EMANİYYE
FAYDASIZ İLMİN SAHİPLERİ, DİNİNİZİ ALLAH’A MI ÖĞRETİYORSUNUZ?
Ey Allah’ın ayetleriyle amel etmeyen
ve alimlerin Allah’ın ayetlerini yalanlayan sözlerine itibar ederek onların
sözlerini ayetlerinin önüne geçirenler…..! Allah’ın bundan habersiz olduğunu mu
? Zannediyorsunuz. Allah’ın sözlerinin
üzerinde bir söz olabilir mi? Haşa Allah bilmiyor veya unutmuş da din
adamlarımı biliyor ki, Allah’ın yerine haramlar, helaller ve yasaklar ve dinde
olmayan bidatler ihdas ederek dini zorlaştırıyorsunuz.
Sahi dindarlık “dini daraltmak” mıdır?
49/HUCURÂT-16: Kul etualli mûnallâhe
bi dînikum vallâhu ya’lemu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), vallâhu bi
kulli şey’in alîm(alîmun).
De ki: “Dîninizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Ve Allah, göklerde ve yerde olanı
bilir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.”
"Dîninizi Allah'a mı
öğretiyorsunuz?" ifadesi, Bedevîler'in Peygamberimiz Hz. Muhammed
(S.A.V)'e İslâm'a mugayir şeyler söyleyip kabul ettirmeye çalıştıklarını ifade
ediyor. Allah her şeyi bilir.
Peygamber Efendimiz s.a.v. hazretleri
“dinde teferruata dalan mahfolmuştur” buyurmuşlardır.
Allahütealâ Bakara Suresinde daha
evvel Yahudilerin dinde teferruata daldıklarını ve bu yüzden perişan
olduklarını ayetlerde bize örnek olarak bildirmiş ve bizim de eski ümmetler
gibi teferruata dalmamızı yasaklamıştır.
2/BAKARA-67:
Ve iz kâle mûsâ li kavmihî innallâhe ye’murukum en tezbehû bakarah(bakaraten),
kâlû e tettehızunâ huzuvâ(huzuven), kâle eûzu billâhi en ekûne minel
câhilîn(câhilîne).
Ve Musa (a.s) kavmine: “Muhakkak ki Allah sizin bir inek kesmenizi
emrediyor.” demişti. (Onlar): “Bizimle alay mı ediyorsun?” dediler. (Musa a.s)
onlara: “Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım.” dedi.
İsrail kavminden bir şahıs birisini
öldürür ve suçu başkasına atar. Başkası da başkalarının üzerine... Böylece
suçlu bir türlü bulunamaz. Bunu aydınlatmak üzere, Allahütealâ Hz. Musa'ya bir
emir verir, Hz. Musa kavmine: "Allah sizin bir inek kesmenizi
emrediyor." diye emri bildirir.
Onlar da derler ki:
"Bizimle alay mı ediyorsun?"
Hz. Musa: "Cahillerden
olmaktan Allah'a sığınırım." diye cevap verir.
Allahütealâ böylece bu sureye
adını veren Bakara olayını anlatmaya başlar.
2/BAKARA-68:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiy(hiye), kâle innehu yekûlu innehâ
bakaratun lâ fâridun ve lâ bikr(bikrun), avânun beyne zâlik(zalike) fef’alû mâ
tu’merûn(tu’merune).
(Onlar) dediler ki: “Bizim için Rabbine dua et, onun ne (vasıfta)
olduğunu bize açıklasın.” (Musa a.s) dedi ki: “Muhakkak ki O (Allah) buyuruyor
ki, o mutlaka ne genç, ne de yaşlı, ikisinin ortası yaşta bir inektir. Artık
emrolunduğunuz şeyi yapın.”
Hz. Musa ile kavmi arasındaki
konuşmalardan bahsedilmektedir.
Allah'ın emri, bir ineğin
kesilmesidir ve kavim, Hz. Musa'ya ineğin vasıfları konusunda sualler
sormaktadır.
2/BAKARA-69:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ levnuhâ, kâle innehu yekûlu innehâ
bakaratun safrâu, fâkiun levnuhâ tesurrun nâzırîn(nâzirîne).
(Onlar) dediler ki: “Bizim için Rabbine dua et , onun rengi nedir, bize
açıklasın.” (Musa a.s) dedi ki: “Muhakkak ki O (Allah) buyuruyor ki, o mutlaka
görenlerin hoşuna gidecek parlak sarı renkte bir inektir.”
İsrail kavmi, Allahütealâ'dan ineğin
vasfı konusunda bilgi almak istemektedir. Onlar sual sordukça Hz. Musa da
Allahütealâ'dan aldığı cevapları iletmektedir.
Parlak sarı renkte, görenlerin hoşuna
gidecek türde bir inek istemektedir, Allahütealâ. İsrail kavmine bu açıklama
yetmez. Allahütealâ'dan daha fazla açıklama isteyeceklerdir.
2/BAKARA-70:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiye, innel bakara teşâbehe aleynâ, ve
innâ in şâallâhu le muhtedûn(muhtedûne).
