Vatan sevgisi, sevgilerin en güzeli ve kutsalıdır. Vatan sevgisi imandandır. Vatanını seven, onun için canını adayan ve bu toprakları kanıyla vatan eyleyen birçok yiğit vardır. Şair ne güzel haykırmış:


“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”


Şimdi hayatının baharında bir gül bahçesine giren yiğidin hikâyesini paylaşalım:


1971 yılının karlı bir gününde dünyaya gözlerini Gölköy’de açtı Birol YILDIRIM. Soğuk bir kış gününde küçücük elleri ısıtmıştı ailesinin yüreğini. Sekiz kardeşin en küçüğü olarak mutluluk salmıştı gönüllere.


Çocukluk yıllarında sevecenliğiyle herkesin sevgisini kazanmıştı. En çok çocukları severdi. Onların da kendisini sevmesini isterdi. Onlarla oyun oynar, zaman geçirirdi. Çok sevdiği annesinin bile çocuklara kızmasına dayanamazdı. Annesine hemen müdahale ederdi. O kadar yufka yürekliydi ki…


Eğitim-öğretim hayatı Ordu ilimizin şirin ilçesi Gölköy’de geçti hep. İlkokulu Atatürk İlkokulunda, ortaokulu Atatürk Ortaokulunda, liseyi ise Gölköy Lisesinde tamamladı. Öğrenim hayatı boyunca derslerinde hep başarılı oldu. Lise yılları siyasi olarak ülkemizin karışık dönemine denk gelmesine rağmen hiçbir zaman siyasete karışmadı. Kendini derslerine verdi. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul’a çalışmaya gitti. Orada 6-7 yıl boyunca matbaada işçi olarak çalıştı. Bu süre zarfında teyzesinin yanında kaldı. Fındık toplama zamanlarında memleketine gelir, ailesine yardım ederdi. Askere gitmeden önce sevdiği kızla İstanbul’da nişanlandı. Vatan borcunu ödedikten sonra dünya evine girecekti.


 Hiç kimseyi üzmez, karıncayı bile incitmezdi. Her zaman akrabalarıyla beraber olmak, onların her anında yanında bulunmak isterdi. Hiç durmaz; koşardı dertlerini, sevinçlerini paylaşmaya. Bazen kızardı etrafında olup bitenlere. Öfkeli zamanlarında kimse yanaşmazdı ona. Sinirinin geçmesini beklerdi herkes. Bilirlerdi ki siniri saman alevi gibiydi. Bazen duyardı bir şehit haberi ve üzülürdü içten içe. Kalleşlere kızar, onlara tarifi mümkün olmayan öfke beslerdi. Vatan, millet, bayrak sevgisi düşmezdi dilinden. Her fırsatta haykırırdı yüce sevgisini.


Vatan borcunu ödeme zamanı geldiğinde yol aldı acemi birliği olan Hatay Serinyol’a. Acemilik eğitimini başarı ile tamamladıktan sonra ailesinin yanına dağıtım iznine geldi. Bu izinden sonra Hakkâri Şemdinli Taktik Jandarma Sınır Karargâh Bölüğü Komutanlığına gitti. Burada on altı kişiden oluşan bir timdeydi. Timle birlikte dağlarda pusular atar, çatışmalara girerdi. Dağlık ve engebeli arazide bir de kar olunca operasyonlar daha da zor şartlar altında yürütülürdü. Bu zor şartlara rağmen birçok vatan haininin canını almışlardı bu heybetli dağlarda. Vatanın bölünmez bütünlüğü için savaşmışlar, uzun süren operasyonlardan yılmamışlardı. Gerektiğinde sert kayaları döşek eylemişler, battaniyeye sarılıp uyumaya çalışmışlardı. Sıcak takiplerle birçok kez Kuzey Irak’a girmişlerdi. Birçok arkadaşı vatan borcunu can vererek ödemiş ve şehadet şerbetini içmişti. Vatanın yılmaz bekçisi Birol da şehadet şerbetini içeceği günü bekler olmuştu. Girdiği bir çatışmada yanında patlayan bir bombayla kısa süreliğine körlük geçirse de bu patlama onda vatanını hainlerden korumaya engel olabilecek bir durum oluşturmamıştı.


Terhisine beş aya kala memleketine izne geldi vatanperver Birol. Askerliği hakkında çok fazla konuşmak istemezdi. Bir keresinde kendi timinin fotoğrafını gösterdi akrabalarına. Üzeri çarpı ile işaretlenmiş on üç koca yiğit… Aziz topraklar için canını vermiş on üç vatan evladı... Timde en sevdiği ve “abim” dediği kişiyi kollarında uğurlamış cennetin en güzel yerine. Gözleri dolmuştu üç kişi kaldıklarını anlatırken. Çatışmalarda yere atılmış bedenin ağırlığıyla oluşmuş derin kesikleri, yaraları saklardı kimseler görmesin diye. Orada yaşadıklarını anlatıp sevdiklerini üzmek istemezdi asla. Bu kısacık izninde, geleceği için de bir adım atmış ve polis olmak için sınava girmişti. İznini bitirip yarım kalan borcunu tamamlamak için otobüsüne bindiğinde dışarıdaki fırından gelen sıcak ekmek kokusu üzerine şoföre otobüsü durdurtup koşmuştu fırına. Aldığı sımsıcak ekmeği yerken bindi otobüsüne ve sevdiklerini geride bırakarak gitti görev yerine. Orada öğrendi izindeyken girdiği polislik sınavını kazandığını. Bu başarısına sevinememişti bile.


23 Kasım 1995... Hakkâri-Şemdinli... Sarp kayalıklar, engebeli arazi, yoğun kar yağışı... Tüm bu olumsuz şartlarda çıktılar aldıkları ihbar üzerine operasyona. Tank üzerinde gözlemci asker olarak katıldı göreve Birol. Vatan aşkı durdurmaya yetmedi onları. Tüm bu olumsuzluklar nedeniyle kayarak devrildi tank. Bu esnada kafasına aldığı bir darbeyle yüzükoyun düştü karların üstüne. Kötü hava şartları ve operasyon bölgesinin tehlikeli olması sebebiyle uzun süre ulaşılamadı Birol’a. Altı saat sonra kendisine ulaşılıp helikopterle Van’a sevk edildi fakat yolda son nefesini verdi.


Birol’un şehit olduğuna dair haber Birol’un yakınlarına komutanlar tarafından verildiğinde yüreklere kocaman bir kor düştü. Al bayrağa sarılı tabut, Gölköy Belediye Meydanı'nda binlerce kişi tarafından karşılandı. Binlerce kişi cenaze namazı kılıp şehidini son yolculuğuna uğurladı. Şehidimizin ruhu şad olsun!


Yüreği vatan sevgisiyle dolu yiğitler, şehadet şerbetini içmek için yarışanlar sayesinde bu vatan dimdik ayakta. 


"Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;

Ve vatansız bırakma Allah'ım!"

 

( Birolun Vatan Sevdası başlıklı yazı OMARIM tarafından 19.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.