Bir Millet tarih sahnesinde hayatını idame ettirebilmesi için, sahip olduğu kültür değerlerinden uzaklaşmadan, bu değerleri çağın gerekliliği içinde yenileyerek, hazmederek yoluna devam etmelidir.

Milletler kültür değerlerinden birini veya birkaçını terk etmeye başladığı andan itibaren kimliğinden, Vatanından ve kutsal değerlerinden ödün vermeye başlar. Toplumda kan uyuşmazlığı, farklı kültürlere eğim, nesiller arası kopukluk, iç huzursuzluklar kendini bulur.

 

Bu açıklamanın ardından İsim konusuna değinmek istiyorum.

Türkler Müslüman olmadan önce kendi kültür ve anlam değerleri ölçülerinde yeni kuşaklara İsim koyuyor ve bu isim geleneğini sürdürüyorlardı. İslam’la tanıştıktan sonra isim değerlerinde değişmeler görülmeye başlamıştır. Türkler, İslam’a verdikleri önem hasebi ile zaman zaman çocuklarına Arap halkının kendi kültür değerleri ile şekillenen Arap isimlerini vermişlerdir. Bu İsim koyma genel olmayıp isteyen istediği İsmi, yani Kuran’da geçen Arap isimlerini kullanırken, bir kısım halk, atalarının ismini kullanmaya devam etmiştir.

 

Burada üzerinde duracağımız konu Arap hayranlığını bir Din olgusu gibi gösterip özellikle inananlara fazla bir şey de veremeyen cahil, bağnaz Hocaların;

‘’Kıyamette isimlerinizden dolayı sorguya çekileceksiniz. İsmi Kuran’da geçmeyenlere azap vardır’’ Diyerek inanan insanların akıllarını karıştırmış, onların kendilerine ait asırlardır kullandıkları isimlerin yerine, Arap isimlerini kullanmaya teşvik etmişler, bunu da kısmen başarmışlardır.

Halbuki Kuran’da geçen Arap isimleri İslamiyet’ten önceki cahiliye dönemlerinde de kullanılan isimlerdi. Yani zalim, ahlaksız, putperest Arap halkı, çocuklarına isim koyma geleneğine İslamiyet’ten önceki gibi, İslamiyet sonrasında da aynı şekilde devam etmişlerdir. Yani demem o ki: Ne Kuran’da ne de Hz Muhammed’in sünnetinde, İslam öncesi isimleri kullanmayın diye bir emir, telkin yoktur. Düşünelim şimdi: Müslüman olan Araplar mademki İslam öncesi isimlerini kullanmaya devam ediyorlarsa biz Türkler neden kendi atalarımızın isimlerini kullanmaktan kaçınalım, neden bu isimleri kullanmak günah olsun? Hatta anlamını bile tam olarak bilemediğimiz Arap isimleri bazen beğenmediğimiz manalar da taşıyabilir.

 

Aslında biz Türk Milleti olarak, İslam’ın gerçek manası ve insana vermek istediği temel değerleri konuşmak, üzerinde uzlaşmak, anlamak ve yaşatmak yerine, Arap kültürünün, Arap anlayışının etkisinde kalmaya devam ediyoruz.

Hz .Muhammed(SAV) veda hutbesinin son kısmında Müslümanları uyararak şu dört şeyden kaçınmalarını istemiştir.

 

‘’Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız. Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz. Zina etmeyeceksiniz. Hırsızlık yapmayacaksınız. İnsanlar ''la ilahe illallah'' değinceye kadar onlarla cihat etmek üzere emr olundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allah'a aittir.’’

 

İşte biz Müslüman olarak, yaşantımız boyunca kaçınmamız gereken kötü davranışların neler olduğunu Veda hutbesinde bir kez daha anlamış bulunuyoruz.  O halde hala anlamsız kavramlarla zihinleri bulandırıyoruz anlamak zor. İsim meselesinde olduğu gibi. Neyin günah neyin sevap olduğunu inanan insanlar olarak bilmek zorundayız ve gerçekler öğretilmeli. 

 

Bu nedenle, İslam’da olmayan akılla ve bilimle bağdaşmayan telkinlerin, vaazların, sohbetlerin kendi düşünce sistemimizde sorgulamasını bilmeliyiz. Bunun için de okumalı, anlamalı, araştırmalıyız. Günümüzde o kadar çok kaynak var ki. Ama her nedense süslü, afaki kulağa hoş gelen konuşmaları dinlemek bizde kolaycılığa kaçmak oluyor. Zaten Siyasi emelleri olanlar da toplumu istedikleri yöne sürükleyebilmek için, İnsanların düşünmelerini, sorgulama yapmalarını istemediklerinden eğitimi de bu yönde şekillendirmişler ve şekillendirmeye devam etmektedirler.

Kaybeden elbette ki gelecek nesillerimiz olacaktır.

 

Saygılarımla…

 

Mehmet Macit

13.01.2018

Dikili/İzmir

 

( Şu İsim Meselesi… başlıklı yazı mucit55macit tarafından 14.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.