(Onlar) dediler ki: “Bizim için Rabbine dua et, onun nasıl olduğunu bize
açıklasın. Gerçekten o inek, bize göre, diğerlerine benziyor. Ve eğer Allah
dilerse, muhakkak ki biz (kesilmesi emrolunan ineğe) mutlaka ulaşırız.”
Hidayet, ulaşma anlamına gelen bir
kelimedir.
İsrail kavmi, sarı renkte birçok
ineğin arasından Allah'ın istediğini bulabilmek konusunda Allah'ın açıklama
yapmasını, ineğin neye benzediğini anlatmasını istiyorlar. Buradaki hidayet,
ruhu Allah'a ulaştırmak değildir. Ulaşmak, sığıra ulaşmak anlamında
kullanılmıştır.
2/BAKARA-71:
Kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun lâ zelûlun tusîrul arda ve lâ teskıl
hars(harse), musellemetun lâ şiyete fîhâ kâlûl’âne ci’te bil hakk(hakkı), fe
zebehûhâ ve mâ kâdû yef’alûn(yef’alûne).
(Musa a.s) dedi ki: “Muhakkak ki O (Allah), buyuruyor ki, o mutlaka
boyunduruk altına alınmamış bir inektir. Toprağı sürmez, ekin sulamaz,
salmadır, onda alaca (leke) yoktur.” Dediler ki: “İşte şimdi hakikati getirdin
(tam tarifini yaptın).” Bunun üzerine onu (o vasıfta olan ineği bulup)
kestiler. Ve az kalsın bunu yapmayacaklardı.
Bu ayet-i kerimede, Hz. Musa,
Allah'ın dediklerini, ineğin özelliklerini kavmine anlatıyor:
İsrail kavmi açıklamalardan sonra
vasıfları uymayan diğer sığırları birer birer devre dışı bırakıyorlar. O
vasıftaki ineği kesip, kurban ediyorlar.
Bu ineğin bulunması, kesilmesi
bir sebebe vabesteydi. Bu sebebi Allahütealâ bundan sonra açıklamaktadır.
2/BAKARA-72:
Ve iz kateltum nefsen feddâre’tum fîhâ vallâhu muhricun mâ kuntum
tektumûn(tektumûne).
Ve siz, bir adam
öldürmüştünüz sonra da (katilini saklayarak) onun hakkındaki (suçu) birbirinize
yüklemiştiniz. (Oysa) Allah gizlemiş olduğunuz şeyi açığa çıkarandır.
Öldürülen bir adamın katili için
herkes birbirinden şüphelenmektedir. Gerçek katil ortaya çıkmaz. Oysa Allah,
gizlenen şeyi açığa çıkarıcıdır.
İnekle katilin ortaya çıkması
arasındaki ilişkiyi 73. ayet açıklamaktadır.
2/BAKARA-73:
Fe kulnâdribûhu bi ba’dıhâ kezâlike yuhyîllâhul mevtâ ve yurîkum âyâtihî leallekum
ta’kılûn(ta’kılûne).
Bunun üzerine Biz: “Onun (ineğin) bir parçasıyla ona (öldürülen adama)
vurun.” dedik. (O zaman ölen kişi dirilip katilini söyledi). Allah, işte böyle
ölüleri diriltir ve size ayetlerini (kudretini) gösterir. Umulur ki böylece siz
akıl edersiniz.
İlk defa olayı haber verip, başkasının
üzerine atan kişi, gerçek katildir. Allahütealâ, bizatihi öldürülen adamın
ağzından katilin kim olduğunu açıklatmış ve böylece katili cezalandırmıştır.
Ölü dirilince kendisini kimin öldürdüğünü söylemiştir. Ve böylece Allahütealâ
insanların kendisini yakalayamayacağını zanneden katili, bizzat ölen kişinin
yeniden diriltilmesiyle ve onun ağzından herkese ispat etmiştir. İnsanlar da
birbirlerini boşuna suçlamış olduklarını görmüşlerdir. Seçilen ineğin bir
parçasıyla ölüye vurduklarında ölü dirilmiştir. Bunların hepsi Allah'ın
dizaynıdır ve ölünün dirilmesi mucizesidir. Allahütealâ böylece İsrail kavminin
bir problemini, emrettiği ineğin kesilmesiyle çözmüştür.
Buradaki önemli olan olay Allahütealâ
67.ci ayette Hz. Musa’nın Allah size bir inek kesmenizi emrediyor dediğinde
teslim olup hemen bir inek kesmeleri gerekirken, ineği kesmemek için detaylara
dalarak ineğin vasıfları konusunda zorlaştırıcı vasıflar istenmiş olmasıdır.
Hatta bir rivayete göre bu kadar özel efsafta bir inek aranmış ve ülkede
yalnızca bir tane bulunabilmiş. İneğin sahibi ise ineğe bedel olarak derisini
dolduracak kadar altın istemiş ve bu bedel kendisine ödenmiş.
Allah 71.ci ayette nerede ise
kesmeyeceklerdi diyerek bunu işaret etmişlerdir.
Allah razı
olsun.
Burhan AKSU