Günsüz hücremde

Saf kan hüznün katıksız selamı

Ar bildiğim nasıl ki Hakkın rahmeti

Düşmez kalkmaz Allah bir,

Kaynadıkça kazanda umut tanecikleri

Buharlaşan yüzünde cahil imgelerin

Darmaduman seyrindeyim engin mabedin

Demelerin yanında kar kaldı

Dünden yarına varmayı temenni ettiğim.

 

Un ufak cinaslı inkârlar,

Salkım saçak benliğin pervasızlığında

Pervane muratlar.

Hadi, dercesine yürek

Kavuş, dercesine matem

Kıyasıya savaşın en mert isyanı

İşte yazmaya dair söylenmedik dilekler.

 

Gün konuşlu derine,

Derin dediğin yüzsüz cümlelerin

Ara namesi.

Kanıksadıkça ömrü

Şafağı solar da solar tebessüm bildiğim

Dinginliğin rahlesine serili

Ansızın da eser uzaklardan bir deli fırtına

Savrulduğum değil de niyet

Savurduğum sonsuz rehavet

Yine solgun yüzümün niyaz derlediği,

Katıksız elemin rahmet bildiği

Şunca kelamdan damlayan,

Kırık duvarları yalayan zaman zaman…

Hanidir usulca tenhalara doluşan

Zamansız düştüğüm aşkların

Başını okşayan

Üçüncü el.

 

Zanlar duraklarda beklemede;

Sıfatlar bölücü imler kadar da tehlikeli

Hanidir ifşa edilesi cehaletin belki

Son bildiğim şu hikâyenin

Bir de henüz yazmadığım şiirlerin

Çentikleri kayıp dizeleri…

 

Kayıbım ben de epeydir,

Yolum düştü düşeli hidayete

Açar da solar güllerim

Nispet edercesine hazana

Boca ettiğim sevdanın yol bildiği

Goncalara ulaşamadığım,

Sev deyip de sevilmeyi dilediğim

Belki de mizacın ufkunda

Bir yatır niyetine sahiplendiğim.

 

Görmez olsaydım desem de

Sere serpe serildiğim hikmetin nimeti

Aşkın sönük dirayeti

Yetim hücremde yetinmeyi bildiğim;

Tek göz evinde matemin

Aşk soluduğum havanın da

Eremediğim son durağı

Varmayı ertelediğim makamların

Kayıp ve ayıp tezahüratına yenik düştüğüm…

 

Yerildiğim olsa olsa,

Yenildiğim varsa yoksa;

Yengilerin, yergilerin

Bazense kör yetilerimin hicabına yenik düştüğüm

Hangi musibet ise

Kar bildiğim şerde bile

Hayır var, demeyi kim ise tehir eden

Kalıbımı bastığım aşkın soluksuz niyazında

Gün ve gün eridiğim.

 

Şimdiyim artık:

Dünümdeki gizemi serdim de önüme

Aşkın nazarında hangi yitik kelamsa

Gönül gözümden akan kucak kucak

Nasiplendiğim bazense köşe bucak:

Serpildiğim tarhında aşkın

Hazıra duran meleğin bile gözyaşlarına

Hürmet ettiğim varlıksızlığımın

Günahlarını serpmişken arka bahçeme.

 

Gün yüzüne olsa olsa hasretim

Aşkın hepten esaretindeyim

Serpinti misali çılgın bir sağanağa dönüşmeden

Yaşlarımdan yaslarıma uzanan

Şafağı bile iterim de ellerimle

Hidayetin sancağı dimdik yüreğimde.

( Hidayetin Sancağı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 17.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.