek. Kendimizle barışık olmak. Hayatta başarılı olabilmenin de sırrı sevgi ve o yoldan geçer. Karşılıksız, koşulsuz, hesapsız, kitapsız...

Selamlaşmaların bile neredeyse yok olduğu, beton yığınları içinde bir mahalle, bir köy oluşturmamıza rağmen karşı komşumuzu bile zor tanır olmuşuz. Komşuluk hak ve hukukundan da eser kalmamıştır. Yabancı olmuşuz. Hayat şartları böyle gerektiriyor diyerek kendimizi kandırmaktan öteye geçmeyen bir psikoloji içinde, kendimizle bile küs bir şekilde yaşamımızı sürdürür gideriz. ''Komşusu açken tok olan, bizden değildir'' anlayışından eser kalmamıştır.  Oysa hayat bu değil.

Ne varki bir fincan kahvenin bile kırk yıl hatırı vardır anlayışından artık çok uzağız. Acaba; en son kaç yaşlının hatırını sorduk, kaç çocuğun başını okşadık. Hatırlıyor ve sayısını bilebiliyor muyuz. Çok zor... En son aynaya ne zaman baktık ve gülümsedik.? Gülümseyebiliyor muyuz. Gülmeyi de unuttuk. Unutturdular. Başkasının acılarından mutluluk duyar hale gelmişiz.

Kucak dolusu değil, sadece bir fincan da olsa sevgiye muhtacız. Bir fincan... Herşeyin değiştiğini, ruh ve bedenimizin de huzur bulduğuna sebep olacaktır. Yalansız, çıkara dayanmayan bir sevgi... Siparişle değil, kendiliğinden oluşan ve içimizden gelen. 

Hadi, hep birlikte bir adım atarak, dünü unutup içimizdeki kin ve nefreti bir kenara atıp,yeniden sevelim, sevilelim... Ve hakkımız olan huzuru bulalım. Bitkilerin çiçek açtığı, doğanın yeşillendiği şu günlerde, ruhumuzunda yeşillenmesine vesile...


Refik
21 . 03 . 2018
İstanbul
( Bir Fincan Sevgi başlıklı yazı keskin2011 tarafından 21.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.