Bir menkıbe doğurur gece…
Aşkın sefasına nedamet yükleyip
Gölgelerin seyrinde
Boyutsuz bir sancı ve
Derken bir teyakkuz perdeler aşkı
Islah etmek adına
Yüreğin naaşına dokunur ansızın:
Ardışık bir selamdan derlediğini
Öngörür zaman
Ve şarkısı azabın…
Hani ötelendiğin,
Bazen köreldiğin
Niyazların sükût bellediğini
Sükûtun idare vasfında,
Bir göl durgunluğunda
Olmasını temenni etmek adına
Kayıpların cefasında
Ayıpların riyasında
Hele ki;
Gölgelenmiş varlığın nazarında
Ölü bir hutbe değerinde
Kaynadıkça
Kundaklanmış cümlelerin girizgâhı.
Bir şerh düşmekse
Hakkın lütfü.
Bir nokta koymak
Yine İlahi Adaletin rükûsuna
Boyun eğmekle,
Nasiplenmek hayattan
Sonraların öncesinde unutulan,
Öncelerin nazarında uyutulan
Benlikten arda kalan
Belki de kinayelerin gazabında
Ölümü tek çare gören
Nefsin sunumu
Yine rüyaları kâbusa dönüştüren.
Himayesinde yorgun yılların
Asla dinginliğin özrüne sığınıp;
Varlığın başa bela olduğu
Bir hücum olsa da
An’ı kalıcı kılan şükür
Hele ki;
Dengi kayıp bir denkleme düştüysen
Bilinmedik mecrasında fıtratın
Varsın yaksın içine düştüğün yangın
Bilfiil yine:
İlahi amacın tek gayesinde
Tecelli edenle
Hamd edip
Cahil bellediğin ömrü
Hibe etsen de kadere.
Kusurun dibinde şüheda
Aşkın nezdinde adeta
Kayıp bir ada
Yine boyunduruğunda bunca gizemin
En sefil yolcu;
Ta gelip ezelden
Miadı dolmuş bir şarkıdan yana
Yoksa talebin.