köpek öldüren şarap tadında başlamasaydı gün
can çekişir gibi inlemeseydi rüzgar
sürmeyecektim nadasa bıraktığım o kan tarlasını 
kana susamış vampirler gibi dudaklarımı ısırıp…
hoyratça karalamayacaktım bakir kağıtların beyazlığını 
sana bu gün şiir yazmayacaktım


perdenin arasından sızan güneş, dokunmasaydı yüzüme 
tıpkı ellerin gibi…
simit almaya gittiğimde fırına 
her tabelada senin adın yazmasaydı
içtiğim çaylar Rakı gibi kokmasaydı
domates doğrarken kestiğim parmağımdan
ığıl ığıl senin sıcaklığın akmasaydı
sana bu gün şiir yazmayacaktım


bu gün…hiç değilse bu gün 
kanlı bir pençe gibi göğsümü didiklemeseydi pişmanlıklarım, keşkelerim
bu frengili şehrin kirli mazgallarından kan olup akmayacaktım
balkondan silkelenen halı tozu gibi dolmasaydı odama anıların tozu
naftalinli yokluğunun örtüsünü kaldırmayacaktım 
hiç değilse bu gün, gelmeseydin aklıma
o netameli köşkün, gıcırdayan kapısını açmayacaktım

 
Neşet Ertaş,ın havalandırdığı yanık bir bozlak
belki Karacaoğlan, belki Emrah,tan kalma
eğri bir hançer gibi sokulmasaydı böğrüme 
incitmekten korkarcasına yağmasaydı yağmur
parmakları siğara sarısı, bilekleri jilet yarası 
iki yağmur kaçağı… 
melek resmi çizmeseydi buğulu camlara


ve nesli tükenmiş bir imge gibi düşmeseydi her damla
sana bugün şiir yazmayacaktım


( Sana Bu Gün Şiir Yazmayacaktım başlıklı yazı gölge06 tarafından 17.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.