LÜTUF KAPISI

 

Sevdiğinin ayağında,

Türap olup, gülce yanar…

Meramdaki aşk bağında,

Hikmet dolu ulu çınar.

 

Yüreğinde bütün servet,

Gönül gözündedir hikmet,

Hayran yetmiş iki millet,

Çağdan çağa akan pınar.

 

Lütuf kapısından geçti,

Sırlı pınarlardan içti,

Aşkı muhabbeti seçti,

Dalına bülbüller konar.

                                                          

Aynı gözle bakar cana,
Hakkı arar yana yana,
Pergel olup tüm cihana,

Mesneviden ilim sunar.


Mevla deyip döker yaşı,

Kaygıdan azade başı,

Bitirirken her savaşı,

Canan gönlünde payidar.


Sözleri parlar gün gibi,
Mazideki bugün gibi,
Kavuşması düğün gibi,
Sırlar âleminde didar.

 

Kalemi hak, sözü haktır,

Yüreği pak, yüzü paktır,
Ayrılıklardan uzaktır,

Birlik için hazinedar.


Yokluğu içinde buldu,

Hikmet kapısında kuldu,

Dergâh âleme okuldu,

Beşeriyet tek hissedar.

 

Daim yürür hak yolundan,

Zikri düşürmez dilinden,

Şems’le Ay tutar elinden,                    

Şeb-i Arus pek manidar.

 

Kavuşmak diler Mevlaya,
Bakıp geçer ol dünyaya,
Uçarken şevkle Ukbaya,   
Sanki kanatlı hükümdar.

                       

Ne olursan gel diyendir,
Hak yolunda ol diyendir,
Bin tövbeyle gül diyendir,

Günbeyli budur itibar.

 

Mahmut TOPBAŞLI

 

 

 

 

( Lütuf Kapısı başlıklı yazı GÜNBEYLİ tarafından 28.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.